Maça Çeviri Fransızca
1,730 parallel translation
Maça çıkıyorum.
Je ne me retirerai pas.
Maça gitmeyi çok isterim ama Sebt gününde olmaz. Yankee maçı var.
J'aimerais beaucoup assister au match, mais pas le jour du shabbat.
Maça biletim var.
Bien, j'ai des tickets pour le match.
Hey, nasıl oldu da maça gelmedin?
Salut, pourquoi t'es pas venu au match?
Bir daha ki sefere, çocuğun birini maça götürdüğümde babasının mesleğini söylesen ölür müsün?
La prochaine fois que j'emmène un gamin à un match, tu pourrais me dire ce que son père fait dans la vie?
Maça giderken de arabada boynuna ip dolarım. Ölene kadar sıkarım. - Dur.
Ensuite, on prendra la voiture pour aller au terrain, j'enroulerai une corde autour de son cou et je tirerai jusqu'à ce qu'il meure.
- Yine de maça gidebilirim.
- Je peux utiliser les billets.
Ne zamandır maça gitmiyor.
Ca fait des siècles.
Bir sonraki maça istiyorum.
Je veux les avoir pour le prochain match.
Başka maça gitmek istemiyorum.
- Je veux plus les voir jouer.
Oynadığın maça gelmeyeceğini düşünürsen hayal kırıklığına uğramazsın.
Si je l'attends pas à mes matchs de football, je suis pas déçu.
Maça para yatırdım.
J'ai parié.
Maça yetişmek için bir bara gidiyorduk.
On se dirigeait vers un bar pour regarder un match.
Hiç maça gittiniz mi ya da...
le regarder. Vous avez déjà été assister à un match ou...?
Maça beşlisi.
Cinq de pique.
Catalina da maça geldi.
Alors Catalina vint aussi.
Şu saçma maça yetişmen için tek umudun benim.
Alors monte. Je suis ta seule chance d'arriver à temps à ce stupide match.
11'lik bir maça var mısın?
On joue jusqu'à 11 points?
11'lik bir maça var mısın?
Le premier qui arrive à 11?
Maça bir sürü gözlemci de gelecek.
Mais beaucoup de Scouts seront là.
Maça odaklanmak gerektiğini biliyorum. Ama bu zorunluydu.
Je sais que tu dois te concentrer sur le match, mais ça, c'était obligatoire.
Teke tek maça ne dersin.
Et si on se faisait un rapide match?
- Hani çocukları maça götürecektin?
- T'emmènes pas tes fils au match?
Senle maça gitmek isterdim.
Un match avec toi, j'adorerais.
Baba, bu maça ne kadar para yatırdın?
Papa, combien d'argent t'as parié?
Beni okuldan almaya tenezzül eden tek kişi. Müzeye ya da maça da.
La seule qui soit allée me chercher à l'école, m'emmener à un musée ou me conduire à un match.
Yani hepimiz maça gidiyoruz.
Alors on va tous aller au match?
Ama o zaman sen nasıl maça giriceksin?
Mais alors comment tu vas rentrer dans le stade?
Onun büyük bir hokey hayranı olduğunu biliyorum ve bu geceki maça biletleri var.
Mais je sais qu'il est fan de Hockey sur glace Et il a des tickets pour le match de ce soir
Dün akşamki maça gelebildiniz mi bakalım?
T'as pu aller au match, hier?
Güzelim maça seksi de olsa gene maçadır.
Bébé, une biche sexy reste une biche.
Bu komik kıyafetiyle her maça gider ve genellikle çok içip, kavga çıkarır.
Il vient à tous les matchs habillé avec ce costume ridicule, il boit trop et se met à se battre.
Tamam, dün akşam bana bakışı attı. Ama maça daldığım için yukarı çıkmak yerine maçı izledim.
Hier soir, elle me lance son regard, mais le match était tellement super que je suis resté planté devant la télé, au lieu d'aller me coucher.
Mungo ile Ryan, eğer maça gelirsen kenarda oturup seni protesto edeceklerini söylediler.
Si tu te pointes, ils joueront pas, pour protester.
Maça gelirken yine de o atıştırmalıklardan getireceksin değil mi?
Y aura quand même du café au Snickers?
Maça gelirken getireceğim tek şey, bir numaralı oyunum olacak, tamam mı?
y aura que moi, le dieu de la glace.
Bu maça para yatırsaydık keşke.
- On aurait dû parier.
Drysdale'in Pittsburgh'a karşı yapacağı bu akşamki maça biletlerim var.
J'ai des tickets pour voir Drysdale contre Pittsburgh ce soir.
Hiç bir maça gitmemişti.
Il n'a jamais été à un match.
Maça ası burada.
L'as de pique est là.
Maça beş ve maça yedi.
5 et 7 de pique.
Beni maça götürecekti, eğer...
il m'a donné le flingue. Il a dit que j'irais voir les matches si...
Cuma akşamı Nick'i maça götüreceğim.
J'emmène Nick voir le match vendredi soir.
Cuma günü maça gideceğiz değil mi baba?
On va toujours voir le match vendredi soir, d'accord, Papa?
- Tamam. - Maça gitmek istiyor bebeğim. - Evet.
OK, il veut... il veut aller voir le match, bébé.
Maça gideceğiz.
Ouais. On ira voir le match.
Tamam, baba. Maça geleceğim, oldu mu?
C'est bon, je viendrai à ton match.
Onu geçen gün görmüştüm. Maça hazırlanıyorduk.
A une réunion d'avant match.
Maça Vale.
Ed, c'est moi.
Oleg de gelebilir mi? Daha önce hiç maça gitmedi.
il est jamais allé voir un match, et...
Ben maça gidiyorum.
Je vais au match.