English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kl

Kl Çeviri Fransızca

77,302 parallel translation
Heterosiklik aminler. E. koli, bilirsiniz. Düşünürseniz, hayvansal ürün temelli diyette olup da başka bir şeyden daha sağlıklı bir formda alamayacağınız bir şey yoktur.
Le colibacille, si vous y pensez, il n'y a rien dans le régime animal que vous ne puissiez obtenir ailleurs d'une façon plus saine.
En sağlıklı, en ucuz, güvenli kaynak B12 vitamini katkılı besin ya da B12 vitamin takviyesi.
c'est d'acheter des aliments renforcés en B12, ou des compléments en B12, pas de la viande, ni de lait.
Daha zinde, daha etkindim ve dayanıklılığım artmıştı. Daha önce sahip olmadığım fazladan enerji bana ekstra kuvvet verdi.
Juste ce petit peps que je n'avais pas avant, ça m'a donné cette force en plus.
Antrenmanlarımda tamamen yeni bir sayfa açtım. Bilim ortada, sağlık ortada. Atletler size, güçlü olmak için, sağlıklı olmak için ölü hayvan yemeniz gerekmediğini söylüyor.
Voilà la science, la santé, les athlètes prouvent qu'on n'a pas besoin de manger d'animaux morts pour être en bonne santé.
Nerdeyse 50 yaşındayım, ama kendimi 20 yaşında hissediyorum. Aslında hiçbir şeyin tadı, sağlıklı olmak kadar güzel değil.
Rien n'a meilleur goût qu'être en bonne santé, en gros.
O yüzden, her gün yediklerimizle ilgili verdiğimiz kararlar bizi gerçekten sağlıklı ve esen kılma kabiliyetine sahip.
Et les choix qu'on fait chaque jour, tout le temps, sur notre nourriture, sont capables de nous apporter la vraie santé et le bien-être optimal.
- Hayır sadece o sadece sarıklı bir şoför.
- Non, non, c'est juste... C'est juste un conducteur enturbanné.
- Her şey karşılıklı.
- C'est réciproque.
Salı günü özetleri... Günün ortasında 15 dereceyi bulan sıcaklarla birlikte rüzgar hızı saatte 8-15 km arası. ... ancak Salı gecesi sağanak yağışa hazırlıklı olun.
Mardi, les températures atteindront 18 ° C, avec des vents entre 10 et 15 km / h, mais des averses sont attendues mardi soir.
- O zaman bunu nasıl açıklıyorsun?
- Comment expliques-tu ça?
Kazanmaya soğuk, mantıklı bir biçimde odaklanma.
Une concentration sur la victoire dure et rationnelle.
Tehdit etmek. Karışıklı itham.
Récriminations.
Aman çok acıklı.
- Snif et re-snif.
Yani şimdi ben en büyük hayal kırıklığıyım ve beni böyle hatırlayacak.
Je vais énormément la décevoir, et lui laisser cette image-là.
Mantıklı.
C'est sûr.
Tam bir hayal kırıklığı.
Une vraie déception.
Kızmadım. Hayal kırıklığına uğradım.
Je suis pas fâchée mais déçue.
Ölerek beni hayal kırıklığına uğratamazsın, Michael.
Tu ne peux pas mourir pour moi maintenant, Michael, tu sais?
Daha hastalıklı bir şey.
Quelque chose de plus malsain.
Hamburgerini nasıl alırsın, yakışıklı?
Comment tu préfères ton burger, beau gosse?
Evet, tabii ki mantıklı.
C'est logique.
Yani ne yaparsa yapsın şaşırmam ama karanlıkta gelip kaydı çalması fikri çok daha mantıklı.
Il est capable de tout. Mais c'est plus plausible - qu'il vole la cassette de nuit.
Hepimiz mantıklı insanlarız.
On est raisonnables.
Mantıklı tercih bu olur ama Errinwright'ı her zaman istediği savaşı başlatmak için protomolekülü kullanmadan önce durdurmalısın.
