English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Ne diyorduk

Ne diyorduk Çeviri Fransızca

193 parallel translation
Evet şimdi, ne diyorduk?
Bien. Où en étais-je?
Ne diyorduk?
De quoi parlait-on?
- Ee, ne diyorduk?
- Bien, que disions-nous?
Ne diyorduk?
- Que disions-nous?
- İyi de, sonra ne diyorduk?
- Oui, mais après?
Neydi, Ona ne diyorduk, Jake? Birşey vardı, Söylediğimiz...
Qu'est-ce qu'on avait l'habitude de lui dire Jake?
Ne diyorduk?
- "Le professeur"? - Ben oui.
- Evet, ne diyorduk?
Alors de quoi parlions-nous?
Durun, ne diyorduk?
Où en étions-nous?
Buna ne diyorduk, Desmond?
Comment appelons-nous ça?
Ne diyorduk?
Que disions-nous?
Ne diyorduk...
Bien, Je te dis...
Ne diyorduk...
Nous en étions à...
Ne diyorduk?
On est sur laquelle?
Her neyse, ne diyorduk?
De quoi parlons-nous?
- Ona ne diyorduk?
Qu'est-ce qu'on dit?
Ne diyorduk?
On parlait de quoi?
Şey, ne diyorduk?
Que disions-nous, déjà?
Geçen gün ne diyorduk hani?
Qu'est-ce qu'on disait, l'autre jour?
Ne diyorduk?
De quoi on parlait?
- Evet, ne diyorduk?
- Alors tu fais quoi? - Quoi?
Ve polis görünce ne diyorduk?
Et qu'est-ce qu'on dit aux policiers?
Ne diyorduk? - Trepar.
- Où en étions-nous?
Ne diyorduk doktor?
Vous disiez, Docteur?
Ne diyorduk... Bir soruyla başlayalım.
Comme je disais... pourquoi ne pas commencer par une question.
Ne diyorduk?
Qu'est-ce qu'ils disaient?
Ne diyorduk, 82. Hava Kuvvetleri...
Enfin, la 82ème division aéroportée...
- Ne diyorduk? - Erkeklerin Egemenliği. Seymour.
- De quoi on parlait?
- Doğru, ne diyorduk?
- Où en étions-nous?
Şey tarafından kontrol edilirler... Ne diyorduk?
parce qu'ils pensent avec leur...
Özür dilerim Lisa, herkes eşit değilken herkese eşit rol vermeye ne diyorduk sınıf?
Désolée, Lisa. Mais donner un rôle égal à chacun alors qu'on n'est pas égaux, comment ça s'appelle?
Hey, dostum, ne diyorduk?
Qu'est-ce qu'on dit?
Ne diyorduk?
Vous disiez?
Ne diyorduk?
Bon...
Ne diyorduk, tamam önce ben.
Bon, je commence. Je suis amoureux.
- Ne diyorduk? Üç ay çok kısa.
- On disait... 3 mois, c'est court, quand même!
Tam da "Bayan McKay'e ne oldu" diyorduk ki, işte geldiniz.
On se disait justement : "Mais qu'est devenue Mlle McKay?", et vous voilà.
Ne diyorduk? Oh, evet.
Où en étions-nous?
Ne diyorduk.
On parlait de votre baiser à Abby.
- Ne diyorduk?
- Du projet de l'hôpital.
Bir daha onu görmeyiz diyorduk ama şansımıza ya da şanssızlığımıza... yarım saat önce aradı.
Nous pensions ne plus le revoir, mais heureusement... ou malheureusement, il a téléphoné il y a une demi-heure.
Henüz oradan çıkamamıştık ve "Of, bugün ne yapabiliriz?" diyorduk.
On n'allait pas là en demandant ce qu'on pouvait faire.
Diyorduk ki, acaba yalnızca kasanın içindekilere, Carolyn ve ben bakabilseydik.
On se demandait s'il ne vaudrait pas mieux... que Carolyn et moi, on regarde ça tous les deux.
Biz, birlikte daha çok zaman geçirmememiz ne kadar kötü diyorduk.
On se disait que c'était dommage de ne pas se voir plus souvent.
Ne diyorduk?
Qu'est-ce qu'on disait?
- Evet, ne diyorduk?
- Je vous en prie.
Başta kurtulamaz diyorduk ama sonra... Aslında evet. Bu bir mucize!
Eh bien, personne ne croyait qu'elle s'en sortirait, mais finalement... ç a été un miracle.
Biz onlara ne diyorduk?
Je m'en souviens.
- Ne diyorduk?
- Tu t'es fait arroser, Taylor?
"'I'm a Nazi Baby'yi söylemeyerek kendimizden ödün vermiş oluruz. " diyorduk.
On lui répond : "On renonce à nos principes si on ne la chante pas."
Ona bakıyorduk ve "Ne bu....?" diyorduk.
On lui a tous demandé ce qu'il faisait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]