Yüzünden Çeviri Fransızca
37,742 parallel translation
Güzel, bilgili ve silah çalışıyor mu diye seni yüzünden vuracak biri.
Elle est très belle, sophistiquée... et elle te tirerait dans la tête pour vérifier que l'arme fonctionne.
Lastik meselesi yüzünden özür dilerim.
Je suis désolé pour cette histoire de pneu.
Dikkatsizliğim yüzünden masum bir adam öldü.
À cause de mon imprudence, un homme innocent est mort.
Bazılarınız kardeşini babasını Gennaro ve adamları yüzünden kaybetti.
Il y a ceux qui ont perdu un frère, d'autres, un père... à cause de Gennaro et de ses gars.
Bu kez senin yüzünden dostum. Bir hidrolik dengeleyicimiz devre dışı.
À toi de régler ça, mec : on a un stabilisateur hydraulique qui est mort.
Burada olmanızın tek sebebinin sınıfınızdaki en iyi pilotun disiplin sorunları yüzünden okuldan atılması olduğunu tekrar hatırlatmama gerek yok sanırım.
Dois-je te rappeler que tu es là uniquement parce que le meilleur pilote de ta classe a échoué pour raison disciplinaire?
Kerberos görevi mürettebat hatası veya gemi arızası yüzünden başarısız olmadı.
La mission Kerberos n'a pas échoué à cause d'une panne ou d'une erreur humaine.
Hıyar. Senin yüzünden orada mahsur kaldı.
C'est ta faute, s'il a échoué là-bas.
Kendini yakalayandan kaçan bir hırsız artık suçu yüzünden mahkum edilemez.
Le voleur échappant à celui qui l'arrête n'a plus à répondre de son crime.
Hayır, sevgilim geldi ama senin çekiç darbelerin yüzünden sıvalar tavandan düşüyor.
Non, J'essaie d'avoir un rencard. Mais je continue d'être interrompu par le plâtre qui tombe du plafond. De tout vos coups de marteaux
Yanlışlarınız yüzünden bizi suçlamaya son verin.
Ne nous collez pas vos tares sur le dos.
Senin yüzünden artık bir ailem yok.
A cause de toi, j'ai plus de famille.
Abin gibi insanlar yüzünden kaç kişinin burada olduğunu biliyor musun?
- Mes cousins sont en taule à cause d'enculés comme ton frère.
Senin yüzünden burada değiller.
C'est de ta faute si elles ne sont pas là.
Bu herif yüzünden.
À cause de lui.
Bu beş para etmez ayağım yüzünden çok uzağa da gidemem.
Je ne peux pas aller loin à cause de ma patte folle.
- Polyester kostüm yüzünden. Polyester ve hokkabazlık mı?
Terrible choix.
- Şimdi de benim yüzümden öldü. - Ne demek senin yüzünden?
Maintenant elle est morte à cause de moi.
İçinde olduğum durum yüzünden herkesi suçluyordum.
Et le fond du problème est que... Parce que tu avais raison. J'ai rejeté la faute sur tout le monde pour la situation dans laquelle je suis.
Ona yaptığım şey yüzünden benden intikam almak istediği de dahil olmak üzere annem hakkında bir sürü varsayımda bulundum.
Eh bien, j'imagine beaucoup de choses à propos de ma mère, y compris le fait qu'elle veut se venger pour ce que je lui ai fait.
İkimizde sevdik ve kaybettik bu dünyada bu dünya yüzünden.
On a tous deux aimé et perdu dans ce monde, à cause de ce monde.
Maalesef Bay Kirk beklenmeyen bir gelişme yüzünden bugünkü duruşmaya katılamayacak.
Hélas, M. Kirk n'a pu assister à l'audience suite à un imprévu.
Gerçekten çok fazla ilgi gösterip korumaya çalıştığını biliyorum. Ama şu anda Agnes senin yüzünden gerçekten tehlikede.
Vous vouliez tout faire pour la protéger, mais par votre faute, Agnes est en danger.
