English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şişman adam

Şişman adam Çeviri Fransızca

361 parallel translation
- O şişman adam silah taşımıyor.
Le gros type n'est pas armé.
Bir çağdaş yazar demiş ki, "her şişman adamın içinde, bir zayıf adam..." "... dışarı çıkmak için uğraşır durur. "
Un écrivain a pu affirmer que dans tout homme gras sommeille un homme maigre.
Ya şu şişman adam?
Elle reste bien à distance.
Hani şu... ismi gazlı içeceğe benzeyen Şişman adam vardı...
Attends... Un gros avec un nom d'eau gazeuse...
Ve kocaman iri yarı şu şişman adam vardı ve o da onu yemek istedi. - Ne?
Il y avait un gros, un énorme type qui voulait le dévorer.
Şişman adamı nerede bulurum?
Bon... Où puis-je trouver le "Gros"?
Şişman adam için çalışmıyorsan, kimin için çalışıyorsun?
Si tu ne travailles pas pour le "Gros", Pour qui travailles tu?
Şişman adam politik bir temizlik yapmak için bu işi sizin tezgahladığınızı düşünüyor.
Le "Gros" pense qu'en réalité le vol du diamant vous sert d'excuse pour faire votre petit ménage politique.
Şişman adam bunu düşünen tek kişi değil.
Le "Gros" n'est pas le seul à avoir cette opinion.
Ona seni tehdit ettiğimi... ödülün yarısı ve senin, adına özel izin karşılığında, beni tuzağa düşüreceğini ve bunu Şişman adamın belirleyeceği yerde yapacağını söyle.
Eh bien, tu n'as qu'à lui dire que je m'en prends à ta vie sauf si tu m'aides à passer la frontière. Dis lui que pour la moitie de la somme de la récompense, plus un faux passeport pour toi, tu me livreras à lui dans une embuscade à un tel endroit que le Gros aura choisi de ce coté de la frontière.
- Şişman adam kolay ikna olmuyor.
- Le Gros ne se laisse pas convaincre facilement.
Şişman adam, sınırdan 7 km içeride bekleyecek.
Le Gros attendra à un mile au sud de la route, et à sept miles depuis la frontière.
Roma'daki şu şişman adamı hatırlıyor musun?
Tu te rappelles ce gros à Rome?
Şişman adam, bütün hafta buradaydı, Bristol'lü.
Un gros venu de Bristol. Il est resté une semaine.
Hani şu, kırmızı giyinen şişman adam var ya.
Pourquoi avoir fait le petit déjeuner?
Kulübenin sahibi, şişman adam.
Un gros type, il a le cottage.
Şişman adam dün Long Island trenine sadece gidiş bileti alır.
Hier, "The Fat Man" achète un aller-simple sur le train de Long Island.
Her neyse baba dedikleri şişman adamın aklına harika bir fikir geldi.
- Oui, c'est ça. Le gros qu'ils appellent papa a eu cette idée géniale de réunir sa famille, je ne sais plus pourquoi, mais l'important, c'est qu'ils étaient ensemble, en famille.
Şişman adam şarkı söylediğinde bu opera biter.
Mon petit Homer va faire de moi un millionnaire.
Hey, Scotty! Şu şişman adam geliyor!
Voilà le gros!
" dünyanın en şişman adamını...
" l'Homme le plus gros du monde,
Sonra Wynant'ın cesedini başka bir adamın giysisiyle gömdü. Bizi yanıltmak için şişman bir adamın giysisiyle...
Il a enterré le corps de Wynant avec les habits d'un autre, ceux d'un homme corpulent, pour brouiller les pistes.
Sisman adam.
Le Bouffi.
Sisman adam mi? Burada mi o?
Il est ici?
Bunu kabul edeceksiniz. Bunu Sisman Adam'a ilet.
Dis-le de ma part au Bouffi.
Şişman ve çirkin olanı. Sürekli megafonla bağıran adamı.
Celui qui hurle toujours au mégaphone...
Onlar dev adam ve şişman çocuk.
C'est le géant et l'obèse.
- Sadece şişman, değersiz biriyim. Şişman, çirkin bir adam.
Je suis gros et laid.
Ve ne kadar güçlü, ne kadar şişman bir adam. İzne çıkmış bir asker gibi davranıyor.
Il se conduit comme un soldat en permission.
Oh, bu beni şişman ve güçlü bir adam yapar.
Qui me rendra beau, gras et fort?
Ah, ne haddime. Öyle bir adamın muhtemelen şişman bir karısı vardır.
Mais si, c'est normal que sa bourgeoise soit grosse.
O kısa adam tıpkı koca, şişman bir böceğe benziyor, değil mi?
Ce petit monsieur ressemble à un gros insecte, non?
Bir İtalyan... Bir film yapımcısı ; şişman, zengin ve küstah bir domuz. Boktan bir yaşlı adam dersin.
- Un producteur de cinéma, gros, riche, arrogant un vieux monsieur déformé.
Tek gözlü şişman bir adam için bence bunlar boş laflar!
Ça me paraît bien audacieux pour un borgne bedonnant!
Ara sıra şişman yaşlı adamı gelip ziyaret et.
Passe voir le vieil homme, bedonnant, à l'occasion.
Ne bekliyordun? Şişman, kahkahalar atan, şakalar yapan şen şakrak bir adam mı?
Tu t'attendais à voir un homme bien portant et joyeux?
Büyük ev, sisman karïsï olan adam gibi : Etrafïnda dolasmasï zor.
Grande maison comme homme marié à grosse femme... difficile d'en faire le tour.
- Napoli'li uzun elbiseli şişman bir adam varmış.
Un des joufflus de Naples qui porte de longues robes.
Ecnebi bir adam ; şişman, iri yarı Rus bir orospuya gider.
Un étranger va voir une putain, une Russe.
Genç bir adam, şişman değil ama iri.
Pas bien épais, mais bien bâti.
Ne zaman şişman bir kadın, zavallı bir adamın önünde kokan ayağını gösterse ben orada olacağım.
S'il se trouve une grosse dame pour sortir son pied puant... sous le nez d'un pauvre type... je serai là.
Şişman ve neşeli adam bizi asla terk etmez.
C'est un gros bonhomme tout heureux et il ne nous quittera jamais.
- Tanımla. Önümde şişman bir adam var efendim.
Il y a un gros type dans mon champ de vision.
Şişman bir adam görmüştüm.
J'ai vu un gros type.
Bu rol için daha şişman bir adam bulmalıydınız.
Mère ne t'aimait pas de toute façon.
Orayı şişman, gözlüklü bir adam işletiyordu.
Le gars qui la tenait était rondelet, avec des lunettes.
Kupa Kızı kılığındaki adamın şişman olduğunu ne biliyorsun?
Pourquoi la Reine de Coeur serait un gros?
Şişman bir adam peşindeysek, neden köprünün altından bir tanesini almıyoruz?
Un gros, on peut en trouver un sous les ponts?
- İri şişman bir adam.
- Il est gras.
Yani, adamın şişman fetişi vardı.
Ce type était obnubilé par la graisse.
Şişman kadınlardan hoşlanan adam değil mi o?
- Le type qui aime les grosses?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]