Ne diyebilirim ki Çeviri Fransızca
1,414 parallel translation
Ne diyebilirim ki? Ne diyebilirim ki?
Que puis-je dire?
Ne diyebilirim ki...
J'aime ce qui est nouveau.
Eh, ne diyebilirim ki millet, oğlum işte... bilirsiniz...
Qu'est-ce que je peux vous dire... Mon fils...
Ne diyebilirim ki? Gereğinden fazla erkeklik hormonum var.
- Ah, j'ai un surplus d'hormones mâles.
Ne diyebilirim ki? Beş erkek çocuk işte.
Qu'est-ce tu veux, 5 gars.
Ne diyebilirim ki?
Que puis-je dire?
Ne diyebilirim ki?
Que puis-je te dire?
Ne diyebilirim ki?
- Rien à dire.
Ne diyebilirim ki?
Que répondre?
Ne diyebilirim ki?
Que puis-je répondre?
Ne diyebilirim ki?
Que dire? La circulation...
Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que tu veux que je dise?
Ne diyebilirim ki?
Comment dire?
Ne diyebilirim ki? Bu erkeklerin dünyası.
C'est un monde d'hommes.
Ne diyebilirim ki.
Qu'est-ce que je peux y faire?
Daha ne diyebilirim ki?
Que dire?
Ne diyebilirim ki, genç şefleri zırlatmayı seviyorum.
Que puis-je dire, j'adore faire pleurer les jeunes chefs
Dostuma... Ne diyebilirim ki? Tebrikler.
Que puis-je dire à mon amie...
Ne diyebilirim ki? Onu seviyorum.
Qu'est ce que je peux dire?
Sana ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que tu veux que je te dise?
Sana ne diyebilirim ki?
Eh bien alors, je ne sais pas quoi vous dire Allison.
Ne diyebilirim ki? Biz işin heyecanına kendini kaptırmış olan bir risk sermayesi şirketiyiz.
Nous gérons un capital-risque, et ce projet nous a séduits.
Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que tu veux?
Ne diyebilirim ki?
Que veux-tu!
Ben... ne diyebilirim ki?
Que voulez-vous que je vous dise?
Hey, ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que je peux dire?
Yani, bir "azize" için ne diyebilirim ki?
Je veux dire, qu'est ce que je pourrais dire au sujet de cette... sainte?
Ne diyebilirim ki?
Que veux-tu que je te dise?
Ne diyebilirim ki?
Hé, que puis-je dire?
Ne diyebilirim ki?
C'est à mourir de rire. Comment dire?
Ne diyebilirim ki? Beni azdırıyor.
J'y peux rien si elle m'excite.
Sana ne diyebilirim ki, Ed? Sanırım iyi değilim.
Écoute... je suis nul.
- Ne diyebilirim ki? Perişanım.
- Je suis un monstre.
Ne diyebilirim ki?
Que dire?
Günlük, ne diyebilirim ki?
Cher journal, que puis-je dire?
Ne diyebilirim ki?
Que pourrais-je dire?
İnsanlık bozulmuş, ne diyebilirim ki?
Les gens c'est du boulot. Qu'est-ce que je peux te dire?
Binlerce mi? Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que je peux dire?
"Yüzüne kara çalmış güzel yüzlü genç kız." "Ne diyebilirim ki?"
'Des cheveux boucl � s tombant sur de jolies joues, quelle vue!
- Ne diyebilirim ki?
- Qu'est-ce que j'y peux?
Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que je peux dire?
Diyebilirim ki bu kitap, hmm, size ne olduğunu çok açıkça anlatıyor. Başıma ne gelecekse izin vermemin önemli olduğunu hissetmiştim.
Il fallait qu'on vienne me porter à mon siège, à partir duquel je tournais tout le film en position assise, en disant mes répliques, saoul.
Şöyle diyebilirim ki Finistirre İşçi Bayramı Barbekü'süne her yıl aldığım daveti alacağımı düşünmüyorum..
Je dirai que je ne compte pas recevoir mon invitation annuelle... au barbecue de la fête du travail du sénateur Finistirre.
Ne diyebilirim ki?
Et alors?
Onlar profesyonel. Ne diyebilirim ki?
Qu'est ce que je peux dire?
Ne diyebilirim ki?
Le polyester, ça ne pardonne rien.
- Ne diyebilirim ki?
Qu'est-ce que je peux dire?
Ne diyebilirim ki.
Je ne sais pas quoi vous dire.
Yaptığım deneylerden çıkardığım, size diyebilirim ki Cole Center'ın yapısı planlarla uyuşmuyor- - gerçek şu ki, bina aşırı rüzgar eğilimi yaşıyor.
À partir des expériences simples que j'ai faites, je peux vous dire que la construction du Cole Centre ne correspond pas à ses plans. En fait, le building subit une déflexion excessive due au vent.
Ne diyebilirim ki?
- Que puis-je dire?
Parmak izinin olmadığı gözönüne alındığında, diyebilirim ki bilmemiz imkansız.
Il n'a plus d'empreintes digitales, donc nous ne le saurons jamais. Et parle biais de sa dentition?