English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaptın mı

Yaptın mı Çeviri Fransızca

38,387 parallel translation
Her şeyin hazır olması için bir plan yaptın mı?
Quel est ton plan, une fois que ça sera prêt?
Sen yaptın mı?
Tu en as déjà pris?
- Yapmanı söylediğim şeyi yaptın mı? - Yaptım.
As-tu fait ce que je t'ai demandé?
- Ne yaptınız bana?
Qu'est-ce que vous m'avez fait?
Çok açık. Sanırım manzaramla ilgili yaptığın ilk ve son iltifattı bu.
Je suis sûre que c'est la première et dernière fois que tu vas me complimenter sur mon point de vue ou autre, je suppose.
Yapamadığınızı yaptım.
Ce que vous ne réussissez pas.
Algıladığımız şeyler, hiç de gerçek dünya gibi değil. O zaman bunlar sadece, aklımızın yaptığı en iyi tahminler mi?
Que ce qu'on perçoit n'est pas du tout le monde réel mais uniquement une vue de l'esprit?
Ele geçirilen yazılım, güç kaynaklarındaki güvenlik limitlerini geçip, aşırı yükleme yaptırdıktan sonra, öndeki asit bataryalarını aşırı şarja maruz bırakıp bütün odayı hidrojen gazı ile dolduracak.
Lorsque le firmware hacké... Prévu pour outrepasser les limites imposés par la sécurité des onduleurs et surcharger les batteries à acide de plomb dans la salle des batteries... Remplissant l'espace avec du gaz d'hydrogène.
Bakın, burada tüm yaptığımız... size gerçeği getirmeye çalışmak.
Ecoute, tout ce que nous faisons ici c'est... nous essayons de vous apporter la vérité.
Halkım, yaptığın yüzünden ölmeni istiyor.
La Résistance veut ta mort pour ce que tu as fait.
Yani o zaman, yaptıklarımızdan sorumlu değil miyiz?
On n'est pas responsable de nos actions, alors?
Hayır tatlım. Senin yaptığın hiçbir şey muhteşem olmaz.
Rien de ce que tu fais n'est magnifique.
Plan mı yaptınız?
Quelque chose de prévu?
- Yönetici'den ölüm emri alacak ne yaptın?
- Le Directeur m'a ordonné de vous tuer.
Cricket beni kasabın anlaşmayı yaptığına inandırdı.
Cricket m'avait assuré que la Bouchère avait accepté.
Belki de anılarım silindiğinden beri birlikte yaşadığımız bütün bu olayların beni daha iyi bir insan yaptığı anlamına geliyordur.
Ça indique peut-être que tout ce que j'ai vécu depuis l'amnésie, tout ce qu'on a traversé ensemble, a fait de moi une meilleure personne.
Bunun Kanal 6 spikeri olarak yaptığım son yayın olduğunu söylediler.
Je viens d'apprendre qu'il s'agit de mon dernier JT comme présentateur de Channel 6 News.
Makyaj mı yaptın?
Tu portes du maquillage?
Benim aklımda hem egzersiz yaptıran hem de takım çalışmasını öğreten harika bir spor var.
Umm, j'ai un sport très interessant qui est un bon exercice et nous apprend le travail d'équipe.
- Şoförlüğünü yaptığın en önemli kişi kimdi?
- Oui, m'dame. - Qui est la plus importante personne que tu aies conduite?
Bana yaptıkların doğru değildi.
Ce que tu m'as fait.
Neredeyse kesinlikle bizi öldürecek olan bu yere neden gitmek istediğimizi ve kendimizi hazırlamak için yaptığımız şeylerin yeterli olup olmayacağını soran insanlar vardı.
Des gens nous ont demandé pourquoi nous voulions aller dans un endroit qui nous tuera presque surement. Et si ce que nous avons fait pour nous préparer serait suffisant.
Bunu yaptığın için çok minnettarım.
Merci beaucoup de faire ça.
Çalıştığım zaman Tara'nın onunla ne yaptığını hiç düşünmedim. Hayatımda ilk kez faturaları bu kadar kısa sürede hallettim.
En travaillant, je n'ai pas pensé à ce que faisait Tara avec... lui, et pour la 1re fois de ma vie,
- Ne yaptıklarını düşünmeden edemiyorum.
Je ne peux m'empêcher de me demander ce qui se passe.
Haklısın ben yaptım.
Tu étais de mèche avec lui.
İnanmıyorum, bunu benim için yaptın mı gerçekten?
Je n'y crois pas.
Biraz araştırma yaptım, görünüşe göre burayı sonuncuyu satmadan önce almışsın.
- Je me suis renseigné. Vous avez acheté cette maison avant de vendre l'ancienne, donc ils peuvent la saisir et le feront.
