Dürüst olmak gerekirse Çeviri Fransızca
2,966 parallel translation
Dürüst olmak gerekirse, ben sizin burada olacağınızı duyana kadar çekilme niyetindeydim.
Rien, mais j'ai appris que vous seriez là.
Onlar'güvenli ev'diyorlar, dürüst olmak gerekirse, güvenli hissetirmiyor.
Ils appellent ça une planque, mais on ne s'y sent pas en sécurité.
Ancak size karşı dürüst olmak gerekirse, Port Anne Kasabası çok cezbedici bir teklif yaptı.
Mais, pour être tout à fait honnête, la ville de Port Anne nous a fait une offre irrésistible.
Fazla samimice ayrıca dürüst olmak gerekirse o işi yaparken birazcık sıkılıyorum.
C'est un peu intimidant. et aussi, pour être honnête, un peu ennuyeux pour moi.
Dürüst olmak gerekirse, bilmiyorum. Kabul edecekler mi emin değilim. Fakat denemeliyim.
Franchement, j'ignore s'ils s'entendront, mais je dois essayer.
Dürüst olmak gerekirse muhtemelen evliliğimden kaçıyordum.
Pour être franc, je pense que je fuyais surtout mon couple.
- Dürüst olmak gerekirse, bence sen lanet yalancının tekisin.
Et pour être honnête, je pense que tu es ridicule.
- Dürüst olmak gerekirse. Ben Senato için ondan daha nitelikliyim.
- Honnêtement, je pense que je suis plus qualifiée comme candidate à un poste de sénateur que lui.
Dürüst olmak gerekirse kuru temizleme zincirleri sahibi olması dışında onun hakkında pek bir şey bilmiyorum.
Je ne sais pas grand-chose de lui à part qu'il possède une chaîne de pressing.
Ben Milanoluyum. Dürüst olmak gerekirse... Romalılara dayanamıyorum.
Je suis de Milan et franchement, je trouve les Romains... insupportables.
Dürüst olmak gerekirse, oğlum senin yüzünden geçti.
Mon fils a réussi ses examens grâce à toi.
Dürüst olmak gerekirse, babamın söylediklerine pek kulak asmazdım.
Pour être franc, je n'accorde jamais trop de crédibilité à ce qu'il dit.
Ama dürüst olmak gerekirse, yine olsa yine yapardım.
Mais pour être franc, je le referais.
Hatta dürüst olmak gerekirse onun hazır olup olmadığı hususunda bile emin değilim.
Hmm, eh... pour être honnête avec vous, je ne suis pas sûr - qu'il soit prêt.
Dürüst olmak gerekirse konuştuktan sonra bunu gerçekten yapabileceğini düşünmemiştim.
Honnêtement... après qu'on ait parlé, Je ne pensais pas qu'il se remettrait dans le rang en effet.
Dürüst olmak gerekirse, hayatımda hiç yemek yapmadım... Mikrodalgada yaptığımı saymazsak.
Bien, pour être honnête, je n'ai jamais cuisiné de ma vie... excepté au micro ondes.
Ama sonra, dürüst olmak gerekirse, oldukça kızdım çünkü kendimi bir zorba ya da başka bir şey olarak görmüyorum.
Mais ensuite j'ai vraiment été en colère. Car je ne me vois pas du tout comme un persécuteur ou autre chose.
Dürüst olmak gerekirse, o odada çok özel ve büyülü bir şey oldu, ve eğer yapımcılar çok fazla geri kafalıysa ya da onların yıldız takıntıları varsa
Honnêtement, quelque chose de tellement spécial et quelque chose de magique s'est passé dans cette pièce et si les producteurs sont trop.. étroit d'esprit.. ou obsédé par les stars..
Biliyorsun, dürüst olmak gerekirse buraları neredeyse hiç görmedim.
Pourquoi il a écrit ça? Pour être sincère, je comprends pas grand-chose.
Dürüst olmak gerekirse Steve'in etrafında onu kollayan arkadaşlarını görmekten memnunum.
Honnêtement je suis content qu'il ai des amis qui le défendent.
Dürüst olmak gerekirse bunu bile söylemek zor.
Honnêtement, je ne serais même pas capable de vous le dire.
Ve dürüst olmak gerekirse şu anda hoş sohbet havamda değilim.
Et honnêtement, je ne suis pas de bonne compagnie.
Ama dürüst olmak gerekirse önyargıyla yaklaştım.
Voici mon préjudice de l'honneteté.
Dürüst olmak gerekirse çekmecelerin birine koyulup unutulacaktır.
Honnêtement, il va juste finir au fond d'un tiroir, donc...
