English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bu daha kötü

Bu daha kötü Çeviri Fransızca

1,323 parallel translation
Neden bu daha kötü haber değil?
En quoi ça n'est pas la mauvaise nouvelle?
Bu daha kötü ya! Yani, Tanrı aşkına!
C'est encore pire, enfin, merde!
- Bu daha kötü geliyor.
- Ça m'a l'air pire.
Bu daha kötü göt - kafa!
C'est pire, andouille!
Biliyorum. Yılın bu zamanı insana her şey daha da kötü görünür.
Ecoute chérie, je sais qu'en cette période de l'année les choses ont tendance à se compliquer.
Bu kadar kötü oynayan birini daha önce hiç görmemiştim.
Je n'ai jamais vu quelqu'un jouer si mal.
Bu berbat bir şey, ben ne kadar kötü hissetsem de, Dr. Townshend prosedürü bana yaptırdığı için daha berbat hissediyordur.
Ça craint, mais si je m'en veux, le Dr Townshend doit carrément s'en mordre les doigts.
Bu yaptığım en kötü şey. Vietnam'da yaptığımdan daha kötü!
C'est la pire chose que j'ai jamais faîte, encore pire que ce que j'ai fait au Vietnam.
Bu, tahminen, çok daha güçlüsü, o yüzden çalıştırmak kötü olabilir.
La puissance de ce dispositif est encore plus terrible. L'activer serait du suicide.
Yeah.ve bu beni daha kötü yapıyor.
Ouais, je trouve ça encore pire.
Farkettim ki kötü birşey yaptığımızın zaman yakalanmasak bile bu kötü birşey, Daha sonradan yakalanabilirsiniz.
J'ai réalisé que même si on n'est pas pris tout de suite, on peut se faire avoir un jour.
Bu pantolon, benim eskisinden daha kötü kokuyor!
Ce futal est encore plus horrible que celui que j'avais avant.
Davranışlarınız okulu kötü etkileyecek olursa bu ayrıcalık bir daha tanınmayacaktır.
Si votre comportement nuit à l'École, ce privilège ne sera plus accordé.
Oh, Tanrım. Bu kızgınlıktan daha kötü.
Seigneur, c'est pire que fâché.
Bu bizi gittikçe daha kötü etkiliyor.
Cela se dégrade de plus en plus.
onda bu kafa olmasa, şimdi daha kötü durumda olurdu.
S'ils l'ont pas trop sonné, ce sera un Tesla.
Daha önce de korkunç şeyler yaptım, Mandy, fakat bu, lanetin şimdiye kadar bana yaptırdığı en kötü şey.
J'ai déjà fait de bien horribles choses, Mandy. Mais c'est la pire que cette malédiction m'ait fait faire.
Biz bu günahı yaşadıkça onun başına daha kötü şeyler geldi.
Tant qu'on vivait dans le péché, tout le malheur était pour elle.
Bu daha da kötü ya.
Cela ne fait qu'aggraver les choses.
Bu kadar aydır senden uzak olmanın... ne kadar kötü olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Je mesure seulement maintenant combien vous m'avez manquée.
Çocuk sakatlandı ve... - Eğer oynarsa diyorum, daha kötü olur mu söyle. - Hayır ama bu ona çok acı verir ve fazla dayanacağını sanmam.
Mike Eruzione nommé capitaine de l'équipe par Herb Brooks pour ces qualités de meneur sur la glace et ailleurs.
Daha önce... hiç bu kadar kötü olmamıştı.
Ca ne s'est jamais passé aussi mal auparavant.
Bu dünyada, tıp alanında doğal bir yeteneğe sahip olmaktan... çok daha kötü şeyler var.
Il y a des choses bien pires dans la vie que d'être harcelé pour avoir un don naturel dans la médecine.
Ana hipotezim erkek egemen bir ortamda kadın olarak varsın ve erkek meslektaşlarından daha acımasız ve kötü olarak bu gerçeği kapatmaya çalışıyorsun.
Je pars de l'hypothèse qu'en tant que femme opérant en territoire masculin, vous avez ressenti le besoin de compenser, en étant plus impitoyable et diabolique que vos homologues masculins.
Bu daha da kötü bir dedikodu.
C'était pire.
Ama muhabirinize soracak olursanız bu gece, burada... nemin o keskin kokusundan daha kötü kokan bir şeyler var. O da hükümetin yalanları.
