Meş Çeviri Fransızca
194,348 parallel translation
Tüm düşmanlarım tek yerde.
Tous mes ennemis dans une même pièce.
Yetişemiyorum, eldivenlerim çok büyük.
Je ne peux pas. Mes gants sont trop gros.
ailem için, kralım için,
Pour mes proches. Pour mon roi.
Ellerim, işte, paylaşın.
Mes mains. Tiens.
Adamlarım birşey duyarsa ajan Keen'e haber veririm.
Si mes gars entendent quelque chose, Je contacterais l'agent Keen.
Ajanstaki meslektaşlarımdan biri Ezra kimliğini belirledi.
Un de mes collègues au bureau a signalé Ezra.
O halde, benim elime geçtiğinde kendimi daha iyi hissedeceğim.
Alors je me sentirais mieux quand il sera dans mes mains.
Oradayken, ifade verirken kadın seçimimin kötü olduğunu söyledim. My habit of falling for people who aren't what they appear to be. What I make them out to be
Là, j'étais sur le compte rendu, témoignant de ce mauvais goût pour les femmes, mon, uh, habitude de tomber pour les gens qui ne sont pas ce qu'ils semblent être, ce qu'ils sont à mes yeux.
Verdiğim sözleri tuttuğumu söylemiştim.
Je vous ai dit que je ne brisais pas mes promesses pas vrai?
Eninde sonunda beni görecekti. Bir şekilde fark edecekti. Yüzümü, gözlerimi.
Je me suis dis, tu sais, que peut-être il me verrait, qu'il me reconnaîtrait, mon visage, mes yeux, n'importe quoi.
Ben sözlerimi tutarım.
Et je ne brise pas mes promesses.
Denedim ama tüm aramalarım aynı baz istasyonundan yönlendiriliyor ve yerini ancak 30 millik bir alan içine düşürüyor.
J'ai essayé, mais tous mes appels sont redirigés vers la même antenne téléphonique et cette zone se limite à cette zone de 50 kilomètres.
Benim dediğim olacak.
Je vais arriver à mes fins.
Bir arkadaşım kayıp nerede olduğunu biliyor olabilirsin.
Une de mes amies à disparu, et peut être que tu sais où elle est.
Kendime Noodle pişirebilirim.
Je peux faire mes propres nouilles.
Seni de eğittiğim bu programla ilgili görüşlerimi öğrenmek istemedin.
Vous ne voulez pas écouter mes idées sur un programme que j'ai construit, grâce auquel je vous ai formé.
Çünkü sayı yapmamı engelledin salak.
Tu étais dans mes pieds au moment où j'allais marquer, trou du cul.
Her iki şekilde de, akşam eve gittiğimde çocuklarıma "Babanız bugün bir kahramandı" diyecektim.
Et que j'allais rentrer et dire à mes enfants, "Votre père a été un héros aujourd'hui".
Hastamın adı Mindy ve Richard Webber arkadaşım.
Elle s'appelle Mindy, d'ailleurs. Et Richard Webber est un de mes amis, donc vous resterez le plus loin possible de mon bloc.
Çalışma yöntemimi tam olarak yansıtıyor.
C'est la mise en oeuvre de mes méthodes de travail.
Kafamda hiç soru işareti yok.
J'ai retrouvé mes esprits. Je veux récupérer mon travail.
Dr. Webber'la aranızda olanlar beni ilgilendirmez.
Ce qui se passe entre vous et le Dr Webber - ne sont pas mes affaires.
Beni arkadaşlarımın yanında utandırıyorsun.
Tu m'embarrasses devant mes amis.
Arkadaşlarımdan benim adıma özür dileme.
Tu n'as pas à t'excuser pour moi devant mes amis.
Çünkü saç köklerimi tanıyor.
Parce qu'elle savait comment j'aimais que mes racines soient faites.
Dr. Grey de köklerimi tanıyor.
Dr Grey connait mes racines.
Küçük, minicik bir delik açacağım ve bu delikten içeri kameramı ve diğer malzemelerimi yerleştireceğim.
Je fais juste un tout petit trou et dans ce trou, j'insère ma caméra et mes instruments...
Dr. Grey olsaydı- -
[TOUX ] Ouais. Eh bien, le Dr Grey aurait eu mes... [ TOUX]
Zımbalarım dayanmadı.
Mes agrafes n'ont pas tenu.
