English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ N ] / Nın sesi

Nın sesi Çeviri Fransızca

2,996 parallel translation
Kocanın sesi de harika.
Ton mari est canon.
İçeriden babasının sesi geliyordu.
J'ai entendu la voix de son père de l'intérieur.
Joey, bu arabanın sesi sanki "pop-pop, pop-pop" gibi miydi?
Joey, le bruit de la voiture, faisait "pop-pop, pop-pop", comme ça?
Bir araba kornasının sesi. Ses perdesi çok yüksek.
Le klaxon d'une voiture trop aigu.
- Çanın sesi nerede olduğumu hatırlamamı sağlıyordu.
Je savais où je me trouvais grâce au bruit des carillons.
Ağzından çıkan kelimeleri dinliyorum ama tek duyduğum kalbinin vücuduna kan pompalayışının sesi.
J'écoute les mots qui sortent de ta bouche, et tout ce que j'entends c'est les battements de ton coeur pompant du sang dans tout ton corps.
Kadının sesi kulaklarımdan içeri girip orayı öyle bir tırmalıyor ki duymamak ne mümkün!
Sa voix va directement dans mon oreille interne et me touche comme des lames de rasoir.
"Köy Halkının Sesi" ni siz mi yazdınız?
Écrivez-vous pour le "Village Voice"?
"Pan Am" hostesleri, "Bohemia'nın Sesi" ni mi okuyor?
Pourquoi est-ce qu'une hôtesse de la Pan Am lit le "Voice of Bohemia"?
Kornanın sesi canavarları bu tarafa çekiyor.
Les klaxxons ça attire ces nazes.
Yapraklara düşen yağmur damlalarının sesi bize soğuk kışın sona erdiğini fısıldıyor sanki.
Le son de la pluie qui tombe sur les feuilles, c'est comme nous chuchoter que l'hiver froid est enfin terminé.
Elimizde sesi mevcut. Ama adını bilmiyoruz.
Nous avons une voix, mais aucun nom à associer à celle ci.
Karşılaştırma yapmak için adamın sesi lazım.
Pour faire une comparaison croisée, j'ai besoin d'un échantillon de voix.
Dedektif Frost, sesi açar mısın, lütfen.
Inspecteur Frost, montez le son.
- Kibar bir kızın sesi geliyor.
J'entends une fille classe.
Garajımdaki hamile rakunu, sırf o sesi çıkararak kaçırdığın zamanki gibi.
Comme quand tu as fait sortir ce raton-laveur de mon garage juste en faisant ce bruit.
Tavsiyene değer vermiyor değilim ama bazen içimdeki sesi dinlemeliyim.
Et ce n'est pas que je ne prends pas en compte tes conseils Mais des fois, je dois avoir confiance en mon instinct
Sevgi dolu hayranların sesi.
Celui que font les fans.
Abartılı yorumlarla aramın kötü olmasından değil... Ne diyeceği belli ve sızlanan milyoner dj'lerin ünlüleri eleştirmeleri veya hayatlarının zorluklarından bahsederken, ben incecik duvarlı bir dairede normal bir bebek yerine her akşam sanki "Pearl Harbor" mış gibi bir çeşit siren sesi çıkaran bir bebek doğurmaya karar vermiş neandartal komşularımla yaşamak zorundayım.
Pas à cause de ces riches animateurs geignards et aigris qui se plaignent de la difficulté de leur vie, alors que derrière ma cloison, un couple de brutes a, en guise d'enfant, donné naissance à une sirène d'alarme
- "Horton, göbeğinde yıldız olan kızın, vajinasından çıkan sesi duydu."
"Qui a pété dans ma culotte?"
Her seferinde seni dışladıklarında sahip olduğun sesi kullanmak için aç ağzını.
Chaque fois Qu'on te méprise Utilise ta voix chaque fois
O herhangi bir sesi muhteşem bir miks'e döndürebilir.
Il fait un super mix de n'importe quel son.
Ve kalabalığın sesi, sanki bunu istiyordum.
Le bruit de la foule, c'était... C'est ce que je veux.
- Yalan mı? Bu delege, Danimarka'nın AB'deki sesi olacak.
