English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işim çıktı

Işim çıktı Çeviri Fransızca

356 parallel translation
Ofiste biraz işim çıktı da.
J'ai été retenu au bureau.
Afedersiniz... bir işim çıktı.
Excusez-moi, les affaires.
Bir işim çıktı. Yani bu akşam buluşamayacağız.
Je ne pourrai pas te voir ce soir.
Çok önemli bir işim çıktı.
J'ai un problème important à régler.
şeyy, niyetlendim, Nancy, ama sonra çok işim çıktı... Zaman bulamadım.
Eh bien, j'en avais l'intention, Nancy... mais j'ai été tellement occupé que je n'ai pas eu le temps.
Hayati önemde bir işim çıktı.
Une question de vie ou de mort. - Mais Docteur... - C'est urgent.
Bir işim çıktı.
Un contretemps...
"Gelemeyeceğim için üzgünüm." "Çok acil işim çıktı." "Katılamayacağım."
"Retenu, regrette, impossible de venir..."
Affedersiniz, işim çıktı.
Désolé pour le retard.
İlgilenmek gereken küçük bir işim çıktı, o kadar.
Une petite affaire à régler.
Ben de iyiyim, ama bir işim çıktı.
- Oui. Moi, ça va. J'ai eu un contretemps.
Melba'ya onu bu akşam dövüşe götüreceğimi söylemiştim ama... Bir işim çıktı.
J'ai promis à Melba de l'emmener voir le combat, mais... je ne peux plus y aller.
Biraz işim çıktı.
J'ai eu un imprévu.
- Acele işim çıktı.
Oui, je suis pressé, tout d'un coup.
Çok önemli bir işim çıktı. Gitmek zorundayım.
- Quelque chose d, important vient d'arriver.
Her seferinde bir işim çıktı.
Dix fois j'ai failli lui écrire et puis... à chaque fois, j'ai eu quelque chose à faire.
Daha önce açıklayacaktım ama bir işim çıktı.
Je n'ai pas pu vous prévenir.
Buluşacaktık, ama acil bir işim çıktı.
Je pourrai pas y être. Je serai dans le Sud.
Geçen gece gelip seni Aces'e çağıracaktım, ama işim çıktı.
Je voulais t'inviter l'autre soir mais j'ai eu un empêchement.
Dün gece okumam gerekiyordu ama acil bir işim çıktı.
Je voulais lire ça hier soir, mais j'ai eu un empêchement.
- Affedersin, bir işim çıktı.
Navré, j'ai été retenu.
Bir işim çıktı. Bu gece gelemeyeceğim.
Y a un imprévu, Je ne pourrais pas, ce soir.
Bir kaç işim çıktı.
Un empêchement.
Bugün yeğenimin doğum günü. Acil bir işim çıktığı için ben gidemiyorum.
C'est un cadeau d'anniversaire pour mon neveu, et je ne peux aller à la fête à cause de mon travail.
Bir işim çıktı, anlarsın ya?
Y a toujours des imprévus.
Ben... Bir işim çıktı ve telefonun bende yoktu.
Un imprévu, et je n'avais pas votre numéro de téléphone.
Üzgünüm. Bir işim çıktı.
Je suis désolé, il vient de se produire quelque chose.
Evet hepsi bu. Çünkü çok önemli bir işim çıktı.
J'ai quelque chose de très important.
- Wainwright Amca, özür dilerim... işim çıktı. Biliyor musun Lamont, sana çok gücendim.
Tu sais, Lamont, tu me causes du souci.
Öyle düşünmüştüm ama işim çıktı. Herkesten önce geldim.
Je l'avais prévu ainsi, mais il s'est trouvé que j'avais des choses à faire avec mon administrateur.
Hastanede işim çıktı.
J'ai été retenu à l'hôpital.
- İşim çıktı.
- J'ai été retenu.
Bana çirkin isim takarlardı. - Kıyıya çıktıklarında bana... - Kıyıya mı çıktılar?
Ils m'insultaient et disaient qu'une fois arrivés...
İşim çıktı.
J'ai été retenue.
İşim çıktı, eve ulaşamadım.
Ça ne fait rien.
- İşim çıktı.
– Je n'ai pas pu me libérer.
- Bir isim daha ortaya çıktı. Bettini.
- Un autre nom :
Dışarı çıktım çünkü ilgilenmem gereken bir işim olduğunu hatırladım.
J'avais une affaire à régler.
Artık bu benim işim olmaktan çıktı hayatımın bir parçası haline geldi.
Ce n'est plus une tâche. C'est ma vie.
İşim çıktı.
Il y a eu quelque chose.
İşim çıktı.
Une urgence.
Ve bir süre onra o parçacıklar ortaya çıktı. Sadece pionlar değil başka parçacıklar da oluştu. İsim bulmakta zorlandık.
Non seulement des pions sont sortis, mais d'autres particules, et nous avons commencé a être à cours de noms – kaons et sigmas et lambdas, etc ;
Yaşadığım ortaya çıktığı anda işim bitecek.
Ne faites pas celui qui ne comprend pas.
Üzgünüm, geciktim. İşim çıktı.
Désolé pour le retard.
1 isim çıktı.
Il nous a sorti un nom.
İşim bittiğinde toplama bakıyorum ve çok fazla olduğunu... 100.000 doların çok üstüne çıktığını görüyorum.
Quand j'ai fini, je vois le total, qui dépasse de très loin, qui dépasse de très très loin Ies cent mille dollars.
İşim çıktı.
J'ai eu un contretemps.
Çıktığımda işim hazır.
J'ai un boulot.
İşim çıktı.
Je suis retenue.
Cecil L'lvely, L'ile yazılıyor. Aslında, isim iki yerde karşıma çıktı.
Cecil L'lvely, écrit avec un L apostrophe, est réapparu deux fois.
İsim verirsem ve erken çıkarsam dışarı çıktığım gün ölürüm.
Si je balance des gens et que vous me libérez, je ne survivrai pas un jour dehors.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]