Mais selon votre humble serviteur, ça sent le roussi sans parler de l'odeur fétide dans l'air ce soir, causée par les mensonges puants du gouvernement.
Öyle sanıyorum ki... bu çocukların ölmesinden daha kötü şeyler olacak.
Je sens qu'une chose encore plus terrible que la mort de ces filles va se produire.
Bu sadece kendini daha kötü hissettirir.
Ça rendrait les choses encore plus dures pour toi.
Senin görevin, iyi günde ve kötü günde bu ilişkiye mutluluk tohumları ekmek... ailelerimiz arasındaki ilişkiyi daha da sağlamlaştırmak.
Il est de ton devoir de comprendre l'importance de ce lien... de répandre le bonheur dans les bons comme les mauvais moments... de renforcer les liens entre nous...
Allah hesabını soracaktır ondan, ki bu yüz idamdan daha kötü.
Dieu lui fera payer pire que 100 exécutions.
Bu daha da kötü.
C'est pire.
Bu, daha ziyade, kötü sonuçlanmış bir uyuşturucu alış verişi gibi.
Sans doute un deal qui a mal tourné.
Bu özel gün çok daha kötü alamadım.
De toute façon, ce jour ne peut pas être pire.
Verilen, bu çok daha kötü olabilirdi ama fikrimi değiştirmez.
C'est vrai, ça aurait pu être pire mais ça ne change rien.
O adamdan... daha kötü becerenler oldu, bu kızdan daha ufakken de... pek çok kişi beni becerdi.
Par des plus costauds que lui, et encore plus petite qu'elle. Ils m'ont eue plein de fois.
- Bu daha da kötü.
- C'est encore pire.
Evet, şey, bilirsin, annem büyükbabamın kafasına vazo atıyor ki bu bile ortalama tatilinden iki kat daha kötü.
Oui, enfin, vous savez, ma mère qui jette des vases à la tête de mon grand-père, ça a un peu changé la situation, même si ces vacances possèdent une résistance deux fois supérieure aux autres.
Hayır, bu sadece işleri daha kötü yapar.
Non, non. Ca ne fera qu'empirer les choses
- Evet! Peki, bu çok kötü, çünkü Seder daha yeni başlıyor, hadi
Dommage car le Seder est sur le point de commencer.
Bu aralar her şey benim için kötü gidiyor ama senin için daha da kötü...
Les choses vont mal pour moi en ce moment, mais pour toi c'est encore pire.
Tabii ki bu her şeyi daha kötü yaptı.
Même l'opération n'a fait qu'empirer les choses.
Ortada bir kararsızlık var. Ve kötü daha kötüyü getirir. Ve bu bizim için bir fırsat olabilir.
- Les choses empirant, on pourrait en profiter.
Yani, daha şimdiden kendimizi geleceği iyileştirmeye adarsak, o zaman gelecek bu kadar kötü olmaz, ve bu göçmenler bizim zamanımızda iş aramaya gelme ihtiyacı duymaz.
Je veux dire que peut-être si nous nous mettons dès maintenant à travailler pour un futur meilleur, alors, alors le futur ne sera pas si mal, et ces immigrants n'auront pas besoin de revenir ici chercher de l'emploi. Hé.
Bu bilgiyle yapabileceğimiz en kötü şey nedir? Kızını donör listesinden çıkarırız ya da daha dolaysız bir şey yaparız?
On a donné votre argent à vos fondations préférées, dont "Sauvez les enfants".
Bu operasyonun arkasındaki kimselerin hapiste olması da sizin için işleri daha da kötü hale soktu.
Pour ne rien arranger, les auteurs de cette opération sont sous les verrous.
her zaman konuşmak isterler evet, ve biz bunun hakkında konuştuk bu konuşma kursunda, bilgi çok daha kötü gösterdi herşeyi... çok kötü.
Elles veulent toujours en parler. On en a parlé... Et pendant la discussion, j'ai révélé des informations qui ont rendu la situation
Bu çember olayında yaptığımızdan daha kötü bir şey
C'est pire que tout ce qu'on a pu faire dans le cercle.
Bu daha da kötü.
C'est encore pire.
Çünkü bu her şeyi daha kötü yapardı.
Parce que ça empire les choses.
Dennis, bu şimdiye kadar yediğin boklardan daha kötü.
Dennis, c'est pire que tout ce que t'as fait avant.
Hepimiz açtık ve bu, onun yaptığını çok ama çok daha kötü hale getiriyor.
Nous avons tous faim, c'est ça qui rend la chose encore plus grave.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]