Gidersem Çeviri Fransızca
1,343 parallel translation
Nereye gidersem gideyim, o o * ospu çocukları beni öldürecekler!
Ces fils de pute me tueront n'importe où.
Taksi çağırmalıyım. Otobüsle gidersem, bir saat daha gecikirim.
En bus j'en ai pour une heure
O tarafa gidersem bakarım.
J'y jetterai un coup d'oeil en y passant.
eğer gidersem, motorsiklet ile giderim.
Moi, si je pars, je le ferai à moto.
O tarafa gidersem, adaya ulaşmış olacağım.
Si je vais tout droit, j'arrive sur mon île.
Gidersem bir daha gelmem.
Si je pars, je ne reviens plus.
Bak gidersem bir daha gelmem dedim. Sonra beni bir daha asla göremezsin.
Si je pars maintenant, je pars pour toujours!
Eğer buradan elim boş olarak gidersem...
Si je ressors bredouille après...
Yani, ne olursa olsun nereye gidersem gideyim, bir parçan hep yanımda olacak.
peu importe ce qui arrive, et où je vais, une partie de toi m'accompagnera.
Buffy, şimdi gidersem bir daha dönemem.
Si je pars maintenant, je ne reviens plus.
Bu bahsettiğin parti dükkânına makas ve bantla gidersem...
Si j'apporte les ciseaux et le scotch dans ce magasin dont vous me parlez...
Misafirhaneye gidersem olmaz.
Pas si j'allais dans cet hospice.
- Eminim ki öyle... - Hangi eve gidersem gideyim, Bu geçici bir ev olacak.
En tout cas, ça ne remplacera pas la vraie.
Şimdi, eğer Max'i kurtarmaya gidersem yardıma ihtiyacım olacak.
Bon, si je vais sauver Max, je vais avoir besoin de votre aide.
Gidersem paralı gitmeliyim.
Si je dois filer, j'emmène du blé.
Söyledim sana bugün o gün. Gidersem vurulacağım.
Si j'y vais, je me fais tuer.
Eğer gidersem, geri gelmeyeceğim!
Si je pars, je reviens plus.
- Gidersem, asla dönmeyeceğim. Asla.
Si je pars, je reviens jamais.
Eğer buradan gidersem kimse beni suçlayamaz.
Nul ne me reprocherait mon départ.
Eğer oraya gidersem, insanlar elimi nasıl kaybettiğimi sorarlar.
Si j'y vais, on me demandera où j'ai perdu ma main.
eğer gidersem....
Si j'y entre,
Suçu senin üzerine yıkmak istemiyorum fakat şimdi gidersem, bu her şeyin sonu olur.
Je ne cherche pas à te blâmer mais... si j'y vais maintenant, ce sera la fin de tout.
Bunları giyip okula gidersem Japon olduğumu düşünecekler.
Si je porte ça à la fac, on me prendra pour un Japonais.
Eve gidersem, evde yalnız olduğum için benim peşime düşer.
Si je rentre, il risque de me suivre. Parce que je serai seule à la maison, et c'est toujours ce qui se passe, ils vous surprennent seule chez vous.
- Kendi başıma gidersem onu daha çabuk bulurum.
- Tout seul, j'irai plus vite.
Eğer kendim gibi gidersem başka bir problemim olacak.
Je ne peux pas être moi-même, c'est bien là le problème.
Eğer on ikinci bölgeye kadar gidersem ikili dansı kaçıracağım.
Si j'y vais, je loupe le doublé.
Şimdi gidersem bağışçıların resepsiyonuna yetişebilirim
Si je pars, je serais peut-être au gala de bienfaisance.
İlk günden vaktinde gidersem, tüm derslere zamanında gelmemi beklerler.
Maman a disjoncté à cause de Francis.
Şimdi eve gidersem Laura ceza alır. Alışveriş merkezinde olmamız gerek.
Non, si je rentre ma sœur va se faire griller.
Eğer bir kez daha işe geç gidersem, kovulacaktım.
Si j'arrive en retard, je serai renvoyé.
Tuvalete gitmem gerekli... ama gidersem tekrar patlayacak ve acı beni öldürecek.
J'ai très envie de faire caca, mais si j'y vais, j'aurai mal au point de m'évanouir.
Eğer çekip gidersem bununla yaşayamam.
Je ne supporterais pas de m'en aller maintenant.
Eğer eve gidersem Skinner bu olayı araştıracak kadar tecrübeli birini nasıl bulacak?
Si je rentre, Skinner trouvera-t-il quelqu'un de qualifié pour le faire?
Ben gidersem, Théoden ölür.
Si je sors, Théoden meurt.
Peki ya gidersem?
Et si je m'en vais?
Kendi arabamla gidersem ne olur?
et si je conduisais moi-même?
Oraya gidersem, sence benimle röportaj yapmayı kabul eder mi?
Pensez-vous qu'il m'aurait accordé une entrevue si j'étais allé là-bas?
Ve hernereye gidersem gideyim her ne yaparsam yapayım Onlar her zaman burada olacaktır
Et où que j'aille, quoi que je fasse, ils seront toujours là.
Kızım kaçırıldı Polise gidersem onu öldürecekler.
Ma fille a été enlevée. Si je préviens la police, ils la tueront.
Çünkü eğer gidersem benim için önemli olan her şeyi ardımda bırakmış olurum.
Car si je pars, j'abandonne tout ce qui compte pour moi.
Biraz daha hızlı gidersem, ikimizi de öldürürüm.
Si je roule plus rapidement, je risque de nous tuer.
Ya onun yerine Berkeley'e gidersem?
Si j'allais à Berkeley à la place?
Şanslı gümüş dolarım olduğunu gördünmü ve nereye gidersem onu da yanıma alırım.
J'avais un dollar porte-bonheur. Je l'avais toujours sur moi.
Eğer gidersem geri dönmem.
Si je pars, je ne reviendrai plus.
Ya polise gidersem ve her şeyi anlatırsam?
Si j'allais à la police tout raconter?
Merkeze gidersem, cinayet çıkar.
Si jamais je vais au siège, ça paraîtra dans les journaux.
Eğer gidersem, bu birkaç günlüğüne olmaz. Uzun, çok uzun zaman için giderim.
Je ne partirai pas pour quelques jours, je vais partir pour longtemps.
Ally, senin hızında gidersem, ölürüm.
Si j'allais à votre allure, je serais déjà morte.
Yabancı biriyle gidersem hiçbir şey öğrenemeyiz.
Si on est à deux, il nous dira rien.
Peki oraya gidersem onu bulacak mıyım?
UNE RENCONTRE EST POSSIBLE