English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ D ] / Dürüstçe

Dürüstçe Çeviri Fransızca

1,671 parallel translation
Basitçe ve dürüstçe Masumca, evet ben.
Je suis simplement un homme ordinaire, je suis si innocent
Ama bir dostun olarak, dürüstçe sana şunu söylemeliyim ki bence biraz ara verme vakti geldi.
Mais en tant qu'ami, je te dis droit dans les yeux qu'il est temps de laisser tomber.
Dürüstçe? .
À vrai dire, moyen.
Bay Daley, dürüstçe söyleyeyim. 43 yıldır bu ajanstayım hiç sizinki gibi özgeçmiş görmedim.
M. Daley, honnêtement, en 43 ans de carrière, je n'ai jamais vu un C.V. comme le vôtre.
İyi bir baban olduğunu anladık ama dürüstçe cevap ver. Sence bir babayı kötü yapan şey nedir?
Je sais que t'as eu un bon père et tout, dis-moi franchement, c'est quoi un mauvais père pour toi?
Sadece bir tartışma programında soruları dürüstçe cevaplamanız gerektiğini söylüyorum.
C'est un débat, répondez aux questions en toute franchise.
Kumandan savaş meydanında dürüstçe savaştık ve içimiz rahat!
Commandant, sur le champ de bataille, le combat a été loyal et sans arrière-pensée.
Anayasayı ve bu ülkenin kanunlarını dürüstçe değerlendirebilecek potansiyel adaylar hakkında bilgi toplama ve onayıma sunma konusunda çalışanlarımı görevlendirdim.
J'ai demandé à mon personnel de rassembler des informations et de recommander, à partir de mon étude, des nominés potentiels qui interprètent fidèlement la Constitution et les lois de notre pays.
Dürüstçe, beklediğim kadar berbat değil
Pour être honnête avec vous, ce n'est pas aussi terrible que je le pensais.
Dürüstçe olur mu?
Ce n'est pas vrai?
Yani her yönüyle dürüstçe mi?
C'est la vérité.
Dürüstçe, şu an yaptığın şeyin, bu ülke için en iyi şey olduğunu düşündüğüne inanıyorum ama seçim sana kalmış değil.
Tu le fais parce que tu crois que c'est ce qu'il y a de mieux pour le pays, mais ce n'est pas à toi d'en décider. Pas mal.
Tamam. Ama bak, bana dürüstçe orada olanlar hakkında endişelenmemem gerektiğini söyleyebilir misin?
Ok, mais peux tu honnêtement me dire que je ne devrais pas être inquiet de ce qu'il se passe ici?
Dürüstçe söylemek gerekirse eğer bunları alıyorsan teröristler kazanıyor.
Franchement, si tu achètes ça, les terroristes auront gagné.
Victoria, bu çok dürüstçe ve olgun bir cevaptı.
Victoria, c'était une réponse honnête et mature.
Ama dürüstçe çocuklar, buraya teyzemi görmeye geldim.
Mais honnêtement, je suis là que pour voir ma tantine.
Dürüstçe, teklifler arasında bir fark göremedim.
Je n'ai pas vu la différence entre les propositions.
Hayatımda pek çok hata yaptım. Ama dürüstçe söyleyebilirim ki,... Deb'e ikinci bir şans vermek onlardan biri değildi.
J'ai fait un tas d'erreurs dans ma vie, mais honnêtement, je peux dire que donner une seconde chance à Deb n'en fait pas partie.
Etraftaki tüm acıya, ızdıraba ve bunca felakete baktığımda sana dürüstçe, doğrusunu söylemek gerekirse
Quand je vois toute cette souffrance autour de moi, tant de douleur, un tel désastre... A vrai dire, Tony, pour être vraiment honnête, je ne me suis jamais sentie aussi seule.
Dürüstçe, evet.
Honnêtement, non.
Onlar senin üzerinde kendi ihtiyaçları koyduk sonra dürüstçe kız hakkında bu söylemek Can onlar var her şans?
Les sœurs ont fait passer tous leurs besoins avant les tiens.
Ve dürüstçe, eroslar ya da periler ve senin gibi olan herkes için artık sabrım ve zamanım yok.
Et sincèrement, je suis à bout de patience pour les Cupidons, fées ou autres personnages de votre genre.
Bu yüzden sana soruyorum, bu kahve tezgahının huzurunda... o anda saklı olan duyguyu göze alarak... eğer bana dürüstçe beni artık sevmediğini söylersen.
