Giderler Çeviri Fransızca
1,120 parallel translation
Ortamın ne zaman değişeceğini bilirler... ve oradan uçar giderler.
Ils savent quand il y a du changement dans l'air... et ils s'envolent au loin.
İlgilerini çeken birşeyin peşinde sağa sola giderler!
Ils vont, ils viennent, veillant sur leurs seuls intérêts.
- Bırakırlarsa, doğru avukata giderler.
Lâcher c'est divorcer.
Galaksi'de dolaşıp, daha önce temas kurulmamış gezegenlere giderler ve kafalarını karıştırırlar.
Ils se promènent dans la galaxie, cherchent des planètes avec qui personne n'a jamais pris contact pour les ennuyer.
Burjuvalar cilalı çizmeleri Ve madalyalı giysileriyle Giderler her sabah ya kiliseye ya Ritz'e
Les bottes de laque, les médailles au frac, en chapeau claque, il arbore piété et vertu.
Sabah gelirler, gece geri giderler.
Ils arrivent le matin et repartent le soir.
Bizimkilerin arkadaşları Copeland'lar, her sene giderler.
Les amis de mes parents y vont tous les ans.
Bu bataklıkta, bir haftada çürür giderler.
Ici, ils pourrissent tous.
Saat 10 : 15, birazdan hepsi giderler.
10h15. Bientôt ils vont partir.
Çocuklar Mulholland'a giderler.
Leur routine, c'est la rue Mulholland.
Onları, yani o küçük hayvancıkları solursan beynine giderler ve ona zarar verirler. Dışkı?
Si tu respires ces petits insectes, ils te montent au cerveau et le dévorent.
250 artı giderler.
250 plus les frais.
İlkin Broadway'e, oradan da ünlü bir gece kulübüne giderler... Sahnedeki hareketli gösterinin aksine...
Ils se rendirent à Broadway, puis, à une boite bien connue... où, malgré la gaieté du spectacle...
O ve beysboldan arkadaşları her yıl Vermont'a giderler.
Lui et ses potes du baseball partent dans le Vermont chaque année.
Denizanaları gelir ve giderler.
Les méduses, ça va, ça vient.
Ben onları bulurum, keşfederim, hayatlarını yaşanabilir hale getiririm ve sonra da giderler.
Je les trouve, les découvre, leur insuffle la vie et ils disparaissent.
Ama Michael Landon gibi adamlar mağazaya giderler.
Mais disons qu'un type comme Michael Landon arrive.
Gelirler ve giderler, Hobbs.
Ça va et ça vient, Hobbs.
Gelir ve giderler.
Ça va et ça vient.
İyi insanlar "Fıtıh" da içmez. Sinagoga giderler.
On ne boit pas le jour de "Pesach", on va à la synagogue.
O zaman giderler.
Ils partiront.
Balayı... iki kişi... iki kişi önce evlenirler ve... birbirlerine aşık olunca birlikte giderler.
Une lune de miel, c'est ce qui se passe quand deux personnes se marient et partent ensemble après être tombées amoureuses.
İnsanlar hurdalıklara genelde pazarlık yapmaya giderler.
Les gens vont dans les casses pour faire des affaires, normalement. C'était mon cas.
Satmayın.Mecburiyetiniz yok.. Yüksek ücretl, genel giderler, emeklilik planları.
Vous avez des devoirs envers les salariés, les plans de retraite.
Belki çeker giderler.
Peut-être vont-ils s'en aller.
Yapacak öyle az şey var ki... subaylar dağ keçisi avına giderler.
Ce n'est ni Bad-lschl, ni Alt-Aussee... où, comme chacun sait, faute de distractions, on chasse le chamois.
O iş için kasabaya giderler.
Il faut aller en ville, pour ça.
Erkekler cesaretlerini sınamaya giderler.
Les hommes partent et sont testés pour leur courage.
Lanet olası kaşifler, abuk sabuk yerlere giderler, biraz bronzlaşıp, bir çuval kahverengi yumruyla ve tropik bir hastalıkla dönerler, bütün millet de resimlerini helaya asar.
Ces bon Dieu d'explorateurs qui vont à Bamboulaland... ils rentrent avec des amibes, une bronzette et une malle de saloperies gluantes... et tous les gogos accrochent leur portrait au petit coin!
Uzun vadeli giderler de var. Çöp boşaltımı gibi.
Puis, y a les coûts à long terme, comme la voirie.
İhtiyar adamın birkaç hafta tatili vardır. Florida'ya, sıcak bir yere giderler.
Monsieur a deux semaines de congés, alors... on part en Floride, au soleil.
Genel giderler düşük.
Peu de frais.
Avukatlar için, daha başka giderler için çok fazla paraya ihtiyacın olacak.
Ça vous coûtera cher... l'avocat, les dégâts...
Posta dairesine hissedarlar, şirket varlıkları, giderler hakkında... bir sürü bilgi talebi geldi. - Şunları ortadan kaldırır mısın?
- Veux-tu ranger ces trucs?
Belki artık giderler.
Ils partiront peut-être...
Ufuğun ötesine giderler.
Ils passent la ligne d'horizon.
Hoşuma giderler.
Je... Je les aime.
- Durur, giderler, durur, giderler.
- Arrête, repart, arrête, repart.
Öyle ki bu uğurda seve seve ölüme giderler.
Heureux de mourir, et ils s'en iront à la mort.
650 dolar, bütün giderler dahil.
C'est 650 $, charges comprises.
Ölümcül derecede hasta ve yolculuk etmesi imkansız. Onu Budapeşte'de dinleyeceğiz. Tüm giderler devletçe karşılanacak.
Il est malade et il ne peut pas voyager, nous irons écouter son témoignage à Budapest aux frais du gouvernement.
Tüm insanlar ölümlüdür. Er ya da geç öbür dünyaya giderler.
Tous mourront tôt ou tard, plus nombreux que les gouttes de rosée sur les branches et les cimes.
Tüm insanlar ölümlüdür. Er ya da geç öbür dünyaya giderler.
Tôt ou tard, tous mourront plus nombreux que les gouttes de rosée...
Bunlar buraya hep acı ile gelirler, ve gülümseyerek giderler.
Ils arrivent tous avec la grimace, et repartent avec le sourire.
Ne zaman giderler?
Ils vont rester combien de temps?
Sesini beğenirlerse peşinden giderler.
Les machins vont le suivre s'ils aiment ce bruit.
Senin benim gibi adamlar düşünmez. Bavullarını toplayıp giderler.
Des types comme toi et moi, on fait nos valises et on part.
Karşılaşırlar geri dönerler ve birlikte giderler.
Ils se rejoignent... font demi-tour... et partent ensemble.
Eğer yatmak istiyorsan giderler, söylemen yeterli.
Si tu veux aller te coucher, tu as juste à leur dire.
Sadece giderler.
Ils partent, point.
Uymayanlar buradan giderler.
Suivez-le ou vous êtes viré.