Çünkü sen babanın bunu yaptığını düşünürken ölmüş olsaydım...
Car si je mourais sachant que tu crois ton père coupable...
Bakın Bay Forrest başınızdan geçenleri tahmin bile edemem. Ama şu anda sizin yaptığınız bir şey yüzünden yanlış adam içeride.
Écoutez, M. Forrest, je ne peux imaginer ce que vous avez traversé, mais un innocent va mourir par votre faute.
Reagan'ın nihai olarak yaptığı, ekonomik eşitsizlik sorununu, Amerikan şehirlerindeki yoğun ırk ayrımını ve uyuşturucu bağımlılığı problemini bir arada ele alıp tümünü uyuşturuculara karşı savaş başlığı altında suçlulaştırmaktı.
En résumé, il a pris les problèmes de l'inégalité économique, de la ségrégation dans les villes et de l'usage de stupéfiants, et il a criminalisé le tout via une guerre contre la drogue.
Tırsar ve yaptım dersem bu konuda bir şey yapılmamış olacak.
Si j'avais plaidé coupable, personne n'en parlerait aujourd'hui.
Senin ne yaptığına bakalım, eğer o bildirileri yollamadıysan yemeği iptal etsem de olur.
Je veux parler de ce que tu as fait, parce que si tu n'as pas enregistré ces motions je ferai mieux d'annuler le diner.
Benim peşimden nişanlımın yaptıklarını kullanarak geldin ama işin aslı şu ki, hepimizin kirli çamaşırları var.
Tu m'as attaquée pour les actions de mon fiancé, mais, à vrai dire, on a tous des squelettes dans nos placards.
Öyle yaptı ama ben bir balinayım, o ise köpekbalığı ve başka bir şansım yok.
Il l'a fait, mais je suis une baleine et lui un requin, et je n'ai pas d'autre choix.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur Harvey, çünkü ikisi de bizde olabilirdi.
J'espère que tu sais ce que tu fais, Harvey, parce qu'on aurait pu tout avoir.
Tebrikler, umarım ne yaptığını biliyorsundur.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
Seni avukatım olarak alıyorum, ilk yaptığın iş bana gelip iyilik istemek mi?
Regardez. Laissez-moi être clair. Je vous engage, et vous commencez par me demander une faveur?
İçeriden alım-satım ² yaptığını itiraf mı ediyorsun?
Vous admettez un délit d'initié?
Bir şey itiraf ettiğim yok,... arada bir midemle alışveriş yaptığımında dışında.
Je n'admets rien, sauf que parfois je trade avec mes tripes.
Yaptığım şey bu. Senin yapacağın şey ise o aşağılık herifin elinden programımı alıp bu işi durdurmak.
Ce que vous allez faire, c'est empêcher ce fils de pute de mettre la main sur mon logiciel.
Başka bir menü için zahmet etmeyin. Sadece bir adet Cobb salatası alacağım. Ne yaptığını sanıyorsun?
Ne vous embêtez pas avec un menu, je prendrai une salade composée.
Ben de olduğum yere çalışanlarımın şartları zorla kabul ettirmelerine göz yumarak gelmedim. Bugün de bir kez yaptım.
Ni moi en autorisant mes employés à dicter les conditions, que j'ai déjà énoncées aujourd'hui.
Benim yaptığım bir şeyden dolayı bu durumda değilsin.
Tu n'es pas dans cette position par ma faute.
O adamın bana yaptıklarından dolayı ondan nefret ettim. Bu yüzden ben de boka sarmış 15 yaşındakilerin yaptığını yaptım.
J'ai haï cet homme pour tout ce qu'il m'a fait, donc j'ai fait tout ce que les jeunes de 15 ans font.
Kevin'ın benim için yaptığı her şey adına minnettarım... ve o bunu biliyor.
Je suis reconnaissant pour tout ce que Kevin a fait pour moi, et il le sait.
Sutter'ın fazla miktarda kazanç elde ettiği alım satımlarında kullandığı programı yaptı.
Il a développé le programme que Sutter prétend utiliser pour augmenter son rendement.
5 yıldan fazla süredir Bay Sutter'ın yaptığı alım satımların % 95'inde bu programı kullandığını gösterecek.
Qu'il est responsable à 95 % des transactions de M. Sutter.
Son 5 yılda William Sutter'ın yaptığı alım satımların hepsi burada.
Ce sont toutes les grosses transactions que Sutter a faites ces 5 dernières années.
Sabahtan beri kimlerin Sutter'la iş birliği yaptığını bulmaya çalışıyorum ve hiçbir şey bulamadım.
Je viens de passer ma journée chez Sutter, essayant de débusquer qui était de mèche, et je n'ai que dalle.
- Sakın bana bunu kızım için yaptığını söyleme.
Ne dites pas que c'est pour elle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]