English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaptın

Yaptın Çeviri Fransızca

149,474 parallel translation
Bugün cesurca bir şey yaptın.
C'est une chose courageuse que vous avez fait aujourd'hui.
Ödevini yaptın.
Vous avez fait vos devoirs.
O iyiliği benim için yaptın.
Il ne doit jamais savoir.
Hata üstüne hata yaptın.
C'était un gros tas de conneries.
Önce davette yanlış hamle yaptın.
Tu oublies d'abord de m'inviter.
İlişkiye renk katmak için yaptın bunu.
Tu voulais épicer la relation.
Ama sen asla geri dönüşü olmayan tek şeyi yaptın.
Mais tu as fait une chose dont personne ne revient.
Birine bir iyilik yaptınız ve aynı kişinin ikimizi kürsüde sıkı fıkı görmesini istemiyorsunuz.
Quelqu'un vous a demandé une faveur, et vous ne voulez pas que cette personne nous voit ensemble sur l'estrade.
Bunu nasıl yaptın? Ateşten kurtulmayı nasıl başardın?
Comment tu as fait pour échapper à l'incendie?
Nasıl yaptın umrumda değil. Neden yaptın umrumda değil.
Je me fiche de savoir comment, je me fiche de savoir pourquoi.
Ne yaptın sen? ! Ne yaptın?
Qu'est-ce que tu as fait?
Hiç bir ürün yaptın mı?
Avez-vous au moins déjà créé un produit?
Yaptınız millet.
Vous l'avez fait.
Bütün zor işi senin yaptığını söylemeliyim kızım.
Je dois dire, je pense que tu fais tout le sale boulot.
- Kızıma ne yaptınız?
Qu'avez-vous fait à ma fille?
Senin yaptığını biliyorum.
Je sais bien.
Laboratuardaki insanlara yaptıklarını gördün.
Vous avez vu ce qu'il a fait à ces gens dans le labo.
Barbekü, siyahların da beyazların da her zaman yaptığı bir şey.
Le barbecue est quelque chose que Noirs et Blancs ont toujours fait.
Herkes siyahlara daha aşağı seviyedelermiş gibi davranıyordu, sanki beyazların yaptığı şeyleri yapamazlarmış gibi. Bu talihsiz bir şey, çünkü çocukken düşünme biçiminiz kolayca etkilenebiliyor.
Tout le monde traitait les Noirs comme s'ils étaient inférieurs, comme s'ils ne pouvaient pas faire les mêmes choses que les Blancs, c'est malheureux, parce que c'est facile d'influencer la façon de penser d'un enfant.
Yakitori yaratıcılığın zirve yaptığı bir yiyecektir.
Le yakitori est un plat qui regorge de créativité.
Et pişirmek için ateş kullanmak belki sadece insanların yaptığı bir şey.
Utiliser du feu pour cuire de la viande, seuls les humains le font.
Yaptığımız iş için canını veren hayvana çok saygımız var.
On a beaucoup de respect pour l'animal sacrifié pour nous.
Şuna baksana şu topuzda yaptığın iş.
Et ce travail avec les boutons de porte.
Tatlı barında yaptıklarınız... burada da bazı değişiklikler yapma konusunda fikir verdi.
En voyant ce que vous avez fait avec le bar à desserts ça m'a inspiré pour faire des améliorations ici.
İki dönem belediye başkanlığı yaptı. Uç dönem senatoda görev yaptı. Ayrıca her törende lanet acil servis teknisyeni üniformasını giyiyor.
Deux mandats de maire, trois au Sénat, et il met sa tenue d'ambulancier pour tous les défilés.
Başka biri olsa bana şaka yaptığını düşünürdüm.
Si c'était quelqu'un d'autre, j'aurais pensé à une blague.
Olur da bir şey hissetmediğini hissetmeye başlarsan geçen gün yaptığın gibi gelip beni bul. İkimiz için de çok geç olmadan.
