Içın Çeviri Fransızca
563,716 parallel translation
- Şöyle ifade edeyim : Kendine ait bir fıçın ve askın var mı?
Disons que... tu as un tonneau et des bretelles?
Daniel'in bilmediği ve Bay Sacriponti'nin öğrenmesinin hayal kırıklığı olan şey iki hafta önce, yağmacıların Irak'ın Eski Eserler Müzesi'ne girip bütün koleksiyonu yok ettikleriydi.
Ce que Daniel ne savait pas et Mr Sacriponti était plutôt énervé en l'apprenant, c'est que deux semaines plus tôt, des pilleurs sont entrés dans le Musée des Antiquités d'Irak - et ont détruit toute la collection.
Ama ben onların benden vazgeçmesinin imkansız olduğunu söylediğimde ciddiydim.
Mais quand j'ai dit que c'était impossible qu'ils me laissent tomber, c'était vrai.
Yaşamın sonundan başlangıcına kadar çabalarımın yönünü değiştirmenin daha sağlıklı olacağına karar verdim.
J'ai décidé qu'il serait plus sain de réorienter mes efforts concernant la fin de la vie vers son commencement.
Gördüğün şey, Alexander'ın veya başkalarının benim hakkımda bilmediği şeyler... çalıştığım insanlar hariç.
Ce que vous avez vu, c'est plus que ce qu'Alexander ou quiconque ne sait de moi, sauf les gens pour lesquels je travaille.
Bir yangın çıktı.
Il y a eu un feu.
İhtiyacın olmadıkça dışarı çıkma.
Ne sors pas dehors sauf si c'est vraiment nécessaire.
Düşündüğüm şey sahte ehliyet gösterilmesi bu eyalette 4. sınıf bir suç teşkil eder.
Ce que je crois c'est que montrer un faux permis est un crime de classe 4 dans cet état.
Başa çıkmanın yolu bu değil.
Il faut pas faire comme ça.
Orada da ortaya çıkarsa tereddüt etme.
S'il se pointe n'hésitez pas.
Patlamadan sağ çıkacağını biliyordum.
Je savais que tu survivrais a l'explosion.
Aynen, o da bizde olmayan bir şey.
C'est quelque chose que l'on n'a pas.
Sürekli otel odası gibi hücrenden çıkış kaydını yapamayız.
On ne peut pas continuer de te faire sortir de ta cellule comme si c'était une chambre d'hôtel.
Borden'ın onlardan olduğunu çok geç farkettik.
On a découvert pour Borden une fois que c'était trop tard.
Yeraltı dünyasının FedEx'i.
C'est le FedEx de ce monde.
Bence bu bir anahtar ama daha tam olarak çözemedim.
Je pense que c'est un indice, mais je n'ai pas encore trouvé.
Tüm olay Roman'ı yeni olayların içine sokmak, tamam mı?
Le but c'est de mettre Roman dans de nouvelles situations.
Reade gelir gelmez bilgilendir ve beraber ipucunu aramaya çıkın.
Dès que Reade arrive, explique lui l'affaire, faites équipe, et essayez de résoudre tout ça.
Genelde bunu yumurtalarımın ölmekte olduğunu dedikten sonra söyler.
En général, c'est après avoir dit que mes ovaires sont en train de mourir.
- Onların iki numaralı adamı. - Evet.
C'est leur numéro deux.
Kurt, endişelenmeni anlıyorum ve teşekkür ediyorum. Ama bu Shepherd'ın ortadan kayboluşundan bu yana elde ettiğimiz en büyük ipucu.
Kurt, je comprends que tu sois inquiet, et j'apprécie, mais c'est la plus grosse piste que l'on a depuis que Shepherd a disparu.
Weller'ın çıkmama izin vereceğini düşünmedim.
Je ne pensais pas que Weller me laisserait venir.
Bugün dışarıda bir şey hatırlamazsam benim için bitti mi demek?
Si je n'arrive à me souvenir de rien aujourd'hui... c'est tout pour moi?
Beni göreve çıkardığın için.
De me prendre sur le terrain.
Birçok hasta bira ve tatlılar gibi zehirleri bırakmalarını söylediğimde karşı çıkıyor. Ama sonunda bana hep teşekkür ediyorlar.
Beaucoup de patients se rebellent quand je leur dit qu'ils doivent abandonner le poison tel que les bières et les bonbons, mais ils finissent toujours par me remercier.
Anonstaki kadın.
C'est la femme de votre message.
Çıldırdın mı? !
Tu es folle?
Beta ekibi, rehineleri kamyondan çıkarın!
Équipe Béta, sortez les otages du camion!
- çıktığın herif hakkında.
- à propos du mec que tu vois.
Yani umarım bir şey çıkmaz. Ama en azından bilgim olur.
j'espère qu'il n'y a rien, mais au moins, je saurais.
İyi iş çıkardın bugün.
Tu as été bon aujourd'hui.
Ben gitmeyeceğim ama senin gitmek istemen güzel bence.
Je n'irais pas, mais c'est gentil que toi tu veuilles y aller.
Pekâlâ, burası Comic-Con'ın zemin katı.
C'est la partie principale du Comic-Con.
Tüm satıcıların ve sergilerin bulunduğu yer.
C'est là où sont les vendeurs et les expos.
Fırtına çıktığı zaman Sheldon'ın yatağımıza tırmandığı zamanlardan farkı yok.
C'est pareil que quand Sheldon venait dormir avec nous durant les orages.
O benimle beraber zevk almadığı şeyleri yapmak için çaba gösteriyor. Dışarı çıkmak gibi şeyler.
Il fait toujours des efforts por faire des trucs qu'il n'aime pas avec moi, comme sortir.
Ama yine de nüfuslarının bir parçası.
Enfin, c'est toujours leur cible principale.
Uzun bir düzenbazlık gecesine hazırlanın.
C'est parti pour une longue nuit de mensonge.
- Çünkü bu onların arasında.
Parce que c'est leurs affaires.
Bu işe karışmamanın ilginç bir yolu.
C'est une approche intéressante pour rester en dehors de ça.
Halley'ye bakıcılık yaptığın zamanlar için gecikmiş bir ödeme.
C'est le salaire pour le baby-sitting et pour avoir pris soin d'Halley comme tu l'as fait.
Bu yılki panel katılımcılarının listesi.
C'est une liste des intervenants de cette année.
Bir kadın.
C'était une femme.
Haklısın, ama o sahte anı şu an yaşadığı stresle doğrudan ilişkiliydi.
En effet, c'est vrai, mais ce faux souvenir était directement lié au stress qu'il subit actuellement.
Bunların cevabını bulacağız.
C'est ce que nous devons découvrir.
Adamın olayının bu olduğunu biliyoruz.
Bien, c'est ce qu'il fait. Tu le sais très bien.
Bence bu geniş omuzlara yüklediğin stresle başa çıkmanın bir yolunu bulmalısın.
Je pense que tu as besoin de trouver une façon de faire face à tout ce stress... que tu mets sur ces larges épaules.
Bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum, ama kurbanın Stephen'la bağlantısı yüzünden Tırmık ihtimalini de düşünmeli miyiz?
Je n'aime pas augmenter les possibilités, mais vu que Stephen est lié à la victime, pouvons-nous envisager que c'est Scratch?
Yok Fiona'ymış, Spencer'ın avukatı.
Non, c'est Fiona, l'avocate de Spencer.
Çünkü şaşırmadım.
C'est parce que ce n'est pas surprenant.
- Ama sizin bir ilginiz yok.
Mais vous n'avez rien avoir avec tout cela. C'est exact.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16