Dürüst olmak gerekirse, gerginim.
Nerveux, pour être honnête.
Dürüst olmak gerekirse lanet hayatımda gördüğüm en berbat kişisin.
Honnêtement, tu es la pire personne que j'ai vue dans toute ma putain de vie.
Çünkü dürüst olmak gerekirse bundan hoşlanmıyorum.
Parce que ça ne me plaît vraiment pas. Bien, moi ça me plaît.
Dürüst olmak gerekirse bunu sürdüremiyorum.
Donc honnêtement, je ne sais plus.
- Dürüst olmak gerekirse bence şu anda biraz telaş fena bir şey olmayacaktır.
Franchement, je pense qu'une petite panique ne serait pas un mal.
Dürüst olmak gerekirse şu an Hank'i çok da önemsemiyorum.
Pou être honnête, là tout de suite... je m'en fiche un peu de Hank.
Dürüst olmak gerekirse, viski çok yardımcı olmuyor.
Honnêtement, le bourbon n'aide pas.
Bak, dürüst olmak gerekirse, Ava bu partiden hiç emin değilim.
Si je dois être honnête, Ava, Je me sens juste mal à l'aise à propos de tout ça.
- Diet Pepsi de bulunur mu? Çünkü dürüst olmak gerekirse, 50. periyottan sonra bir tane soğuk diet Pepsi için her şeyi yaparım.
Est-ce-qu'il y a du Pepsi Light? Parce qu'honnêtement, après la cinquième heure, Je ferais n'importe quoi pour un Pepsi Light bien frais.
Dürüst olmak gerekirse hiç ummuyordum.
Honnêtement, je ne l'ai jamais vu venir celle-là.
Dürüst olmak gerekirse tamamen farklı biri gibi davranıyor.
Pour être honnête avec toi, elle agit comme quelqu'un de complètement différent
Pekala, dürüst olmak gerekirse, bende her iki seçenek de yanlış.
Bien, pour être honnête, je pense que les deux options sont une erreur.
Ve oldukça dürüst olmak gerekirse, Ona katılıyorum, fakat söylediğim gibi, biz, um...
Et pour être vraiment honnête, je suis d'accord avec elle, mais comme je l'ai dit, nous, hum...
Çok para, dürüst olmak gerekirse.
C'est trop cher, franchement.
Dürüst olmak gerekirse etkili bir ayrım.
C'est de l'apartheid, pour être honnête.
Dürüst olmak gerekirse, başka bir film yapmak istediğime bile emin değilim.
Donc, juste pour être devant, je ne suis même pas sûr. Je veux faire un autre film.
Dürüst olmak gerekirse söylediği her şey doğru.
Bien sûr que non, et honnêtement, tout ce qu'il dit se vérifie.
Dürüst olmak gerekirse, anında ereksiyonumu kaybettim.
En fait... Pour être honnête, j'ai débandé après deux va-et-vient.
Dürüst olmak gerekirse, siyah insanları sevmiyorum.
- Franchement... j'aime pas les Noirs.
Dürüst olmak gerekirse, bu biraz garip oldu.
Honnêtement, c'était un peu bizarre.
Dürüst olmak gerekirse kameralar gittiğinde ben de giderim.
Pour être honnête, quand les caméras arrêtent de filmer, je m'en vais.
Dürüst olmak gerekirse, Bu yaşta bunun gibi şeylerin önemli gözüktüğünü biliyorum ama değiller.
Et honnêtement, je sais qu'à ton âge tous ces trucs semblent important, mais ce n'est pas le cas.
Ah, dürüst olmak gerekirse, bilirsin, Kuzen Rudy'le biraz önce telefonda konuştum, ve ondan bakmasını istediğin sözleşmeye bakmış, ve görünüyor ki eski yayıncıların sana para ödediğinden beri kitabının haklarına sahipler.
Mm, bien, pour être honnête, tu sais, je viens de raccrocher avec cousin Ruby et il a regarder le contrat comme tu le voulais et il semble que ton ancien éditeur détient les droits sur ton livre depuis qu'ils t'ont payés.
Dürüst olmak gerekirse, ben senin gibi olduğumu sanmıyorum.
Pour être honnête, je ne crois pas l'avoir vraiment pris.
Dürüst olmak gerekirse Annie bir cam kapıdan koşarak geçmen uyuşturucu kullandığını belli etmiş.
En toute honnêteté, Annie,
Dürüst olmak gerekirse kızmak için hiç bir sebebim yok.
Et je lui en veux pas.
Dürüst olmak gerekirse, pek bir şey demedim.
Honnêtement, pas grand-chose.