Si vous commencez à vous sentir insensible, faites ce que vous avez fait l'autre jour et venez me voir... avant qu'il ne soit trop tard...
Senin ve babalarının Sandicot'ta ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que vos deux pères ont manigancé à Sandicot.
Senin ve babalarının Sandicot'ta ne yaptığını biliyorum.
Je sais ce que vous et vos deux papas ont fait à Sandicot.
- Peki. Burada yaptığın şey, acılarına ortak olman her zaman saygı duyulan bir gelenektir.
Ce que vous faites là, l'empathie.
Aksi takdirde yaptıklarımın ne önemi var ki?
Parce que sinon, à quoi bon? C'est ça?
Tüm büyük hayırseverler öyle yaptı. Adlarını tarihe yazarak namlarını akladılar.
Les grands philanthropes écrivent leurs noms dans l'histoire et blanchissent leur réputation dans le processus.
Eminim eskiden yaptığın gibi beni de o deliğe sokup üstüme beton dökmek istiyorsundur.
Vous aimeriez me mettre dans ce trou... comme vous en avez l'habitude. Puis verser le béton.
Yaptığımız şeyi neden yaptığımıza dair hiçbir fikirleri yok.
Ils n'ont aucune idée du pourquoi on fait ce qu'on fait.
Kör fonların amacı parayla ne yaptığını bilmemem değil mı?
C'est pas le principe du trust que je ne sache pas ce que tu fais avec l'argent?
Öyleydi. Ama onu bıraktığımdan beri ne yaptığını bilmiyorum. Birkaç gün oldu.
Elle t'attendait, mais j'ignore où elle est maintenant.
Az önce yaptığın şey hakkında bir fikrin var mı?
Tu réalises ce que tu as fait?
Ödeyecekler. Yaptıklarını ödeyecekler.
On leur fera payer ce qu'ils ont fait.
Bunu Troy'un yaptığını düşünüyor.
Il pense que c'est Troy.
Walker'ın yakınlarda olduğunu biliyoruz. Neler yaptığını gördüm.
Walker est dans le coin et je l'ai vu à l'œuvre.
Walker'ın kurbanlarına ne yaptığını gözlerimle gördüm.
J'ai vu comment Walker traite ses victimes.
Ne yaptın?
Qu'est-ce que tu as fait?
Yaptığın şey için gönüllü olmuştun.
Tu t'es portée volontaire.
Çiftlikte yaptığınla birçok hayat kurtardın.
Tu as sauvé des vies.
Sanırım itiraf etmek için iyi bir zaman. Mantar ben de öyle bir kafa yaptı ki papyonlu bir robot görüyorum.
Je pense que c'est le bon moment pour admettre que j'ai mangé une poignée de champignons et que je vois un robot avec un nœud papillon.
Kan bağışlarınızı güncel olarak yaptığınız sürece kapsamlı bir sağlık hizmeti alacak ve hiçbir ücret ödemeyeceksiniz.
Gardez vos dons de sang à jour et des soins de santé complets seront à vous sans frais.
- Burada yaptığımız tek şey daha çok insan öldürmek oldu. - Yakıt ile başlayın.
- Commencez avec l'essence!
Hiç gücüm olmadığından, ben de kasabadaki herkesin bana dediğini yaptım :
Je n'ai pas eu de pouvoirs, donc j'ai fait ce que tout le monde dans ma ville a fait :
Üzgünüm, Ne yaptığını anlayamadım.
Je suis désolée, je ne sais toujours pas exactement ce que vous faites.
Biz... LexCorp'ın yaptıklarını kopyalamayı bırakmalıyız.
On ne peut pas... juste copier ce que fait LexCorp.
Seni hoşlanmadığın birisi yaklaştığında uyaran bir alet yaptım.
J'ai construit cet appareil qui vous avertit quand quelqu'un que vous n'aimez pas approche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]