Gider Çeviri Fransızca
13,512 parallel translation
Para gelir gider ama giden hayatın telafisi olmaz. "
"L'argent, ça va ça vient... " pas la vie. "
Eğer işler iyi gider de bir anlaşmaya varabilirsek bana da komisyon verecekti.
Si mon intervention se révélait utile et s'il décrochait un contrat, il me paierait une commission.
Nasıl pat diye gider?
- Comment a-t-il pu partir?
- Kendi kıçlarını kurtarırlar ve Amerikan Ekonomisi'nin yedide biri uçar gider.
Ils couvrent leurs arrières, et un septième des économies américaines est dilapidée.
Herkes gider, biz geliriz.
Tout le monde s'en va, on se pointe.
Eminim ki hoşuna gider.
Je suis certaine qu'il appréciera.
Peki o zaman gider ben bulurum.
- Je vais aller le chercher.
Eğer Condé gider de ardından biz de gitmek zorunda kalırsak daha çok kan dökülür.
Si Condé part et que nous devions le poursuivre, encore plus de sang pourrait être versé.
- Canım. - Ne? Eve gider misin?
Chéri, voudrais-tu rentrer à la maison?
Hepsini tek bir kağıda aktaracak vaktim yoktu. Gider raporunu doldurur musun?
Je n'ai pas eu le temps de tout rassembler sur une feuille, alors peux-tu remplir les notes de frais?
Eğer masalarımızdan çok uzaklaşırsak bilgisayarlarımızı güncellerler, mayın tarlası oyunu silinip gider.
Si on s'éloigne trop longtemps de nos ordinateurs, ils vont les mettre à jour, et on n'aura plus le démineur.
Eğer Anderson Financial'ın yatımda uyuşturucuyla beslenen seks partilerine sponsor olduğu ortaya çıkarsa kurumsal müşteriler basıp gider.
Si les gens apprennent que notre boîte organise des orgies sur mon yacht, les investisseurs vont être ravis!
Max, tabii ki bu kızlar Dalby Hall'a gider. Bütün baş düşmanlarım gitti.
Max, évidemment ces filles vont à Dalby Hall, toutes mes ennemies jurées y allaient.
Gerçek gibi görünmezse tüm emeklerimiz boşa gider.
Si ça ne semble pas vrai, alors tout ceci aura été une perte de temps.
Evet, sanırım hoşuna gider.
Oui, je pense qu'elle aimerait.
Gider miydin sen?
Tu vas aux raves?
Öylece kapanır gider mi?
On abandonne l'affaire?
Ne var? Sanırım takipçilerimin hoşuna gider.
Je pense que mes followers apprécieront ca.
- Hoşuna gider mi?
- Ça te plairait?
- Gider.
- Oui.
Rendon kızın yanına gider ve başlar konuşmaya.
Là, Rendon va dire à la fille :
Altın madeninin üstünde oturuyorsun. Gider neredeyse sıfır. Saf kazanç.
Vous étiez assis sur une mine d'or, c'est du pur bénéfice.
Senin yerinde olsam sekizinci bölüme geri gider... Su kutularını yavaşça boşaltıp Daha sonra tekrar dolduğunu görürdüm.
Maintenant, si j'étais toi, je retournerais au chapitre huit et peut-être que je considérerais la réduction de mes ressources d'eau et regarderais où, dans le jeu, je pourrais me réapprovisionner.
Mutiny'i ağdan çıkartabilirim. ve gider başka bir çevrimiçi servis bulursun.
Je peux virer Mutiny du réseau et aller voir un autre service en ligne.
Çok hoşuma gider.
J'aimerais beaucoup.
Umarım her şey yolunda gider ve fırtına durulur.
- la tempête s'effondrera. - Et si non?
Her biri iki parçaya eklenir, sonsuza doğru gider, Kütüphane'nin gövdesi.
Un espace de pliage infini, le corps de la Bibliothèque. Et l'autre partie?