Onların tarafında olmalıyım. Çünkü Minnick bizim için çok iyi fırsat. Fakat uzman doktorlar benim arkadaşım.
Je veux être avec eux car Minnick est bien pour nous, mais les titulaires sont mes amis.
Kollarımda kan var.
J'ai du sang sur mes bras.
Ben annenim.
C'est maman. - Vous ne pouvez pas avoir le sang sur mes bras! - C'est maman et papa.
Kendi fikirlerim var.
J'ai mes propres opinions.
Anahtar.
Mes clés.
Özür dilemek istedim ama ardından şunu düşündüm,
Je voulais réparer mes torts, puis je me suis dit...
Sana hiç üniversite derslerimde başarısız olup ailemin benimle ilişkisini kestiğini ve bu yüzden 7-11'e gidip bir piyango bileti alıp birkaç yüz bin dolar kazandığım zamanı anlatmadım mı?
Je t'ai jamais raconté que je ratais à la fac, mes parents m'ont coupé les vivres, j'ai acheté un ticket de loterie et gagné 150 000 $?
Tüm üniversite derslerimden kalmıştım ve ailem benimle ilişkisini kesmişti, bu yüzden ben de 7-11'e gidip bir piyango bileti aldım,
Je ratais mes cours à la fac, mes parents m'ont coupé les vivres, alors j'ai acheté un ticket de loterie au supermarché
Yani... artık geçmiş yoksa o hâlde piyangoyu ilk defa yeniden kazanma şansım ikiye katlandı.
Si le passé n'existe pas, mes chances de gagner à la loterie pour la première fois à nouveau viennent de doubler.
Yine kaybolmadan önce ayakkabılarımı alayım.
Je prends mes chaussures avant qu'elles disparaissent.
Tüm internet bağlantılarımı 8, hatta 10 sunucuda çalıştırıyorum.
Je fais passer mes contacts virtuels par huit, dix serveurs.
Günümü işgal edip gecelerimi bölüyorlar.
Ils occupent mes journées, interrompent mes nuits.
Birçok görüşme iptal edildi.
Plusieurs de mes conférences ont été annulées.
Evet ama hocalarım sinir bozucu olmasına rağmen okulumda herkesi taramadım.
Mais je n'en ai pas commise, même si mes profs d'études de genre étaient d'un ennui mortel.
- En sevdiğim iki kişi.
Mes deux personnes préférées.
Hesaplamaların yanlıştı, değil mi?
Mes suppositions étaient fausses?
Bu federal görevi denetlemek üzere görevlendirilen bir federal ajan olarak ben de bu sandalyeden gözlerim kapalı şekilde izleyip güneşin altında buzlu kahvemin tadını çıkartacağım.
Et comme un agent fédéral assigné pour surveiller ce travail fédéral, je vais observer depuis cette chaise, avec mes yeux fermés, tandis que j'apprécierai un café glacé dans la lumière du soleil.
Paige? Türbin çalışırken gözlemlerimi kaydetmeye yardım etmek ister misin?
Paige, tu veux bien m'aider pour l'enregistrement de mes observations de la turbine pendant son fonctionnement?
Parmaklarımı yaranın içine sokup kanayan yeri bulacağım...
Je vais enfoncer mes doigts dans la blessure pour trouver le saignement, puis enlever le shrapnel.
Cabe için çıplak elimle bir tane yakalayacağım.
Pour Cabe, j'en attraperais un avec mes propres mains.
İhtimaller?
Mes chances?
Arteri sıkı tutmak için iki elime de ihtiyacım var.
J'ai besoin de mes deux mains pour que l'artère soit bien collée.
meşgulüm 281
messenger 19
meşgul 95
meşguldüm 69
meşgulsün 16
meşgulüz 22
meşgul müsün 55
mesela 852
meselâ 21
mesaj 45
messenger 19
meşgul 95
meşguldüm 69
meşgulsün 16
meşgulüz 22
meşgul müsün 55
mesela 852
meselâ 21
mesaj 45
meslek 44
mesele bu 28
mesele 64
mesafe 68
meşhur 16
mesleğiniz nedir 22
meşgul mü 20
mesele ne 68
mesleğin ne 16
mesele nedir 145
mesele bu 28
mesele 64
mesafe 68
meşhur 16
mesleğiniz nedir 22
meşgul mü 20
mesele ne 68
mesleğin ne 16
mesele nedir 145