English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Biliyordun

Biliyordun Çeviri Fransızca

5,595 parallel translation
Kendimi manasız seks ile geliştirmek için umutsuz, azmış ev kadınlarını kullandığımı biliyordun ve sen de bunu iğrenç bir şeye dönüştürmek zorundaydın!
! Tu savais que j'utilisais des femmes au foyer chaudes et désespérées pour du sexe sans lendemain pour me sentir mieux, et tu as transformé ça en quelque chose d'horrible!
İntihar edeceğini nereden biliyordun?
Comment savez-vous qu'elle allait se suicider?
Nereden biliyordun?
Comment avez-vous su?
Nereden biliyordun?
Comment saviez-vous?
Nasıl biri olduğunu biliyordun Scottie.
Tu savais qui il était, Scottie.
Bizimle ilgili gerçekleri ne zamandır biliyordun?
Depuis combien de temps connaissez-vous la vérité à notre sujet?
Masanı temizlemeye çalıştığını biliyordun, değil mi?
Vous ne comprenez qu'il essayait juste de débarrasser votre table, correct?
Hastalanacağımı biliyordun.
Vous saviez que je suis malade.
Neyi biliyordun?
Su quoi?
Sen hem biliyordun hem söyledin.
Mais toi tu le savais et tu l'as dit.
Cinsel hastalığı varmış, biliyordun değil mi?
Vous saviez qu'elle avait une MST, n'est-ce pas?
Seni bırakıp gidecektim, Ve sanırım bunu biliyordun.
J'allais vous quitter, et je suspecte que vous le saviez.
Gerçekten kedi kurtarmak için gitmediklerini nereden biliyordun?
Comment sais-tu qu'ils n'allaient pas vraiment sauver des chats?
Babam seni aldattı ve bunu biliyordun!
Mon père t'a trompé et tu le savais!
- Bir çocuk gördün... Hemotoraks olduğunu biliyordun. Ameliyata aldın ve iyileştirdin.
Oui, bon, tu as juste vu un enfant, su qu'il avait un hémothorax et soigné.
Bu sabah seni takip ettiğimizi biliyordun, değil mi?
Vous saviez qu'on vous suivait ce matin, n'est-ce pas?
Ayrıca o korkunç çıplak fotoğraflarımı internete attığın için de seni affediyorum. Çok daha iyi çıktığım pozlar olduğunu biliyordun!
Je te pardonne aussi pour avoir posté ces horribles photos de moi nue sur le net alors que tu savais qu'il y en avait de bien meilleures.
Zaten bunu biliyordun.
- Tu le sais déjà.
Bir ayı aşkın süredir Alison'ın hayatta olduğunu biliyordun,
Tu savais que Alison était en vie depuis au moins un mois
Seninle Şişmanlar Kampı'ndayken Ali'nin yaşadığını biliyordun.
Quand toi et moi on est allées au camp glamour, tu savais qu'Ali était en vie.
Evet, ne demek istediğimi biliyordun galiba.
Je pense que tu vois ce que je veux dire.
Don ile ayrıldığımı biliyordun ve nedenini de biliyordun.
Et tu sais que je me séparais avec Don et tu sais pourquoi.
- Ne istediğimi biliyordun!
Tu joues avec les mots et tu le sais!
İkinci kuşak kuzeninle yatmanın sonuçlarını iyi biliyordun.
Tu savais les risques d'engendrer avec ton cousin. Tu n'es pas mieux que les Roosevelt.
Nerden biliyordun?
Comment le savais-tu?
- Kasim'i kaçırdıklarını da biliyordun.
Et tu savais qu'ils avaient Kasim. Oui.
- Onu geri getireceğimi biliyordun.
Vous saviez que je la ramènerais.
- Biliyordun ya.
Vous le saviez.
Onun bir şaka olduğunu biliyordun, değil mi?
Tu sais que c'était une blague?
Julia onu gölden kurtardigindan beri biliyordun ve kimseye söylemedin.
Et t'as su qui elle était quand Julia l'a sauvée du lac, seulement tu n'as rien dit.
- Peki derdinin olduğunu sen nereden biliyordun?
Comment saviez-vous pour ses problèmes?
Senin DNA'ndı ve bunu biliyordun.
C'était ton ADN et tu le savais.
Becky ile aramızda bir şeyler olduğunu sen de biliyordun.
Vous savez que Becky et moi on sortait ensemble.
Peşime düşeceğini biliyordun.
Vous saviez qu'il s'en prendrait à moi.
Evet, muhtemelen alırken bunu biliyordun.
C'est probablement de là que tu le tiens.
Zaten biliyordun.
Vous le saviez déjà.
Becky ile aramızda bir şeyler olduğunu sen de biliyordun.
Tu savais que je sortais avec Becky?
Yaptığımdan önce neye ihtiyacım olduğunu tam olarak biliyordun.
Tu savais exactement ce qu'il me fallait, avant que je le sache.
Onu da soygunda çalınan eşyalarla birlikte satmaya çalıştın. Bu demektir ki Alice'in geri dönmeyeceğini biliyordun.
Vous l'avez mis en gage en même temps que les autres objets provenant du vol, ce qui signifie que vous saviez qu'Alice ne reviendrait pas.
Geri dönmeyeceğini nereden biliyordun?
Comment saviez-vous qu'elle n'allait pas revenir?
Biliyordun çünkü kafasını suya sokup boğulana kadar orada tuttun. Sonra da cesedini çöp kutusuna attın.
Vous le saviez car vous lui avez maintenu la tête sous l'eau jusqu'à ce qu'elle se noie, et puis vous vous êtes débarrassée du corps avec les ordures.
Videoyu görünce FBI'nın gelip dernekle ilgili sorular sormasının an meselesi olduğunu biliyordun.
Quand vous avez vu la vidéo, vous saviez que ce n'était qu'une question de temps avant que le FBI n'enquête sur l'association de bienfaisance.
- Beni bu dahili numarada bulacağını nereden biliyordun?
Comment est-ce que tu m'as trouvé ici?
Burada olduğumu biliyordun.
Tu savais que j'étais là.
Ben'in bir şeyler sakladığını biliyordun.
Vous saviez ce que Ben vous cachait.
Başından beri biliyordun ve onu bundan kurtarmak için adam öldürdün.
Vous avez toujours su... et vous avez tué pour l'en protéger.
Geist hakkinda çok az sey biliyordun.
Vous connaissiez à peine Geist.
- Onunla aramda bir şey olduğunu biliyordun.
- Tu sais qu'elle et moi on a un truc.
- İstediğin kişiyi arayabilirim, ama ikimizde biliyoruzki Donnie Ryan'ı hapisaneye sen gönderdin. Çünkü federal bir savcının ordan asla sağ çıkabileceğini biliyordun.
- J'appellerai qui vous voudrez, mais on sait tous les deux que vous avez envoyé Donnie Ryan en prison parce que vous saviez qu'un procureur général ne survivrait pas là-bas.
Ödeme yapmayı kestiğinde bunun olabileceğini hep biliyordun.
Vous saviez que ça risquait d'arriver.
- Ama biliyordun?
Mais tu le savais?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]