English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ U ] / Uzaklardan

Uzaklardan Çeviri Fransızca

334 parallel translation
Grand Hotel'de yaşamak için çok uzaklardan geldim.
Je viens de loin.
Onlara düşmanın çok uzaklardan geldiğini söyle...
Dites-leur que l'ennemi arrive de loin...
Uzaklardan gelen yeni gelinimiz sonsuza dek mutlu olsun ve biz Rusların kalplerinde onun için taşıdığımız sevgiyi ve bu büyük ve ölümsüz imparatorluk için taht varisi bekleme umudumuzu öğrensin.
Qu'elle soit heureuse et qu'elle sache combien les Russes souhaitent du fond du coeur bientôt apprendre la naissance d'un héritier.
- Baksana, İngiliz, neden ta uzaklardan buraya döğüşmeye geldin?
- Dis-moi, Anglais, pourquoi te bats-tu pour notre République?
İnsanlar onu görmek için çok uzaklardan gelirler.
On vient le voir de loin.
Çok uzaklardan gelir gibi bir hali vardı.
On avait l'impression qu'elle venait de très loin.
Bakınız, çok uzaklardan buraya geldim.
Je viens de loin pour empêcher ça.
Çok uzaklardan gelen bir ilahi.
C'est comme un chant lointain.
Vatandaşlarımızdan mektuplar aldım. Uzaklardan :
Nous recevions des lettres de tout le sud-ouest du pays.
Ve güzel bir günde, uzaklardan Hayvan Çiftliği'ne gelen domuz delegeleri yeni bir çağın başladığını müjdeliyorlardı.
Un beau jour... des porcs délégués, venus de loin, arrivèrent à la Ferme des animaux... pour célébrer l'avènement d'une ère nouvelle.
Rüyalarımdaki adam. Oğlumu öldürmek için uzaklardan gelmedi.
L'homme de mon rêve n'avait pas à venir de bien loin pour tuer mon enfant.
Seni öldürmek için çok uzaklardan geldim.
J'ai parcouru un bien long chemin pour vous tuer.
Hâlâ iddia makamının tanık olarak çok uzaklardan getirttiği aptal takımının sözlerinin teyidini ihtiyati kayıtla dinliyoruz.
Il est en faillite et n'a pas été retrouvé. - Vous jugerez le fait de citer des témoins introuvables. - Vous êtes drôles, vous!
Uzaklardan, batıdan.
D'assez loin, à l'ouest.
Sandpiper onu çok uzaklardan getirdi.
Sandpiper l'a amené de loin.
Bu yumurtalar uzaklardan geliyor, Sour Creek'ten.
Ces œufs viennent de loin, de Sour Creek.
... uzaklardan.
Très loin...
- Uzaklardan geliyorum.
- Je viens de très loin. - Je sais.
Sana çok uzaklardan meyan köklü şekerleme getirtmiştim.
Je t'ai apporté une cargaison de bâtons de réglisse.
Şimdi elimde kalan, beni rahatlatan tek şey, onun sesinin uzaklardan gelen yankısı. Adımlarının hayalî sesi.
Tout ce qui me reste à présent c'est... l'écho lointain de sa voix... le bruit imaginaire de ses pas.
Çok uzaklardan geliyorum.
Je viens de loin...
Bu kadar uzaklardan gelmeniz ne güzel.
Comme c'est gentil de venir d'aussi loin pour nous voir.
Uzaklardan gelen Galyalılar gücümü yok etmeye yemin etmişler, Bir Kraliçe'nin nasıl ölebileceğini size göstereceğim. İşte öldürücü an, bir Kraliçe'nin nasıl ölebileceğini görün, işte geliyorum, Osiris!
Gaulois venus de loin pour m'accabler de haine, je saurai vous montrer comment meurt une reine et quel courage est le mien.
Uzaklardan gelen Galyalılar, gücümü yok etmeye yemin etmişler, Bir Kraliçe'nin nasıl ölebileceğini... size göstereceğim, artık büyük aşk...
Gaulois venus de loin pour m'accabler de haine, je saurai vous montrer comment meurt une reine. - Je saurai... - Mais non, regardez.
Bizi çok uzaklardan fark ederler.
Ils nous repèrent de loin.
Büyük lider, biz sizin Kontrolcünüzü öğrenmek için uzaklardan geldik.
Grand leader, on est venus recevoir les enseignements de votre Contrôleur.
Bilge Kişiler bizleri uzaklardan buraya getirdiler.
Les Sages sont venus de très loin et nous ont amenés ici.
Arkalarında, uzaklardan, bir ateşin ışığı yansıyor.
Au loin, derrière eux, brille une torche.
Uzaklardan ve yakından,
Vous entendrez parler d'ici et là
Uzaklardan ve yakından
Vous entendrez parler d'ici et là
Uzaklardan geldi.
Elle a voyagé.
Seni denemek için uzaklardan geliyorlar.
Ils viennent d'on ne sait pas où et ils cherchent la bagarre.
Rüzgar doğru yönde eserse, onu ta uzaklardan işitebilirsin.
On l'entend de loin quand le vent porte.
Hepimiz uzaklardan geldik.
On a fait un pénible voyage pour venir ici.
- Uzaklardan geliyorsunuz.
- Vous venez de très loin.
Çok uzaklardan siren seslerini işittim.
J'ai entendu vos sirènes approcher.
Arap alimlerin çok uzaklardan getirdiği merak ve çabalarının, önemli bir keşif anlamındaki sayılara dönüşmüş haliydi.
L'innovation simple la plus importante que les disciples arabes interessés, investigateurs et tolérants ont apportés était de loin dans l ´ écriture des nombres.
Konuğumuz uzaklardan geliyor ve eminim çok yorgun.
Notre hôte vient de loin et il est sûrement très fatigué.
Sahip olduğun güç... çok uzaklardan geliyor.
Tout ton pouvoir Viens de l'au-delà
Ama çok uzaklardan çağırmana gerek yok, çünkü Red muavindir.
Non, mais c'est inutile, parce que Red est le shérif adjoint.
Bir adam önce, uzaklardan hür ve temiz.. .. bir şekilde..
cet homme était loin d'ici, libre et en sécurité.
Ta uzaklardan sana taparcasına tutkun biriyim, Cindy Sondheim.
Je vous aime depuis longtemps Cindy Sondheim.
Garip bir soğuk beyaz ışıkla parlayarak uzaklardan göz kırpıyor.
Elles vacillent, leur étrange lumière est blanche et froide... dans le lointain.
Tüm antik bilimadamları içinde bize en uzaklardan seslenen o oldu.
Il est le scientifique dont les paroles ont le plus survécu... à travers les siècles.
Uzaklardan haberleşen balinaların işi giderek zorlaşıyor olmalı.
Les baleines ont rencontré des difficultés de plus en plus grandes.
Uzaklardan
De là-bas
Wyoming'de öğretmenlik yapmak için uzaklardan gelmişsin.
Et vous enseignez dans le Wyoming...
Uzaklardan geliyor.
très loin!
Genç adam çok uzaklardan geldi.
Ce garcon vient de loin.
Onu yakalamak için çok uzaklardan geldim.
Où est-elle?
Çok uzaklardan bile göreceksiniz, ben heyecanım!
Je suis une sensation

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]