English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bu da bir şey

Bu da bir şey Çeviri Fransızca

3,221 parallel translation
Bu da bir şey yapmam gerektiği anlamına geliyor.
Ce qui signifie que quelque chose doit être fait à ce propos.
Bu da bir şey.
C'est un pas en avant.
Sorun da bu, biz bir şey bilmiyoruz.
C'est exactement ça... nous ne savons rien.
Bir şey elde etmek istediğindeki sahte göz yaşları, her zaman mendil de vardır şarkı söylerken ağlarsın ki bu o yüzden olamaz hayal kırıklığı ağlaması, ama hıçkırman da gerekirdi ve bir erkek uğruna ağlaman ki gayet iyi biliyorum çünkü eskiden benim için olurdu.
Les faux pleurs quand tu veux quelque chose, qui implique tout le temps un mouchoir. Les pleurs de chant, c'est pas ça. Les pleurs de déception, mais là il y a des sanglots.
Aslında bana bir şey öğrettiniz, bu da eğer Showcase'i kazanacaksam, bunu başarmamın tek yolu sesimi kullanmaktır.
Vous m'avez appris une chose. Si je gagne le showcase, ce sera grâce à ma voix.
- Roya, yaptığı şey belli masum insanları öldürüyor ki bu da gün yüzüne çıktı gerçekten böyle bir şey istediğine hayatta inanamam.
Roya, ce qu'il fait, qui est de tuer des innocents... est justifié pou un avenir dont pour ce qui me concerne, je ne peux pas croire que vous vouliez.
Evet, şey, bu kızlar şeker ya da şakaya gitmek için fırsat bulamadılar bu yüzden, bu evde bir yerde biraz şeker var.
Ces filles n'ont pas eu la chance d'aller récolter des bonbons. Quelque part chez vous, il y a des sucreries.
Fidye istemeyi düşünüyorsan çok arkadaşım olmadığını başka bir şey yapmayı düşünüyorsan da bu garajın her yerinde güvenlik kameraları olduğunu söyleyeyim.
N'espérez pas une rançon. Si vous avez d'autres intentions, il y a des caméras partout.
İlginç tarafı da bu, bir şey söylemedi.
Justement, elle ne l'a jamais dit. Elle...
Bu olmadan önce. Bir şey hissettim, sanki orada biri vardı da, beni izliyordu.
Juste avant que ça n'arrive, j'ai senti quelque chose, comme si il y avait quelqu'un ici, me regardant.
Çünkü elinizde onların istediği bir şey var ve henüz elde etmiş değiller. Bu da Tim'in hayatta olduğunu gösteriyor.
Car vous avez quelque chose qu'ils veulent, et ils ne l'ont pas encore fait, ce qui signifie que Tim est toujours vivant.
- Eğer yaramazsa cesurdur da. Bu iyi bir şey.
Oh, mais obstiné veut dire brave, aussi, et c'est bien.
Ben şüpheci davrandığım zaman kızgın olurdu. Ama bana iyi davranıyor artık bir şey gizliyormuş gibi hissediyorum, bu da beni deli ediyor.
J'avais l'habitude de me mettre en colère quand il m'ignorait, mais maintenant qu'il me traite mieux, je ne peux pas m'empêcher de le suspecter.
Bu da oldukça önemli bir şey.
Tu regardes vraiment ça?
Bundan sonra da yapamayacağı sanılıyor. Ben öyle bir şey demedim. Ama bu doğruysa ve bunu kanıtlamamıza yardım edebilirseniz herkesin tazminatında olağanüstü düzeyde artış olur.
On peut donc dire qu'il n'opérera plus. le montant augmenterait beaucoup.
Bakın, yanlış bir şey yapmadım ama eşimi de çocuklarımı da bu fotoğraflara ve spekülasyonlara maruz bırakmayacağım.
Ecoute, je n'ai rien fait de mal, mais il n'y a pas moyen que j'expose ma femme, ou mes filles à ça... les photographes, la spéculation.
Sanki bu konuda bir şey yapacaksın da.
Non pas que tu ferais quoi que ce soit par rapport à ça.