Seninle olan ilişkisi yüzünden çocuğu bedel ödemeye başlamıştı.
Mais il ne s'agissait plus que d'elle.
Kıyafetler yüzünden, biliyordum.
Les costumes. C'est ce sacré costume. Je le savais.
- Üzgünüm. - Senin yüzünden vuruluyorum ve içki bile getirmiyorsun ha?
- On tire sur une fille par ta faute et tu ne lui apportes pas d'alcool.
Senin yüzünden oldu bunlar.
C'est à cause de vous.
O aptal kolye yüzünden az daha ölüyorduk!
Ce stupide collier nous a presque fait tuer.
Kendinde değilsin. Virüs yüzünden oluyor bunlar.
Ce n'est pas vous.
Benim mekân yalan oldu bu salak yüzünden.
Et ma piaule est brûlée grâce à cette idiote.
Yaptıklarını virüs yüzünden yaptı.
Ce qu'il a fait était entièrement de la faute du virus.
Aynen. Dışarıda dolaşan Tom Cruise tipli herif yüzünden terfi edememişsin.
Doublé pour le poste d'associé par le vieux Tom Cruise.
Eğer iş yeri kıskançlığı yüzünden masum bir çocuğu ve patronumu 12 yıllık akıl hocamı öldürdüğümü söylüyorsanız kafayı yemişsiniz demektir.
Si vous suggérerez que j'ai tué un enfant innocent et mon patron... mon mentor depuis 12 ans... uniquement par jalousie, vous êtes fous.
Bu durum yüzünden sıkıntıdan öleceğim.
Pensez comment terriblement ennuyé Je suis de tout.
Ki bunların herhangi biri yüzünden ayvayı yiyebilirdi. Ama herif boğulmuş.
Et pourtant, à la suite de suffocation ce mec.
Söylediğim bir şey yüzünden sanırım.
Je pense qu'il était quelque chose que je dis.
Pekâlâ. Daria'nın midesinde o şekilli kokteyllerin duman çıkarmasını sağlayan sıvı nitrojen yüzünden doku hasarı oluşmuştu.
Bref, les muqueuses de l'estomac de Daria ont été abîmées, avec de l'azote liquide, le truc qui fait de la fumée sur les cocktails chics.
Belki de annem yüzünden olmuştur?
Ou à cause de Maman?
İnsanlar bu olay yüzünden birbirine savaşlar açtı!
Les guerres humaines ont été engagées à cause de ça.
Bir kadın yüzünden ağlıyor, benim değil.
Il pleure à cause d'une femme, pas à cause de moi...
Açık olmak gerekirse gelinin yüzünden.
La mariée pour être précis.
Sence saldırgan mesleki hata davalarının biri yüzünden mi bunları yapıyor?
Le tireur était énervé par l'une de ces fautes professionnelles?
Bir şey yüzünden cezalandırılmak istiyorsun.
Vous voulez être puni pour quelque chose.
- Evet... ve senin yüzünden.
Oui... et c'est votre faute.
Çalıştığı soruşturmalardan biri yüzünden öldürüldü ve hangisi olduğunu bulmam lazım ama...
Il a été tué par l'une des affaires sur lesquelles il travaillait, et je dois découvrir laquelle c'est, mais...
Senin yüzünden, arkadaşımı kaybettim.
Grâce à toi. J'ai perdu mon amie.
- Senin yüzünden insanlar ölüyor.
Les humains meurent à cause de toi.
Senin yüzünden hayatım mahvoldu.
Ma vie entière à implosée à cause de vous.
Ciddi ciddi bir avuç tatlı çamur yüzünden beni şişleyecek misin?
Vous allez vraiment me frapper Sur un pot de matière visqueuse adoucie?
Ayrıca hiç kimse Elizabeth'e yaptıkları yüzünden ona dokunmayacak.
Je le tuerai dès qu'il sortira de sa voiture.
Bunun yüzünden seçimi kaybettin.
Je vais vous dire ce qui se passe.