Le commissaire est la voix du Danemark en Europe.
Bir kadın sesi miydi yoksa erkek sesi miydi?
C'était une voix masculine ou féminine?
Konuştuğunda sesi dünyanın derinliklerinden geliyor gibiydi.
Quand elle a parlé, sa voix... Elle semblait venir des entrailles de la Terre.
Eğer katil böyle bir çantanın içinden ateş ettiyse, bu sesi engeller.
Si le tueur avait tiré dans un tel sac, cela aurait étouffé le bruit.
Sesi nasıldı? Sence kaç yaşında olabilir bu kadın?
Peux-tu me décrire sa voix ou me dire quel âge avait cette femme d'après toi?
Joan telefonda sesi garipti.
Il n'est pas dans son état normal.
Sadece babamın sesi, her şey yolundaymış gibi hissettiriyordu.
Dès que j'entendais sa voix, tout allait beaucoup mieux.
Bir dakika. Bu gerçekten onun sesi. Bu Steven'ın sesi.
C'est vraiment sa voix, celle de Steven.
O Stefan'ın sesi miydi?
Stefan?
Sınıfta, keskin ve dokunaklı konuşurdu ama bunları okurken sesi titriyordu.
Il pouvait s'adresser à une salle pleine à craquer, mais quand il les a lus... sa voix tremblait.
Vajinamın üzerinde ağzınla osuruk sesi çıkarıp bunun komik olduğunu düşündüğün ve seninle bir hafta konuşmadığım zamanı hatırlıyor musun?
Tu te rappelles quand tu m'as soufflé une framboise sur la chatte et que je t'ai pas parlé pendant une semaine?
Tamam. Kadın sesi. Genç.
Voix féminine, jeune, assez distinguée... avec une certaine gravité et de la bave au coin des lèvres.
Sesi ve görüntüsü öyle idi ama aslında bana tokat atmadı.
On aurait dit qu'elle l'avait fait, mais ce n'est pas le cas.
Sesi hazırlayın.
En place.
# Usanana kadar bu sesi duyacaksın #
Écoutez ma voix jusqu'à plus capable
Sesi boğuk değildi.
Sa voix n'était pas rauque.
"Köyün Sesi" hatırlamadın mı?
"Village Voice", vous vous souvenez?
Kapının altından çok garip bir hava süzülüp geliyordu. Sonra sesi tekrar duydum.
Mais ce soir-là, il y avait une lueur sous la porte, j'ai encore entendu la voix.
Yani, benden ne yapmamı istiyor ki çocukların çıkardıkları sesi duymazdan gelmemi mi?
Je veux dire, qu'est ce qu'elle voulait que je fasse si ce n'est me soucier à quoi le son ressemblait?
Bugün dışarıda sizin zillerinizle çıkardığınız sesi heyecanla dinlemek için dışarıda büyük bir kalabalık toplandı.
Il y a une très grande foule de gens qui sont très excités et veulent entendre des cloches aujourd'hui. Regardez.
Sesi nasıl? Kolay soru bu mu?
N'est-ce pas superficiel?
Benim koyduğum dinleyiciyi kullanarak, odanın genel sesini çıkarmayı başardım böylece bu sesi orijinal kayda geri sürükleyebiliyorum.
Avec le micro que j'ai installé, j'ai eu les sons du bureau. J'ai pu les enlever de l'enregistrement original.
Duyduğun o gümbürtü, Lydia'nın beş katlı binadan taksinin üzerine düşmesinin sesi.
Ce bruit que tu entends est celui de Lydia frappant le toit du taxi cinq étages plus bas.
Alarmın sesi otel barına kadar geliyor.
Je pouvais entendre ton alarme tout le long depuis le bar de l'hôtel.
Adamın sesi kısıldı.
Il a perdu la voix.
Çocuk odasındaki pelüş oyuncakların, korkunç bir davul sesi eşliğinde dans ettiğini görmüş.
Elle imaginait que les animaux en peluche de la chambre d'enfant... dansaient au son de terribles rythmes africains.
- Yeme sesi yapacak mısın? - Evet.
Le bruitage pour la bouffe?
Bu sesi başka yerde bulamazsın.
Et tu ne peux vaincre ce bruit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]