Yüzün Çeviri Fransızca
2,225 parallel translation
Dövmeyi yaptır, ama kulüplere gittiğin zaman, kalemle yüzün etrafına bir yele çiz ve onu adı "Tangiers" olan bir aslan haline getir.
Tu te tatoues, mais dans les clubs, tu dessines au marqueur, une crinière autour du visage pour le transformer en lion du nom de...
Yüzün de kızarmıştı ve tahminimce penisine de kan hücum etti.
Et j'imagine qu'un peu de sang a afflué dans ton pénis.
Yüzün.
C'est juste... ton visage.
Ortak mülkiyette yaşıyoruz.. .. o yüzün yarısı da benim.
On est en communauté de biens, la moitié de ce visage est à moi.
Söylediğin gibi, yüz senin yüzün.
Tu l'as dit, c'est ton visage.
Yüzün sanki öleceğimi söylüyordu "git hamburger ye" demiyordu.
Ton visage disait que j'allais mourir, - pas : "Va manger un hamburger."
Hayır, senin asıl yüzün olmadığını söylüyorum
Je dis que tu n'as pas de noyau.
Yüzün nasıl?
Comment va ton visage?
Neredeyse hatasız gibiydi, ama senin yüzün,... oradaki adam, yansıma, hepsi sahteymiş.
C'était presque homogène, mais votre visage, l'homme, la réflexion, tout était faux.
- Yüzün... - Polis çağırmayacağım diyor.
N'appelle pas la police, je...
- O senin yüzün, kim takar?
Avec ta tête, qui s'en soucie?
- Yüzün olabilirNed.
Ils vont chez toi, Ned.
Birinci yüzün sonuna ulaştınız.
Vous avez atteint la fin de la face 1.
{ \ pos ( 192,210 ) } Yüzün iyileşiyor.
Ton visage cicatrise.
O yüzden yüzün kızardı.
C'est pour ça que tu rougis.
Bak, sinyalleri buradan ayarlıyorsun. Bu yüzün için güneşlik, bu gaz.
Alors regarde, ah, les clignotants sont ici et, ceci une visière pour ton visage, les gaz.
Muhteşem bir yüzün var.
Vous avez un visage incroyable.
Orada adresin, ailen veya yüzün yoktu.
Les super héros n'ont pas d'adresse, ni de famille, ni de visage.
Çünkü yüzün solaryuma girmekten eski bir cüzdana benziyor saçların atımı beslediğim samanlara benziyor,... ve dizlerin adeta bir sirk filini andırıyor.
Car ton visage est un vieux sac ridé suite aux U.V. Tes cheveux ressemblent au foin de mon cheval. Et tes genoux ressemblent à un éléphant du cirque.
" Senin yüzün onun yüzü değil.
" Ton visage n'est pas le sien.
Senin yüzün bir yalan. "
Ton visage est un mensonge.
Ya senin yüzün?
Et votre visage? Non.
Bebek yüzün bana dönsün.
Ne fais pas la timide.
"bir insanın yüz ifadesi yüzün 2 tarafında farklıysa muhtemelen o duyguya engel olmaya çalışıyordur."
"Quand l'expression faciale n'est pas symétrique... c'est peut-être que la personne prétend éprouver l'émotion."
Ay yüzün.
Ooh, ton visage.
Beni görünce yüzün ışımadı.
Ton visage ne s'est pas illuminé en me voyant.
Yüzde yüzün üzerinde diyebilir miyim?
Je peux dire "plus de 100 %"?
Şu an senin yüzün benimki gibi kanıyor olsa yine aynısını yapardım.
Et je ferais pareil si c'était toi qui saignait.
Şimdi o zamanı düşündüğünüzde,... ve içindeki öfkeyi senin yüzün..
Quand vous repensez... à ce moment... et la colère... que vous avez éprouvée... Votre visage.
Yüzün çok miktarda çek bozdurdu.
Et ton visage rapportait un paquet de fric.
Yüzün bana herşeyi söylüyor.
Ton visage me dit tout.
Gülümsediğinde yüzün nasıl oluyor hissetmek istedim.
Je veux sentir ton visage quand tu souris.
Son iki haftadır evde yüzün asık dolaşıyorsun. Julian konusunda surat asıyorsun.
Tu viens de passer deux semaines à errer comme une âme en peine en boudant au sujet de Julian.
Bir broşür hazırlıyorum... ve sen, Bert Wysocki, güzel yüzün ve havalı saçlarınla... müşterileri sen çekeceksin.
Je fais un flyer pour le journal de dimanche et toi, M. Bert Wysocki, avec ton joli visage et tes cheveux qui restent en l'air, tu seras celui qui amènera les clients.
Bahse girerim ki, dost bir yüzün ona yararı olur.
Je te parie que ce sera devant un visage amical.
Şimdi, yüzün biraz sıska ve ileri çıkık. Büzücü kaslar gibi. Anladın mı, çok...
Ton visage est un peu pincé et en avant... comme un sphincter.
Bankayı da kontrol ettik. Güvenli kamerasında senin yüzün var,... arkanda ki Z4 ile birlikte.
La caméra de la banque de sécurité vous a filmé, avec le Z4 en fond.
- Neden yüzün ıslak? Ağlamıyorum baba.
- Tu as le visage tout mouillé.
Yüzün kızardı.
Vous êtes tout rouge!
Yüzün dışa dönük olmalı.
- Tu dois te retourner.
Yüzün dışa dönük.
Tournée vers l'extérieur.
* Yüzün ışıldıyor *
Ton visage rayonne
Ey utanç, yüzün kızarmaz mı oldu senin?
Ô honte! Où est ta rougeur? Oh!
Baksana Jill, yüzün çok tanıdık geliyor.
Jill, vous savez, votre visage m'est familier.
Hadi yüzün bakalım!
On vous regarde nager!
Jane, yüzün kıpkırmızı.
Jane, ton visage est rouge.
- Ama ille Tanrıyı karştıracaksan... Eski Ahit usulü yapabilir misin... gözlerini kapatmak, yüzün erimesi filan
- Mais si vous devez y mêler Dieu faites-le à la "ancien testament" avec les contrats... et le truc de garder ses yeux fermés ou votre tête fond...
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama yüzün.
Je ne... je ne sais pas comment, mais... Ton visage.
Sonra eşin kızmaya başlar, çünkü çatı kapanmıyordur ve yüzün görünüşlü yatağının üstüne yağmur yağıyordur.
Et ta femme pète un plomb, car le toit ne se ferme plus, et qu'il pleut sur ton lit en forme de visage?
Yüzün çok- -
Ta tête!
Yüzün bembeyaz olmuş.
T'es tout blanc.