English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Biliyorum hayatım

Biliyorum hayatım Çeviri Fransızca

675 parallel translation
- Biliyorum hayatım.
- Je sais, chéri.
Biliyorum hayatım.
Je sais, ma chérie.
- Biliyorum hayatım, biliyorum.
Je sais.
Biliyorum hayatım, ama bu çok garip.
Oui, je sais, chérie, mais c'est un peu insolite.
Senden daha fazlasını biliyorum hayatım. Parayı nereden buldu?
J'en sais même plus que vous, ma chère Où croyez-vous qu'il prend cet argent?
Dinle, benim kararım olduğunu biliyorum, o yüzden hayatıma devam etmem kolay oldu, bir de üzerine espriler yapmak tabii ki.
Tu vois... C'était ma décision alors c'était plus facile de passer à autre chose et... de... tu sais... faire des blagues et tout ça.
- Biliyorum hayatım.
- j'ai décidé d'en discuter avec eux. - Je sais.
- Sen de biliyorsun, değil mi? - Biliyorum, hayatım.
- Tu le sais, n'est-ce pas?
- Buraya gelmekle bu 22 kişinin hayatını kurtardığımı biliyorum.
Je sais qu'en venant, j'ai sauvé 22 personnes.
Hayatım, biliyorum, yüreğin parçalanıyor olmalı.
Ma chère, cela doit vous briser le coeur.
Evet hayatım, biliyorum.
Oui, mon chéri, je le sais.
Beni dinle hayatım. İnsan kanunu sana göre değil, biliyorum.
Je sais désormais que la justice des hommes n'est pas pour toi.
Yaşadığım hayatı biliyorum. Nereye ait olduğumu da.
Finissons-en.
Pekala hayatım. Her şeyin bittiğini biliyorum.
Je sais que tout est fini.
Hayat boyu bazı hatalarım oldu bay Marlowe. Ancak bir şeyi iyi biliyorum ki, karımı hararetle sevdim.
J'ai des choses à me reprocher, mais j'aime ma femme profondément.
Sizi çok şaşırtmayacak biliyorum. Ben sadece, nasıl söylenir,.. Yani, hayatın zorluklarını görmüş bir kadınım.
Cela ne vous choquera sans doute pas d'apprendre que je suis une femme qui a beaucoup vécu.
- Hayatım, geç oldu biliyorum.
- Je le sais bien.
Farkında olmadığınızı biliyorum ama bana hayatımın en güzel saatlerini yaşatıyordunuz.
Sans le savoir, vous me donniez les heures les plus heureuses de ma vie.
Belki de hayatımdaki en önemli tabloyu yapacağım. Bunu yapabileceğimi biliyorum.
Peut-être ne peindrai-je qu'une seule grande toile dans ma vie, mais au moins, je sais que je peux le faire.
Hayatım, Kay için yeterince iyi olmadığını biliyorum ama öyle biri hiç olacak mı ki?
Il ne me plaît pas. Je sais qu'il n'est pas digne d'elle, mais personne ne l'est.
Biliyorum, hayatım, küçük bir düğün olacak zaten.
Les amies de Kay se sont mariées ainsi.
Evet hayatım, biliyorum.
Je le sais.
Ama ben biliyorum. Hayatımı bununla harcadım ben!
Moi, je connais la loi de la jungle.
Şimdi biliyorum ki bütün hayatım boyunca boş yaşamışım ve çok az vaktim kaldı...
Je sais que j'ai eu tort toute ma vie et il y a si peu de temps...
Ne hissettiğini biliyorum ama bizim hayatımız sona erecek.
Je sais ce que tu veux dire, mais notre vie est sans avenir.
Hayatım, Gloria'nın senin için ne demek olduğunu biliyorum.
Je sais ce que Gloria est pour toi.
Binbaşının o gün hayatımı kurtardığını biliyorum.
Ce jour-là, il m'a sauvé la vie.
Hayatım, şunu söylemek istiyorum, bu gece ne olursa olsun, bu... Biliyorum.
Quoi qu'il se passe ce soir, ça aura été...
Biliyorum ben çok şanslıyım... çiftçilerin hayatı çok perişan.
La vie de paysans est misérable. J'ai trop de chance. J'en ai même honte.
Bak, Tommy... seni seviyorum ve ne kadar kötü hissettiğini biliyorum, ama kendi hayatımızı planlayamazsak asla mutlu olamayız.
Je t'aime, et je sais que tu te sens moche, mais nous ne serons pas heureux tant que nous ne vivrons pas notre vie.
Ama ben şimdi herbirimiz onun için hayatımızı... vermeye gönüllü olduğumuzu biliyorum.
Mais je sais que chacun d'entre nous... donnerait sa vie pour lui.
Biliyorum konuşmadık, hayatım. Konuşmadık.
Je le sais bien, ma chérie.
Biliyorum, hayatım.
Je sais.
Evet biliyorum, hayatım.
Je sais.
Elbette hayatım, biliyorum.
Je ne me sens pas bien.
Ama şimdi hayatımın kıymetini daha çok biliyorum.
Mais maintenant, je tiens encore plus à la vie.
Bizim için zor olacak hayatım ve biraz zaman alacak biliyorum.
Je savais que ce serait difficile pour nous, et qu'il faudrait du temps.
Zayıflığımı biliyorum, mütevazı ve münzevi bir hayat yaşayacağım.
Je connais ma faiblesse, je tâcherai de rester humble.
Bugün orada müthiş olacaksın hayatım. Olacağını biliyorum.
Tu seras merveilleux cet après-midi, chéri, j'en suis sûre.
Beni sevmediğini biliyorum baba benim için işkence gibi geçen 21 yıl boyunca beni hayatından çıkardın ama hayatından tamamen ayrılmadan önce kısa bir paylaşım yapabiliriz diye düşünmüştüm.
Je sais que vous ne m'aimez pas... que vous m'avez écartée de votre vie... sauf 21 ans de frais de cours et de pensionnat... mais j'espérais qu'une brève visite vous plairait avant que je quitte... votre vie pour de bon.
Bunlar zor kararlar biliyorum. Biz entelektüeller, biz diyorum çünkü sizi de öyle düşünüyorum, sonuna kadar aklımız başımızda olmalı... hayat zaten kargaşayla dolu, kaosa kaos katmamak gerek.
C'est un peu cruel, c'est vrai mais nous intellectuels, nous devons rester lucides jusqu'au bout!
Evet, biliyorum, hayatım.
Je sais ça aussi.
- Biliyorum, hayatım.
- Je sais, mon chéri.
- Biliyorum, Cathy. - Normal bir hayatımız olsun diye para biriktiriyorum.
J'économise pour que nous ayons une vie normale.
- Biliyorum. Bu iş benim bütün hayatım ve aşkım.
Mais ne sabotez pas mon travail.
Beni hayatından daha çok sevdiğini biliyorum.
Je sais que tu m'aimes plus que la vie elle-même.
Avantajlarımız konusunda mütevazi olmalısınız. - Uslu olacağız. - Biliyorum hayatım.
Deux joueurs de hockey étaient debout à regarder le troisième qui a un air de chien battu.
- Biliyorum, ben... Ama denedim. Gerçekten denedim hayatım.
- Je sais... et j'ai vraiment essayé...
Şimdi daha iyi biliyorum. Hayatta en korkunç şey hayatın kendisi. Çocuklarım için çok endişeleniyorum.
Je sais maintenant que dans la vie, le pire, c'est la vie.
- Biliyorum, hayatım.
- Je sais, je sais.
Biliyorum, hayatım.
Je sais, mon chéri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]