English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şanslıydık

Şanslıydık Çeviri Fransızca

333 parallel translation
Şu ana kadar şanslıydık
On a de la chance.
- Şanslıydık.
- On a eu de la chance.
Sanırım biz bu çocuklardan daha şanslıydık.
On était mieux lotis que ces gamins-là.
- Hayır efendim, ama şanslıydık.
Non. C'est de la veine. Oui!
Orada takılıp kalacağımızı sandım ama geçip geldik. - Şanslıydık. Welburn'e bir uçak bulduk.
- J'ai pris l'avion jusqu'à Welburn.
Şanslıydık.
On a eu de la chance.
Şanslıydık.
Je dirais que nous avons été chanceux.
- Sanırım bunu resmî işleme koymayarak şanslıydık.
On a eu de la chance que ça ne soit pas officiel.
- Oğlum, şanslıydık.
- On a eu de la chance.
- Bence baştan sona şanslıydık. - Evet.
Nous avons eu bien de la chance.
Şanslıydık. Binmeyi başardık.
On a eu de la chance, c'était ric-rac.
- Sanırım çok şanslıydık.
On a eu de la chance, au fond.
Çok şanslıydık.
Nous avons été très chanceuses.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
J'ai enquêté sur les raisons du comportement du soldat Ackerman.
Buraya kadar şanslıydık.
Nous avons eu de la chance, jusqu'ici.
Bugün şanslıydık.
Nous avons eu de la chance aujourd'hui.
Doktor bir arkadaşım var. O açıdan şanslıydık.
En fait, le docteur est un ami, donc nous avons eu de la chance.
Biz şanslıydık.
On a eu de la chance.
Atlamakla şanslıydık!
C'est une chance qu'on ait sauté! Vous comprenez?
Bu mevsim güller açısından çok şanslıydık.
Les roses ont connu une heureuse saison.
Size sahip olmakla şanslıydık.
On a eu de la chance de vous avoir.
Şanslıydık.
Nous avons été chanceux.
Sanırım şanslıydık, o kadar.
On a eu de la chance, j'imagine.
Sizin davanızda şanslıydık.
Alors, ça va, oui? Dans cette affaire, nous avons eu de la chance.
Geçen sene, Estelle ve ben alıyorduk fakat kurtulurken şanslıydık.
L'an dernier, on se shootait... mais on s'est arrêtées.
Şimdiye kadar şanslıydık.
Nous avons eu de la chance.
Evet. Bunu almakla şanslıydık.
Nous avons eu de la chance de trouver ce logement.
Radyodaki ilk işimi Paul Stewart'tan almıştım... Ve daha sonra merkür'de o da bize katılığı için şanslıydık.
Paul Stewart me fit débuter à la Radio et plus tard s'associa au "Mercury Theater" :
Şimdiye dek şanslıydık.
On a eu de la chance jusqu'ici.
Bu gece şanslıydık.
Nous avons eu de la chance ce soir.
Bu kez şanslıydık.
On a eu de la veine.
Şimdiye kadar şanslıydık.
On a eu de la chance jusque-là.
Tanrı bilir daha şanslıydık.
Dieu sait que nous avons eu beaucoup de chance, jusqu'à présent
Jip bulduğumuz için şanslıydık çünkü bir gün önce elimizdeki tek jip bozulmuştu.
Nous avons eu de la chance, car le jour avant, la seule Jeep que nous avions s'est cassée.
Biliyor musunuz, diğer taraftan bakacak olursak, Kaptan, Sanırım çok şanslıydık.
D'une certaine façon, on a eu de la chance, capitaine.
Şanslıydık.
Nous avons eu de la chance.
- Bizim fabrikada olmadığı için şanslıydık.
- Quelle chance... que notre usine n'ait rien.
Gördüğünüz gibi, Bayan Cubitt'in adı Elsie olduğu için çok şanslıydık ve ikinci mesajda rol oynayarak, sadece "E" yi değil, ayrıca "L", "S" ve "I" yı verdi.
Alors c'était notre bonne fortune que le prénom de Mme Cubitt soit Elsie, et qu'il figurait dans le deuxième message. Comme ça, on a eu "E" et aussi "L", "S" et "l".
Şanslıydık. Umalım da tutsun, ha?
On a de la chance, espérons la garder.
Şanslıydık dedim. Özür dilerim.
Je suis désolée.
Şanslıydım ki... o bir kılıç değildi.
C'était un sabre de bois. Fort heureusement. Car cela m'a sauvé la vie.
Doğrusu şanslıydık.
Les autres n'ont pas eu autant de chance.
Kodesten çıkınca onu bulduğum için şanslıydım.
en sortant du biniou j'ai été bien content de la trouver.
- Biz şanşlıydık.
- On a eu de la chance.
Bu kez çok şanslıydık.
Nous avons eu de la chance... cette fois-ci.
- Şanslıydım. - Pazarlık nasıl geçti?
Quel est le bilan?
... şanslıydı kılpayı kurtuldu benim hatam değildi...
J'ai eu de la chance. ... échappé belle.
Bizim köyümüz, şanslıydı, çünkü biz, bazı yiyecek stoklarını sakladık, bu yüzden kış boyunca, yaşamayı bir şekilde başardık.
Heureusement, notre village avait des réserves. On pouvait surmonter l'hiver.
Neyse ki şanslıydık.
Elle est hors de danger maintenant.
Ve ben gerçekten şanslıydım. Ama artık yetmiyor.
Et c'est vrai que j'ai évité le naufrage, Mais j'en voudrais davantage.
Ama şanslıydık.
- Oui, il est foutu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]