C'est un choix rationnel. Mais tu dois arrêter Errinwright avant qu'il puisse utiliser la protomolécule pour mener la guerre dont il a toujours voulu.
- Kızı bulun. - Karışıklığı halledin.
Trouvez la fille.
Doğru. Büyük bir hayal kırıklığı gibiyim.
J'ai l'impression d'être une déception ambulante.
İblis taktikleri, silahlar, dövüş ve dayanıklılık.
Stratégies des démons, armes, combat et endurance.
Bıyıklı adamlara bayılıyorum.
J'ai un faible pour les moustaches.
Madem büyücüler çok yüce varlıklar niye altmış yıldır hiçbir yakışıklı büyücü sevgilin olmadı?
Si les sorciers sont aussi divins... pourquoi n'as-tu pas trouvé un beau magicien ces 60 dernières années?
Bu yakışıklı dostumuz Cal DeVito.
Cet homme charmant est Cal DeVito.
Bunun sonucunda da uzay savaşlarıyla veya yakışıklı bir arkeologla ilgili filmler yapmamış.
Du coup, il ne fait jamais de films parlant de batailles spatiales, ou un autre parlant d'un archéologue beau-gosse.
Ben de aşırı yakışıklı bir tarihçi olamam.
Et je ne deviens pas un historien beau-gosse.
İnsan duygularının karmaşıklığı bazen beyin zorlayıcı olabiliyor.
- Je me doute. La complexité des émotions humaines peuvent être douloureuses à envisager.
Bu da demektir ki hızcı gelecekten geliyor. Bu da gayet mantıklı çünkü hızcılar zamanda yolculuk edebilir.
Donc le bolide vient du futur, ce qui aurait du sens car ils peuvent voyager dans le temps.
Mantıklı, parçacık hızlandırıcı patladığında Central City'deydi.
Ça concorde. Elle était à Central City quand l'accélérateur de particules a explosé.
Sağlıklı olmayan bir güç gösterisiydi. Sana yardım edebilirim. GH buluşalım mı?
C'était une prise de pouvoir qui n'était pas saine.
- Bludhaven'da bir karışıklık çıktı.
Quelque chose s'est mal passé à Bludhaven.
Neredeyse hayal kırıklığına uğradım.
Cela en est presque décevant.
Asıl hastalıklı olan şu, rüyadan sonra tahrik olmuştum.
Le truc tordu, c'est qu'après ce rêve, je me suis masturbé.
Dengeli ve sağlıklı.
Stable et équilibrée.
En sevdiğin insanı tamamen hayal kırıklığına uğratmışsındır.
Celui de la personne que vous aimez, quand vous l'avez déçue?
Seni hayal kırıklığına uğratanın annen olduğunu düşündün mü?
Et si c'était votre mère qui vous décevait?
- Tanrım, çok yakışıklısın.
- Toujours aussi beau.
Çünkü Starling City'i hayal kırıklığına uğrattın.
Parce que vous avez trahi Starling City.
Baban, annen maça gelemeyeceği için hayal kırıklığına uğradı sadece.
Papa est juste déçu que maman ne vienne pas avec nous au match.
Bu hiç mantıklı değil.
Ça n'a aucun sens.
Bay Edlund belli ki hastalıklı bir kişi fakat şu anda onun sebepleri ile ilgili bir yorumda bulunamam.
M. Edlund est clairement un individu dérangé, mais actuellement je ne peux pas commenter ses motivations.
Niye ki? Sağlıklı bir tartışmanın nesi kötü ki Felicity?
Je veux dire, il n'y a rien de mal à avoir un petit débat sain, Felicity.
Bir sonuca bağlanmayacaksa sağlıklı değildir. Ve bence bir sonuca bağlanmayacak.
Ce n'est pas sain si ça n'aboutit à rien, et ça n'aboutira à rien.
Bir sonuca bağlanmama konusunda değil sağlıklı olmadığı konusunda.
Pas à propos de la partie où ça n'aboutira à rien mais sur l'idée que ce n'est pas sain.
Böylece daha sağlıklı ve mutlu olabilirsiniz.
J'adore ça!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]