Mesele bu Çeviri Fransızca
2,989 parallel translation
Mesele bu.
C'est comme ça que ça se passe.
- Tüm mesele bu. - Hayır, mesele kadınsız kazanamayacak olmamız.
On ne peut pas gagner sans les femmes.
Mesele bu değil.
Ce n'est pas ce qui compte.
Bence mesele bu değil, Catherine.
C'est pas le problème.
Önceden tanışıyorlar. Mesele bu.
Le fait est qu'ils se connaissent.
Mesele bu değil.
Ce n'est pas le problème.
İşte mesele bu, onu yakalayınca işimiz bitmiş sayılmayacak, onu Dixon'ı yakalamak için kullanacağız.
Et voici le truc, quand on l'aura attrapé, on ne le renvoie pas en prison. On doit l'utiliser pour attraper Dixon.
Yani bütün mesele bu mu Andre?
Donc c'était juste à propos de ça, Andre?
Bütün mesele bu, gerisi yalandır.
C'est ça qui compte.
Mesele bu değil.
C'est pas le cas.
Mesele bu değil. O senin annen.
C'est pas la question.
Ve beyler, bütün mesele bu.
Et ça, les gars, c'est le but.
Tüm mesele bu mu?
C'est de ça qu'il s'agit?
Ama mesele bu değil.
Mais ce n'est pas le problème.
Jim beni NCIS'da * figüranlik kapabilecegim konusunda kandirmisti ama mesele bu degil.
Jim m'a fait croire à un rôle de figurant dans NCIS. Sans importance.
Bu başka bir mesele.
C'est autre chose.
Ben de daha yeni büyükbabam ve kuzenimle büyük bir mesele atlattım. Hayır, biliyorum. Ve bir anda hiç ailem kalmadı, bu yüzden bağdaştırabiliyorum.
Mais j'ai juste traversé cette énorme chose avec mon grand père et mon cousin, et soudainement, je n'ai plus du tout de famille, donc...
Mesele de bu.
Et bien, voila le truc.
Bu mesele önemli.
C'est important.
Bu mesele özel bir hal almaya başladı.
L'affaire semble personnelle.
Bu önemli bir mesele. Aynı şey değiller.
Il y a une grosse différence!
Mesele şu ki bu sıçanlar artık Gece Nöbetçileri'ne ait.
Le problème, c'est que... ces rats d'égouts appartiennent à la Garde de Nuit.
Bir şeyler oldu, bu öğleden sonra başka şeyler oldu, bu yüzden yarın yaparız, mesele değil yani.
On pourra le faire demain, c'est pas un souci.
Ve inşallah, Zarafa bu mesele için yeterli olacaktı.
Et Zarafa devait être le cadeau qui le ferait accepter.
Böylece bu arada bütün bu mesele için bol miktarda zaman kazanırız.
Un océan d'idées vient affluer. Pendant ce temps-là, on gagne du temps pour régler toutes les autres merdes.
Pekala, bu mesele size emanet.
Oui.
- Mickey, kişisel bir mesele değil bu.
Rien de personnel.
Suzanne ile Mort'un bu mesele hakkında fikirleri vardır diye düşündüm, gördüğün gibi seks yapmalarına izin verdiğin çocuklardan birinin ebeveynleri.
Je pense que Suzanne et Mort pourrait avoir une opinion à ce sujet. vu qu'ils sont les parents d'un de ces enfants.
Sana itiraf etmeliyim, Burke, bu mesele boyunca inanılmaz derecede kendine hakimsin ve mukavemet gösteriyorsun.
Je dois te dire, Burke, tu t'es vraiment montrée tolérante et forte à l'égard de toute cette situation.
Her neyse. Asıl mesele bütün bu insanlar, kendi hayatları hakkında kitap yazabiliyorsa ben neden yazmayayım?
pourquoi pas moi?
Bu kanun taslağı tam anlamıyla bir yüz karası. Bunu kişisel bir mesele olarak görüyorum. Tıpkı ölü bir fahişenin odun makinesinde parçalanması gibi bu da yok olacak.
Ce projet de loi est une putain de honte et je vais m'assurer personnellement qu'il soit réduit en bouillie comme une prostituée morte dans une déchiqueteuse de bois.
Bu özel bir mesele olarak kalacaktır.
C'est et ça restera du domaine privé.
Bu mesele diyerek Nick'i kast ediyorsun değil mi?
Et par ça, tu veux dire Nick, n'est-ce pas?
Bu ciddi bir mesele.
C'est grave, ça.
Bak, genelde buraya iş için geliyorum ama bu kez daha şahsi bir mesele var.
D'habitude, je viens parler affaires, mais là, c'est un sujet plus personnel.
Bu ciddi bir mesele.
C'est très sérieux.
Bu çok hassas bir mesele.
C'est un sujet très sensible.
Lütfen, bu kültürel bir mesele.
C'est une question de culture.
Seppia bu mesele için sözlerimizi daha iyi karşılayacaktır ve onun dilinden olunca Seppius daha anlayışlı olacaktır.
Seppia prendra les mots à cœur à ce sujet, Avec Seppius ils seront mieux reçus de ses lèvres.
Bu kasabanın yeni bir başkana ihtiyacı var ve yatakta "büyük mesele" ile birlikte olan değil.
Cette ville a besoin d'un nouveau maire, et pas d'un qui partage son lit avec "big business".
Anne, bu önemli bir mesele, bu...
Maman, c'est toute une histoire, c'est...
Her ne kadar bu mesele beni de ilgilendiriyor olsa da bu konuşma burada bitmiştir.
Pour ma part, il n'y a plus rien à dire.
Mesele şu ki, çocuğu olan bir kadınla bu tip bir ilişki yaşamak istemiyorum.
C'est juste... je veux pas m'engager avec une femme qui a déjà un enfant.
Ama bu ciddi bir mesele.
Très bien. C'est sérieux, tu comprends.
Hayır, mesele de bu ya.
Non, justement.
Evet, şu mesele. Ama şu üriner enfeksiyonu atlatmaya çalışıyorum ve bu beni listeden çıkartıyor.
Ouais, à ce propos, tu vois, je suis juste en train de dépasser ces méchantes habitudes, et, euh, c'est vraiment hors de mon mandat, donc...
Bu gece halletmem gereken bir mesele var.
J'ai quelque chose à faire ce soir. Mmm.
Bu önemli bir mesele.
C'est très important.
Bence tüm bu mesele bir teknik hackleme şeyi değil.
Je ne crois pas que le problème vienne du piratage en lui-même.
Bu, annenle en iyi arkadaşın arasındaki bir mesele.
- C'est entre ta mère et ton ami.
iste, bu kisimda sorun yasiyorum, çünkü mesele su ki magdurun bisikletli oldugunu hiç söylememistin.
C'est ça mon problème, car en fait, t'as jamais parlé d'un vélo.