Bu akşam burada Amerika'da yeni bir dönem için toplandık. Amerikan halkı partizan kavgalara bir son vermemizi istediğini açıkça gösterdi. Bu kürsüye çıkan bütün başkanlar her şeyin değişeceğine yemin etse de sonuçta hiçbir şey değişmiyor.
nous nous réunissons ce soir avec un nouveau mandat pour l'Amérique le peuple américain a été clair ils veulent mettre un terme à la rancune partisane et chaque nouveau président qui se trouve ici jurant que les choses seront différentes
Nasıl olur da bu kadar çocukça ve aptalca bir şey yaparsın?
Comment as-tu pu faire quelque chose d'aussi puéril?
Bu da iyi bir şey değil çünkü teklif ettim ve sen de evet demedin.
et que tu n'as pas dit oui.
Bayan Matheson, bu makineyi bozacak bir şey yapmaya kalk da göreyim.
Essayez juste quelque chose, Mme Matheson.
Evet. Anlaşma daha tamamlanmadı ama bu, bunun ilk büyük başarınız olmadığını göstermez veya heyecanlanacak bir şey olmadığını ya da kutlanacak bir şey olmadığını.
Oh, ce n'est pas encore un marché conclu, mais ça ne veut pas dire que ce n'est pas votre première grande pause, et d'être très excité à propose de ça et, euh, quelque chose à... célébrer.
Penny'nin beni umursadığını biliyorum ve bu elemanla arasında da bir şey olmayacak.
Je sais que Penny tient à moi et qu'il ne se passera rien.
Biri ya da bir şey için bu işe bulaşmış gibi görünüyor.
On aurait dit qu'il devait quelque chose à quelqu'un.
Bu da benim katlanacağım bir şey.
C'est un déception avec laquelle je vais vivre.
ve cüzdanında da hiç bir şey yok diyorsun. Bu sorun olur mu? - Yok.
Il n'y a rien dans son portefeuille qui trahisse le personnage?
Bu da bu zorluğu hatırlatan küçük bir şey.
et c'est un rappel en plus.
Evet bu da yaptığım bir şey. Ama hala burada patronun olarak bulunuyorum.
Ouais, c'est le genre de choses que je fais, et pourtant je termine toujours ici, comme votre patron.
Ceza verdiğinden beri babam pek bir şey yapmama izin vermiyor ama amaç da bu galiba.
J'ai pas pu faire grand-chose, j'étais puni, mais c'est le but, non?
Bu programı izlerken şunu düşündüm böyle bir şey ne kadar da güzel olurdu benim için.
Et je regarde cette émission, et je pense, juste à quel point ça doit être cool..
Bazen diğer organlarda da soruna yol açabilir vücudunda ve bu kaçındığımız bir şey.
Ca peut mener parfois à des insuffisances d'autres organes dans son organisme, et c'est ce que nous voulons éviter.
Tamam, ama bu fotoğrafta göremediğin bir şey var ki, o da ne düşündüğüm ve düşündüğüm şey de delicesine sevdiğim sen...
Hum, ok, ok, mais, ce que tu ne peux pas voir sur cette photo, c'est ce que je pensais, et je pensais à toi, la femme que j'ai...
- Bence birlikteyken, hepimizin başından bir sürü şey geçti ve bu sene, birbirimize gerçekten özel bir şey vermeliyiz. Ne bileyim, bir hikâye ya da bir sır gibi. Hayır, haydi ama.
Je crois juste que, nous avons traversé beaucoup de choses ensemble, tous, et on devrait s'offrir quelque chose de vraiment personnel cette année, comme, je ne sais pas, une histoire ou un secret.
kayıtlara geçsin diye söylüyorum, Wood eğer Reggie Eagle'da ki bir geceden sonra eve gelseydi işte bu yeni bir şey olurdu.
Juste pour ta gouverne Wood Ça serait une mauvaise nouvelle si Reggie revenait après une nuit à l'Eagle.
Kraliçe! Fakat unutmamanız gereken bir şey var. Kalbiniz kime ait olursa olsun yanınızda kim olursa olsun bu ülkenin yalnızca bir annesi var, o da benim!
Ma Reine! veillez à ne jamais oublier ceci... je suis la reine de ce royaume.
Dansta "Batanka" yla başladın ki bu orman demek sonra da... sonra da "Sanputa" yaptın, ki bu da saklı bir şey anlamına gelir.
Pendant ta danse, tu es partie de "batanka", Qui veut dire "la forêt", et après, tu as fait... tu as fait...
Her şeyden önce rakibimin açıkça kendisine yakışmadığını düşündüğü bir şey yapardım ki bu da bu hayati meselede büyüklerimin fikirlerine danışmak olurdu.
