Korkmuş Çeviri Fransızca
2,678 parallel translation
Her ne kadar saklamaya çalışsan da şu an, olman da gerektiği üzere çok korkmuş durumda olduğunu fark ettim. Ama suçsuz olduğunu varsayıp sana senin yüzünden insanların kızımın yakınında silah çektiğini hatırlatacağım.
Je vois, bien que vous tentiez de le cacher, que vous êtes terrorisé, ce qui est normal, mais je vais vous donner le bénéfice du doute, et je vais vous rappeler qu'à cause de vous,
- Kepner. - Çok korkmuş görünüyor...
- Elle a l'air effrayé et...
Oldukça sessiz ve biraz da korkmuş bir halde.
Silencieux et plutôt déboussolé.
Biraz korkmuş durumda.
- Elle est traumatisée.
Hayır, direkt karşılık verirsek korkmuş gibi görünürüz.
Si tôt, ça montrerait qu'on a eu peur.
- Hatta korkmuş hissettik.
Voire effrayé.
Yahut korkmuş çocukları yataklarından alıp sürüklemeyeceğim.
et en enlevant des enfants effrayés de leurs lits.
Korkmuş. Utanmış.
J'ai peur, j'ai honte.
Boş versene, pantolonunu sıyırıp etrafa viski ve kadın donu saçarım. Korkmuş bir Asyalı fahişeyi kovalarken terasta kayıp düştüğünü söylerim.
Oh, je vais lui enlever ses pantalons, répandre un peu de scotch et de sous-vêtements féminins ici et là, lui dire qu'il a glissé et est tombé en pourchassant une prostituée asiatique terrifiée sur le patio.
Korkmuş mu?
Effrayée?
- Çünkü korkmuş bir çocuktum.
- J'avais peur.
Bobby, yalnız kaldığı için korkmuş mudur acaba.
Je me demande si Bobby a peur tout seul.
Seni göremeyince korkmuş. Grahamstown'u terkettiğimimi sanmış?
- Elle n'est jamais partie à Grahamstown?
Korkmuş, dinleniyor.
Il s'est emballé.
Muhtemelen tetikçi korkmuş kalabalığa karıştı.
Le tireur a dû s'enfuir parmi la foule.
Tabii bu korkmuş kadınla ilgilenmeme müsade edersen ve artık, senin sayende, kafası karşık bir kadın.
Je dois rassurer cette femme apeurée que tu as complètement chamboulée.
Hırsız karmaşa esnasında kaçmış. Korkmuş insanlar birbirine saldırıyormuş.
Le voleur s'est enfui grâce à une hystérie collective.
Onu daha önce hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.
Je l'ai jamais vu aussi flippé.
Korkmuş gördüm seni.
Tu as l'air de flipper là.
Tatmin olmuş erkekler gördüm, hayal kırıklığına uğramış erkekler gördüm. Tamamen korkmuş bir erkek hiç görmedim.
- J'ai vu des garçons enchantés, j'en ai vu qui étaient déçus, mais jamais un qui avait l'air aussi terrifié.
Oğlum orada bir yerde muhtemelen sarhoş ve korkmuş durumda ve ben onu bulmalıyım.
Mon fils est ici. Il est probablement soûl et terrorisé. Je dois le trouver.
Yani bir şeyden korkmuş demek.
Il a peur d'un plus gros animal.
Bu şey çok korkmuş olmalı.
Cette créature semble terrifiée.
- Detektif Cooper dokuz yaşındaki kızın Hughes'ten korkmuş olabileceğini öne sürdü.
L'inspecteur Cooper a insinué que peut être la gamine de 9 ans était terrifiée par Hughes.
Korkmuş durumda.
Il a peur.
Böyle bir şeyin olabileceğinden korkmuş olmalı.
Il devait sentir que ça allait arriver.
O zaman neden çok korkmuş görünüyorsun?
Alors, pourquoi cet air effrayé?
Cidden çok korkmuş.
- Ils ont vraiment peur.
Ölümden korkmuş, reenkarnasyonu yaratmışlar.
Peur de mourir? Crée la réincarnation.
Kötülükten korkmuş, kötülük yapanları cehenneme yollayan iyilik yanlısı bir tanrı yaratmışlar.
Peur du mal? Crée un Dieu magnanime qui envoie les malfaisants en enfer.
Ondan sonra, burayı eli boş ve korkmuş olarak terk edecek. Sana söz veriyorum, seni bir daha rahatsız edemeyecek.
Après, elle partira les mains vides et terrifiée... et je te promets qu'elle ne t'ennuiera plus jamais.
O sadece korkmuş.
Et bien, il a juste peur.
Hamile, yalnız ve korkmuş bir kız. Bu kızcağızın hayatını mahvetmek istemem ama benden aldığı şeyi de geri almalıyım.
Je ne veux pas détruire la vie de cette jeune fille, je veux juste récupérer mon bien.
TK biraz korkmuş durumda.
Et TK panique un peu.
Doktor ve karısı korkmuş bir hâlde, fidye talebini bekledi.
Terrifiés, le docteur et sa femme ont attendu la demande de rançon.
Korkmuş bir ergen gibi hissediyorum.
J'agis comme une ado terrifiée.
Tek yapman gereken, korkmuş küçük çocuğu bulmama yardım etmek.
Il suffit de m'aider à trouver un petit garçon qui a peur.
Cam, Lily'nin yaptığından ötürü biraz korkmuş durumdayım.
L'attitude de Lily m'inquiète.
Beni reddettiğinde kendimi kaybolmuş ve korkmuş hissettim.
Après que tu m'as rejeté, je me sentais perdu et effrayé.
Korkmuş sanırım.
Je suis effrayé, je crois.
Korkmuş gibi bakma.
N'ayez pas peur.
Korkmuş görünüyordun.
Vous aviez l'air terrifié.
Çalışmalarını sergilemekten çok korkmuş görünüyordun. Yarabandını ben çıkarayım dedim.
Vous étiez tétanisée à l'idée d'exposer, alors je me suis lancé à votre place.
Ben de korkmuş gibi yapardım.
Je devais prétendre être effrayé.
Herhâlde yeterince korkmuş olacak ki, beni birkaç saat sonra arayıp bugün paranın hesabımda olacağını söyledi.
J'ai dû l'effrayer parce qu'il m'a appelé plus tard pour me dire que l'argent serait sur mon compte aujourd'hui.
Sahi, sen ne olacağından korkmuş... Evet.
Sérieusement, que pensiez-vous qu'il allait...
- Daha yüksek bir binadan ya da oradan geçen bir helikopterden görülmekten korkmuş olabilir.
Il aura eu peur d'être vu d'un hélicoptère ou d'un autre immeuble.
Arka tarafta, çok korkmuş bir köpeğim var. Çantasından çıkmıyor.
J'en ai un tellement effrayé, qu'il ne sort pas de son sac.
Korkmuş küçük velet!
Espèce de petite ordure!
Sadece korkmuş.
Elle a juste peur.
Korkmuş görünüyorsun.
C'est stupide?
korkmuştum 106
korkmuştu 29
korkma 1266
korkmuyorum 335
korkmak 19
korkmayın 368
korkmana gerek yok 112
korkmak mı 66
korkmadım 36
korkmanıza gerek yok 47
korkmuştu 29
korkma 1266
korkmuyorum 335
korkmak 19
korkmayın 368
korkmana gerek yok 112
korkmak mı 66
korkmadım 36
korkmanıza gerek yok 47