Donc je te demande, en la présence de cette carte et le moment sacré que cela représente... si tu peux honnêtement me dire que tu ne m'aimes plus.
Bana dürüstçe cevap vermeni istiyorum.
Très franchement...
Ziva, sana bir şey sorsam dürüstçe cevap verirsin değil mi?
Ziva, si je te pose une question, tu seras honnête avec moi, n'est-ce pas?
Bana dürüstçe cevap vermenizi istiyorum.
Je veux que vous me répondiez honnêtement.
Onun ihtiyaçlarına dürüstçe hizmet ettiğinizde tek yapabileceğiniz ümit edip güvenmektir. Belki bir zamanlar bildiğiniz hayatın hâlâ hafif bir ışıltısı kalmış olabilir.
Tout ce que vous pouvez y faire c'est d'espérer et de croire que lorsque vous répondez honnêtement à ses besoins, il restera peut-être une lueur de votre vie passée.
Dürüstçe.
C'est juste.
Benim aldatmam dürüstçe ve doğruydu.
Mon infidélité était franche et honnête.
Ve bunu yapmanın ilk adımı da, benim kendimi dürüstçe takdim etmem olacak.
Et la première étape consisterait à agir avec décence et à me présenter en bonne et due forme...
Muhtemelen söylediği tek dürüstçe şey.
Sûrement la seule chose honnête qu'elle ait dite.
Biraz da aşırıya kaçıyorsun. Dürüstçe söylemek gerekirse her gün seninle uğraşmanın çekilecek bir dert olmadığını düşündüm.
Et un peu passionnée, et honnetement, j'ai seulement pensé que tu serais surtout une casse-couilles à qui j'aurai eu à faire tous les jours.
Dürüstçe bir hataydı.
C'est une erreur involontaire.
Bunu dürüstçe halledebilmem için bana bir gün daha kazandırdı.
Qu'est-il arrivé à ton maquillage et à tes ongles? C'était une longue journée. Ils ne t'ont pas renvoyée, n'est-ce pas?
Dürüstçe fikirini söyle.
Franchement...
Dürüstçe söyle bana...
Répondez franchement :
Eğer hayatını dürüstçe yaşamazsan başın belaya girer.
C'est quand on vit pas honnêtement qu'on a des problèmes.
Bununla beraber siz dürüstçe onun sadece Roma'ya döneceğini mi düşünüyorsunuz?
Alors pensez-vous vraiment qu'il rentrera à Rome comme ça?
- Adil ve dürüstçe.
- Oh, non. C'est juste.
Dürüstçe...
Franchement...
Dürüstçe diyebilirim ki, birlikte olmak istediğim yegane dede sensin.
Tu sais, je peux dire honnêtement que tu es le seul grand-père avec qui j'ai déjà voulu être.
- Elbette. Ve dürüstçe cevaplamanı istiyorum.
Et je veux que tu répondes honnêtement.
Bu soruyu dürüstçe yanıtlamanı istiyorum.
Réponds à cette question. Honnêtement.
Dürüstçe bir hata. Ver hadi.
Je suis tête en l'air.
Dürüstçe söylemek gerekirse o buz kadınla nasıl evlendiğini hala anlamış değilim.
Honnêtement, je ne sais pas comment tu as pu être marié à cette Reine de Glace.
Dürüstçe söylemek gerekirse, her şeyin ilerlemesi inanılmaz.
Honnêtement, c'est incroyable que quoi que ce soit puisse être fait.
Julie, bütün bu defter işlerini üstlenmeni çok takdir ediyorum, ama dürüstçe söylemek gerekirse, senden muhtemelen daha tecrübeliyim.
Julie, j'apprécie que tu fasses la comptabilité, mais honnêtement, je suis certainement plus expérimentée.
Dürüstçe söylemek gerekirse, buradaki herşeyi bırakabileceğimden emin değilim.
Tu sais, honnêtement, je ne suis pas sûre d'avoir le temps avec tout ça.
Dürüstçe söylüyorum ki, bir Usta olarak çok acemiyim, bu yüzden güvenebileceğim biriyle birlik olmak istiyorum.
À vrai dire, je ne suis pas encore habitué à être maître. Je voudrais un associé de confiance.
Dürüstçe söyle, neden ben? Neden suçu üstüme alıp hapishaneye düşeyim?
Dites-moi pourquoi je devrais mener l'attaque et aller en taule?
Dürüstçe?
H onnêtement?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]