Onu yakaladın Çeviri Fransızca
667 parallel translation
Onu yakaladınız mı? Bilmek istediğim tek şey bu.
Vous l'avez capturé?
Onu yakaladınız mı?
Vous l'avez attrapé?
Onu yakaladınız mı? Evet.
Vous l'avez eu?
- Demek onu yakaladınız.
Vous le détenez.
- Demek onu yakaladın.
Il est revenu?
Onu yakaladın mı Sam?
Tu l'as?
Onu yakaladınız mı?
L'avez-vous rattrapée?
Onu yakaladın Nelson.
Tu l'as, Nelson!
Onu yakaladın!
Tu l'as.
Onu yakaladınız peder.
Vous l'avez! Vous l'avez, mon Père.
Onu yakaladın ama o da seni yakaladı.
Vous le tenez, mais il vous tient aussi.
- Onu yakaladın mı?
Vous le tenez?
Onu yakaladın! Onu yakaladın!
Tu l'as.
Onu yakaladın mı?
Tu l'as eu? Je ne sais pas.
Ee, onu yakaladınız mı?
Alors vous savez qui c'est?
- Bu ufaklığı nasıl yakaladınız? - Şey, onu Bay Denham yakaladı.
Comment l'avez-vous capturé?
Nunheim, kadını öldürürken onu yakaladı, onu da öldürdü.
Nunheim l'a pris sur le fait, donc il l'a tué lui aussi.
Wynant seni Julia'nın evinde yakaladığı gece... sevgilisinin onu aldattığını ve başka bir adamla kaçacağını keşfetti.
Wynant vous a surpris chez Julia. Il a découvert que Julia le volait et partageait avec un homme.
Onu yakaladınız mı?
Dites-moi, vous l'avez pris?
Yakaladığımızda onu, sizin armanızın olduğu gümüşlerle bulduk.
Nous l'avons attrapé et il avait cet argenterie avec votre marque.
İki yıldır onu arıyorduk, sonunda siz yakaladınız.
On essaie de le pêcher depuis deux ans. Et vous l'avez eu!
Onu et dükkanının önünde Dr. Lehman'ın çalıntı arabasının içinde yakaladık.
Il conduisait la voiture volée au Dr Lehman.
Yanlış bir şey yapacağımı sanmıştın ama bak onu yakaladım.
Cette fois, je n'ai pas fait de bêtises.
- Tebrik ederim. Demek yakaladın onu.
- félicitations, vous l'avez eu.
Onu kulaklarından yakaladın.
- Tu le tiens par les oreilles.
Onu akvaryumda yakaladınız, değil mi?
Tu l'as attrapé à l'aquarium, non?
Dün gece onu suçüstü yakaladım, ama bunu bildirme cesaretini bulamadım.
Je l'ai surprise hier soir, et je n'ai pas eu le courage de téléphoner au parquet.
Neden bu düz taban o kadının hayatını öğrenmeyi bu kadar çok istiyor? Tek söylediği onu dün gece aldatırken yakaladığıydı.
Moi, je crois que tout ça est relié... à la politique.
Polisleri üzerine saldın. Onu yakaladılar.
Vous l'avez libérée?
Onu yakaladın sandım.
- Tu ne l'as pas eu?
Sonra Teallach'ın tepesine çıktık ve şansa bak ki tilkiyi bulduk ve olaya bak ki onu yakaladı!
Nous sommes montés, et sacré nom de Dieu, nous avons trouvé le renard! - Il l'a attrapé!
Peki onu nasıl yakaladın, nasıl eminsin?
Comment le savez-vous?
Unutmayın. Onu ben yakaladım. Size teslim ettim.
C'est moi qui l'ai pris, je l'ai rattrapé!
- Onu yakaladınız mı?
Vous l'avez eu?
Hatta belki haberlerde dünyaya onu nasıl yakaladığını anlatırsın.
et dans les actualités.
Onu yakaladılar. Aradıkları adamı yakaladılar. Bana artık bir şey yapamazsın.
Ils ont arrêté l'homme qu'ils cherchaient. vous n'y pouvez rien.
Onu bu kez yakaladın mı?
Tu l'as attrapé, cette fois?
Eğer evlenmezsen, sen onu yakalamadın, o seni yakaladı.
Si tu ne l'épouses pas, c'est lui qui t'attrape.
Ona daha az çekici bir kadın seçmesi gerektiğini söyleyin ayrıca onu sık sık karıma bakarken yakaladım muhakkak onun hırsızlık yaptığından hiç şüphelenmedi.
- Pour éviter que sa femme.. .. soit regardée, on la prend moins jolie. Quand il regarde la mienne, je ne pense pas ainsi.
Smiley Bitters? Öyle. Ölmeden önce onu sen mi yakaladın?
Avant la guerre, je ne faisais rien de bon, je n'étais qu'un gosse perdu dans la foule.
onu pantolonuna yakaladığınızda çok utandım.
Elle était gênée d'être en pantalon.
Onu yakaladıklarını sanabilirler fakat bunu kendi safına çekebilir.
Ils croyaient le tenir... mais il a tourné la situation à son avantage.
Yetkililer onu suç üstü yakaladıklarını düşünürken ortadan kayboldu, birdenbire.
Au moment où elle allait être enfin condamnée, elle a disparu.
Onu kendim yakaladım. Hemen ahırın yanındaydı.
Je l'ai capturé à côté de la grange.
Onu en yakın arkadaşımla suçüstü yakaladım.
Je l'ai pris en faute avec ma meilleure amie.
Ve fırsatını yakaladığımız an, onu kullanmalıyız.
Et quand une occasion se présentera, nous devrons la saisir.
Onu nasıl yakaladılar?
On n'est jamais en sécurité.
Biri onu yakaladığında boğazını kesecek dilini kesip kafasının üstüne koyacak.
Quand je l'aurait rattrapé, je lui plongerai un couteau dans le cou. Je lui couperai les oreilles et les mettrai dans sa bouche.
Yakaladın onu.
Tu l'as maîtrisé.
Ne diye yakaladın ki onu?
Pourquoi tu l'as attrapé, nom de Dieu?
Onu yakaladığımızda cebinde yarım paunddan az vardı.
Quand on l'a arrêté, il n'avait presque rien.