English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işık

Işık Çeviri Fransızca

10,246 parallel translation
Işık hızına çıkmak için koordinatları hazırlıyorum.
Je vais préparer les coordonnées pour un saut FTL.
Işık hızına çıkılıyor.
Sauter en FTL
Işık hızından çıktık.
Nous sommes sortis de PRL
Işık hızı sürücüleriyle ilgili bir şey ama.
Quelque chose à voir avec le calculateur hyperespace mais je ne...
Işık hızı sürücüsü devre dışıyken sıçrama yapamayız.
Si le calculateur hyperespace ne fonctionne pas, on ne peut pas sauter.
Işık hızına geçtiler.
Ils viennent d'entrer en hyper-espace. Merde.
Işık hızı altında motorlara tam güç, hemen!
Vitesse maximum, maintenant!
Işık yılı bir uzunluk birimidir seni dangalak.
Les années-lumières sont des unités de distance, pauvre con.
Mor Işık hiçbir kan kalıntısı göstermiyor. - Castle...
Les U.V. ne montrent aucun résidu.
Işık, kamera, Emma!
Lumière, photo, Emma!
- Işık yanmadan geçmeye çalışmıştım.
J'ai voulu traverser trop tôt.
Işık bütün videolarda var mı?
Les lumières sont sur toutes les vidéos?
Işık gidip geliyor.
La lumière va et vient.
Işık falan?
Toute cette lumière?
Işık yeterli olunca, ben de görüyorum.
Tout comme moi... sous le bon éclairage.
Işık yandı.
maintenant.
Çünkü çok ama çok kötü bir iş yapıyorum, kızım.
Je suis très, très nul, ma jolie.
Aram? - Isırık izleri.
- Les marques de morsures.
Kendiyle baş başa bıraktığınız son kurbanın karısı ki böyle yapmakla çok iyi iş çıkarmışsınız çünkü kontrolden çıkıyor.
La femme de la dernière victime, la seule que vous avez laissé mijoter, apparement vous avez fait un excellent travail, parce qu'elle bout.
Pardon ama senin iş tanımında müşterilerle kavga et ve böylece bütün gün hayalini kurdukları ekstra sıcak, köpüksüz kabalık, baharatlı latteye kavuşma anları geciksin mi yazıyor?
Navrée, mais ton boulot consiste à débattre avec tes clients, repoussant le moment où ils recevront l'irrésistible doux latté à la citrouille épicée très chaud sans mousse dont ils ont rêvé toute la journée?
İki kadın da en son iş çıkışı görülmüş ve evlerine gidememişler.
Elles ont été vues quittant le boulot et ne sont jamais rentrées.
- Sürekli iş seyahatine çıkıyormuş.
Apparemment, il voyage beaucoup pour le boulot.
Yahudilere söyleyin, kızıl düveyi hastalanmadan, kusursuzluğu bozulmadan herhangi bir iş için kullanılmadan getirsinler.
"Parle aux enfants d'Israël, qu'ils t'amènent une génisse rousse, sans tache, sans défaut et qui n'ait point porté le joug."
Pazarlık yapmak istiyorsanız bunu iş ortaklarımla görüşebilirsiniz.
Si vous souhaitez négocier, faites le avec mes associés.
Isırık diye buna denir.
On dirait une morsure.
Hayır, aslında birkaç yıl önce iş değiştirdim. Artık Rock Roll World dergisinde dizgici olarak çalışıyorum.
Non, en fait, j'ai changé de voie il y a peu, je suis compositeur pour le magazine Rock Roll World.
Şimdi çatıya çıkıp "Bu iş bitti" diye bağıracağım.
Et cette voix monte et crie " c'est fini!
Bu iş artık yürümüyor, Laborde.
Ça ne sert à rien, Laborde.
- Seni sevdiğim için söylüyorum. Burada çalışmaya devam edersen kız kardeşim yani baş yardımcı iş seyahatinde olacak.
connaissez-vous tous bien la véritable signification derrière le tournoi que notre père a établi?
- Artık bu iş biraz da PR meselesi.
Il s'agit plus que jamais de relations publiques.
Evet, yani dürüstlüğün takdire şayan ve ben de kabul ediyorum ki iş olarak gergin bir ilk yıl yaşadık.
Ouais, je veux dire, J'apprécie ton honnêteté et je suis d'accord que ce que nous avons vécu était juste un... tu vois, une stressante première année de travail.
Yine de iyi iş başardık.
Nous nous sommes bien débrouillés.
- İş çıkışını bekleyen 6-8 arası oylarını.
Il reste les électeurs après le boulot, ceux de 6 à 8.
Yani artık iş daha rahat.
Donc le travail est plus confortable.
O kartlarla iyi iş çıkarmıştık, anne.
Tu sais, on a fait du bon boulot avec ces cartes, maman.
Sadece kutulardım. Sonra iş çıkış saatini bekleyip bira içmeye giderdim.
Mise en boite, éjection, et bière.
- Bu iş çığırından çıkıyor.
C'est en train de dégénérer.
O iş geçti artık.
C'est trop tard.
Millet, sanırım bugün hepimiz neden yalnız iş yapmamamız gerektiği konusunda iyi bir ders çıkardık!
Je pense qu'on a tous appris une leçon aujourd'hui de ne pas prendre d'initiative.
Yaklaşık 5 saat kadar bizi rahatsız edecek bir şey yapmayınca bu işte bir iş var dedik.
Tu ne nous as pas embêté depuis cinq heures, donc on savait que quelque chose clochait.
İş fonksiyolarında kendine böyle mi sahip çıkıyorsun?
C'est comme ça que vous travaillez?
Sadece bir kez iş yaptık Müdür Bey ve bu hatamızı en iyi şekilde telafi ettik.
Jadis, Directeur. Et nous avons chèrement payé pour cette erreur, à présent Sergei est un homme sans pays.
İş ortağımın aklını kaçırdığını düşünüyordum. Ama artık aynı fikirde değilim.
Je pensais que mon partenaire avait dépasser les bornes, mais plus maintenant.
Ne iş yapıyorsun? Bir tür fotoğrafçılık mı?
Tu es quoi, un genre de photographe?
Bu iş artık ortak bir görev oldu.
On est sûr qu'il est avec nous?
İsmini hatırlamadığım iş yerindeki şu kız gibi.
Comme la bombe au boulot.
Işığı kısıp açılabilen lamba böylelikle ışığı ruh halinize göre ayarlayabilirsiniz.
Vous avez des variateurs sur les lampes. Pour toujours avoir la lumià ¨ re qui vous convient.
Zorunlu kıyafetler en azından tatmin edici ama NATO ortaklarımızla iş birliği hususunda iyi iş çıkardık.
Le style vestimentaire laisse à désirer... mais vous avez fait du bon travail de coordination au sein de l'OTAN.
Bana inan ufaklık bunun olmasına izin vermem. Bu benim için sadece bir iş.
Je peux t'assurer que je ne le permettrai pas.
Onlara en az milyonlarca dolarlık iş yönlendirmesi yaptınız.
Vous leur avez confié beaucoup de contrats.
Bu iş benim için yürümüyor artık.
Ça ne marche plus pour moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]