D'abord, j'aurais fait ce que mon adversaire pense être en-dessous de son rang, j'aurais sollicité l'avis de spécialistes, sur cette question cruciale.
Bu konuda ne düşündüğümüzden çok, hızlıca söyleyebileceğiniz bir şey ve söyleyeceğiniz insan da yönlendirilmeyecek ya da bayılmayacak ya da Skymall kataloğunu almayacak, uçakta onların yanında olsanız dahi olmayacak.
Ce n'est pas comme ça qu'on y pense, mais c'est quelque chose qu'on peut dire rapidement, et la personne à qui vous parlez ne va pas être divertie, ou s'évanouir, ou prendre le catalogue de Skymall si vous êtes, disons, à côté d'eux dans un avion.
Bu çarpıştırıcıda yaptığımız bu, koşulları yeniden üretiyoruz ki başlangıçta evrenin nasıl bir şey olduğunu anlayalım.
Nous le faisons dans ce collisionneur, et nous reproduisons cela afin de voir comme c'était lorsque l'univers commençait à peine.
Bu da büyük bir şey.
Et c'est un grand événement.
BHÇ'de olanlara bağlı olarak 15 sene, bu süreyi harcayabileceğim muhtemelen en iyi şeyi görmek için geldim ya da bu 15 senede, hiçbir şey gerçekleşmemiş dahi olabilirdi, bir etkisi olmayabilirdi, ve sonra, 15 sene boşa gitmiş olurdu.
Selon ce qui se passera avec le LHC, je pourrai voir ces 15 années comme étant la meilleure chose que j'aie pu faire, ou ces 15 années auraient tout aussi bien pu ne pas exister, sans aucun impact, et là ce seront 15 années perdues.
Eğer bize söylemediğin bir şey yaptıysan bu da teyzen uzun bir süre hapiste kalacak demektir.
Savoir s'il sait quelque chose que nous ne disons pas,... elle peut aller en prison pour un de temps?
Bu doğru. Gördüğünüz her şey hayaletli, cinli ya da ayinsel bir uygulamada kullanıldı.
Tout est soit hanté, soit maudit ou a servi à des pratiques rituelles.
Buzullar eriyor Afganistan'da bir şey daha patlamış Demokratlar bir ödlek topluluğu, grip salgınları MoMA'ya damgasını vuran de Kooning, küf yeşili bu yazın moda rengiymiş aptal Yankee'ler de yine kaybetmiş.
Les calottes glaciaires continuent de fondre. Encore une bombe en Afghanistan. Les Démocrates sont des lavettes.
Ya durur bekleriz ya da bu fişek tabancalarıyla aptalca bir şey yaparız.
Soit on attend, soit on tente une connerie avec ces pistolets lance-fusées.
Anı yaşamak güzel şey ama bu "anın" en güzel yanı da yarın başka bir "an" daha olacak olması.
C'est bien de vivre dans l'instant présent, mais la meilleure chose à propos du présent, c'est qu'il y en aura un autre demain.
Ya da belki de onu soğukkanlıca Robert itmiştir. Bu onun beni içeri tıkmak için umduğu tam olarak böyle bir şey.
Ou bien il l'a poussée exprès pour pouvoir me faire enfermer.
Modern dans? Bu akşam ya da başka zaman için aklımda olan bir şey değil.
C'est pas vraiment ce que j'avais prévu de faire ce soir.
Sanırım bu da, Aaron'ın şu an yaptığıyla benzer bir şey olacak...
Je crois que c'est similaire à ce que fait Aaron.
VISA ve MasterCard hiç çekinmeden Ku Klux Klan'a, dünyadaki her türlü örgüte bağış yapılmasını zevkle sağlıyor ama hiçbir suçlama, uyarı, herhangi bir şey olmadan bu örgüte yapılan bağışları durdurmakla kalmadıkları gibi, aracıların yapmasına da izin vermiyorlar.
VISA et MasterCard traitent des paiements sans problème pour le Ku Klux Klan et toutes sortes d'organisations partout dans le monde, mais celle-ci, contre laquelle il n'y avait ni accusation ni mandat, a été bloquée, même pour les intermédiaires.
Bir banka ya da öyle bir şey bu otelin ve evimizin yarısına sahip.
Une banque ou autre chose possède la moitié de cet hôtel, de notre maison?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]