Ilk Çeviri Fransızca
116,273 parallel translation
Aslında, balıkçı o ilk iki dilek yapılmaması diledi.
En fait, le pêcheur a souhaité n'avoir jamais fait les deux premiers vœux.
Onlar senin unutmuşlarsa onlar bile ilk etapta bunları yaptığını unuttuk.
Ils vous ont oubliés, ils ont même oublié que vous les aviez fabriqués.
Yıllardır ilk defa bu kadar sert bir don oldu.
C'est le premier vrai gel déclenché depuis des années.
Pavel'la ilk geldiğimde tanışmıştım.
Le premier jour, j'ai rencontré Pavel.
Tüm bunları bu gece yapmamın mümkünatı yok takdir edersiniz ki. Ama ilk fırsatta, hepsine müspet bakyıorum.
Vous comprenez que je ne pourrai rien faire de tout ça ce soir, mais aussi tôt que possible, oui.
Sabah ilk iş bahsettiğiniz konularla ilgileneceğim.
Je m'occuperai de vos besoins dans la matinée. En attendant, dormez bien.
Empedocles de şu basit soruyu sorduğu bilinen ilk insandı : Işık nedir?
Et Empédocle, fut la première personne connue à poser cette simple question, qu'est-ce que la lumière?
New York'a ilk ziyaretinizden beri siyasi faaliyetleriniz ve bağlantılarınız çok ilgisini çekmiş, efendim.
Il s'intéresse à vos activités politiques et à vos affiliations depuis votre 1ère visite à New York.
Müsait ilk boşluğumda sizinle görüşeceğim.
Je serai disponible pour vous dès que j'ouvrirai mon agenda.
Bu senin üçüncü boşanman. Ama ilk kalça dövmen.
C'est ton 3ème divorce, mais ton premier tatouage fessier.
Doğru olmasına gerek yok. Aklına ilk geleni söyle.
Elle n'a pas à être précise, tu dois juste... te lâcher.
Daha ilk takıldığımız gece burada kalmıştım.
J'ai passà © la nuit ici à notre premià ¨ re soirà © e.
Bu haberi alır almaz ilk söylemek istediğim kişi sen oldun.
Et tu es la premià ¨ re personne à qui je voulais annoncer la nouvelle.
Australopithecus ayağındakini yosunu temizleyip etrafını kabukla sardığında ayakkabının ilk adımları atılmış oldu.
Et quand l'australopithèque a emballé presque tout son pied et l'a attaché avec de l'écorce, la chaussure a fait son premier pas.
Bu ilk hatandı Owen Quest.
C'était ta première erreur, Owen Quest.
Kız arkadaşım, hamile kaldı ilk çocuğumuzu bekliyorduk sonra hiç tanımadığım bir kızı öldürmekle suçlandım.
Avec ma copine on attendait impatiemment notre enfant et on m'accuse d'avoir tué une fille que je ne connais pas.
Bu ilk davalarından biri olmalı.
Ce devait être l'une de ses premières affaires.
Neredeyse ilk kez böyle oldu.
C'est pas la première fois.
Sonra bir gün Topher'ın ilk büyük vurgunundan günler önce VC ortaklarından biri olan Mitch Davis bir valiz dolusu kokaini satmaya çalışırken yakalanmış.
Quelques jours avant le premier gros score de Topher, un de ses deux partenaires, Mitch Davis, s'est fait prendre à essayer de vendre des valises pleines de cocaïne.
Serumu almazsan bu riski alacak ilk kişi Major olacak. Dürüst olmak gerekirse o senin yüzünden zombi olmuştu.
Si tu ne veux pas prendre le sérum, la première personne à prendre ce risque sera Major, qui, soyons honnêtes, est un zombie de ta faute.
Devrim olduğunda ilk kim giyotine sürülür sence?
Pendant la révolution, qui se fait guillotiner en premier, d'après toi?
Bence ilk iş, şunu kısaltalım.
Pour moi, il faut faire court. Direct.
ML King, RF Kennedy, Uzay Yolu'ndaki ilk ırklar arası öpüşme.