Diğer tüm üniversiteler gibi, beş Wexler öğrencisinden biri gecenin bir yarısında kaybolup gider.
Comme dans toute université, un étudiant sur cinq de Wexler disparait et se fait transférer du jour au lendemain.
Eskiden Studio 54'e gider miydin?
Vous sortiez au Studio 54, à l'époque?
Sonsuza kadar böyle gider.
Je continuerai éternellement.
Güzel bir tatil yerine gider yüz masajı, manikür, pedikür yaptırırız.
Tu sais, aller dans un resort sympa, euh, se faire masser le visage, manucures-pédicures.
Wadlow hapse gider ve ona ait bütün gayrimenkuller açık arttırmaya çıkar.
Wadlow va en prison, toutes ses récentes affaires immobilières s'écroulent.
Kalan her şey yok olup gider.
Tout glisse sans Dieu.
Alex hangi üniversiteye gidecek diye çıldırmış durumda biz de doğu yakasında bir yere gider diye çıldırmış durumdayız.
Alex panique par rapport à où elle va aller à la fac, et nous on a peur que ce soit sur la côte est.
Kim bilir belki hoşuna gider.
Qui sait? Ça pourrait vous plaire.
Sonra da kimse mazeretini teyit edemesin diye kulübeye gider.
Il se taille au chalet, personne ne peut confirmer son alibi.
Kim yalnız kalmaya cüzdanını almadan gider?
Maintenant, quel temps pour elle pourrait-elle prendre sans son portefeuille?
Eğer sana dokunulmazlık verme adımı atarsam bu plan boşa gider.
Si je prends les mesures pour te donner l'immunité, ça perturbe le plan meticuleux
Bu ortaya çıkarsa biterim ben. Başında biraz dedikodu,... biraz şaka gibi olur biraz çekersin ve unutulur gider.
Si cela sort, je serais détruite, il y aura un petit peu de buzz sur toi, il y aura quelques blagues, tu feras avec, ça disparaît.
Canını sıkıp yukarı çıkar ve kendine acımak için suya girersin ya da toparlanıp okula gider ve o kızı tanımıyormuş gibi yaparsın.
Tu peux monter là-haut et te morfondre en prenant un bain, ou tu peux te reprendre, aller à l'école et faire comme si tu ne connaissais pas cette fille.
Annenle beraber bekleme odasına gider misin lütfen?
Pourquoi vous et votre mère n'iriez pas dans la salle d'attente?
Belki şansınız yaver gider. Şirretlik yapmasına neden olan kısmı alıverirsiniz.
Vous serez peut-êre chanceuse et endommagerez la partie faisant d'elle une peau de vache.
- Bu onun hoşuna gider.
- Il appréciera.
Bindiğim gemi gider bir aşağı bir yukarı bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı...
Le bateau sur lequel je suis monte et descend Monte et descend, monte et descend... "
Ama eğer olmadığın biri gibi davranmaya devam edersen bu böyle sürüp gider
Mais ça ne durera pas si tu fais semblant d'être quelqu'un que tu n'es pas.
O gider, geri gelir. Sonra da nasıl yaptığını dinlemek zorunda kalırız.
Il va s'en aller, revenir et on devra écouter comment il a fait.
Şehirdeki üst sınıftan kimselerin olduğu bir balo salonuna gider ya da şehir merkezine gidip şehrin en büyük gangsterleriyle kendi uğraşırdı.
Il pouvait se rendre à des réceptions mondaines et y fréquenter le haut gratin de la ville, ou côtoyer les quartiers malfamés et diriger les pires malfrats de la ville.
Belki O.Y.İ.'nin şansı yaver gider de cinayet silahını bulur.
Peut-être que le CSU sera chanceux et trouvera l'arme du crime.
Hindiyle viski daha iyi gider.
Le bourbon s'accorde mieux avec la dinde.
Belki bu kez şansımız yaver gider.
Mais on a peut être fini par devenir chanceux.
Hoşuma gider.
J'aimerais ça.