Martin Luther King, Bobby Kennedy, premier baiser interracial dans Star Trek.
Çıktığımda da ilk seni bulacağım, kaltak.
Mais en sortant, vous serez la première pétasse que je viendrai voir.
İşletme fakültesinin ilk dersi budur.
Première leçon d'école de commerce.
Bunu ilk kez duyduğunu da sanmıyorum.
Et ce n'est pas la première fois qu'on te dit ça.
Ortadan kaybolmasına bahaneler uyduran sevgililerim olmuştu ama bu kadar saçmasını ilk kez duyuyorum.
Plein de mecs m'ont servi des excuses pour avoir disparu, mais c'est la plus ridicule que j'aie entendue.
Eminim onu ilk kez hayal kırıklığına uğratmıyorsundur.
Je suis sûre que c'est pas la première fois que tu le déçois.
Babanla ilgili öyle hissettiğim ilk anı hatırlıyorum.
Je me souviens quand j'ai compris que je ressentais ça pour ton père.
Üniversitenin ilk yılında oda arkadaşım aydınlanma için yapmıştı.
Mon coloc en première année de fac l'a fait pour l'éveil spirituel.
Hayır çünkü Delactivene'in, maruz kalmanın ilk 24 saati içinde kullanılması gerekiyor.
Tu ne peux pas parce que le Delactivene doit être utilisé dans les 24 h suivant l'exposition.
Doug'la ilk görüşmemiz, konuşmadan çok günah çıkarma gibiydi.
Quand j'ai rencontré Doug, c'était plus une confession qu'une conversation.
Buraya ilk geldiğimde gösterdiğiniz şu derenin batıya doğru aktığını fark ettim.
La première fois que je suis venu, vous m'avez montré ce ruisseau, et j'ai vu qu'il coulait vers l'ouest.
Tamam, ilk olarak, orada söylemem gereken bir şey var.
D'abord, il y a quelque chose que je dois vous dire.
Kayıtlara göre Becca ilk olarak Karakan olarak bildiğimiz şeyi Eligus Maden şirketi için geliştirmiş.
Selon l'enregistrement, Becca a d'abord développé ce que l'on connait comme le Nightblood pour l'entreprise Eligius Mining.
Okçular, duyduğunuz ilk silah sesiyle, oklarınızı bırakın.
Archers, au premier coup de feu, tirez vos flèches.
İlk soldan sonra ikinci sağdan geçip merdivenlerden in...
Première à gauche, deuxième à droite, sous les escaliers,
İlk olarak hangisi benim odam bilmiyorum ikinci olarak da iyi bir intiba oluşturmak istiyorum ve bu garip kaçar.
De un, je ne sais pas laquelle est ma chambre. Et de deux, c'est bizarre. Et je veux faire bonne impression.
İlk ne zaman böyle hissetmeye başladın?
Ce sentiment est arrivé quand?
İlk tanıştığımızdan beri sana özgü bir şey oldu bu.
C'est ton truc depuis notre premià ¨ re rencontre.
İlk randevuda bunları mı yaparsın?
C'est donc à § a que tu fais pour un premier rencard?
İlk izlenim güzel.
Les apparences sont bonnes :
İlk gömüldüğü, canlı gömüldüğü yer...
- Elle a été enterrée vivante...
İlk karşılaştığımızda kafaya diktiğin malt likörü şişesi.
La bouteille d'alcool que vous aviez lorsqu'on s'est rencontré.
- İlk tecrübem değil.
- Ce n'est pas mon premier rodéo.
Şimdi... İlk işimize gelelim.
Bon, première question à l'ordre du jour.
İlk yorulan elenir.
Le premier à se fatiguer est le branleur.
İlk doğum günü fotoğraflarında sırf diş eti görünüyordu.
Sur les photos de son anniversaire, on ne voit que ses gencives.
İlk denemede başaramazsan...
Quand on échoue...
İlk yılımızda, Bruce 300.000 doları iki günde sincaplara yedirdi.
Ma première année, Bruce a perdu 300 000 $ à cause d'écureuils.
İlk önce acil şeyler.
D'abord le plus urgent.