English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Batıyorum

Batıyorum Çeviri Portekizce

345 parallel translation
Batıyorum.
Afundo-me.
Bloom, batıyorum.
Bloom, estou a afundar-me.
Batıyorum. Ve şimdi biliyorum ki, suya zorunlu iniş yapmalıyım, bak, suya?
Eu sabia que tinha que afundar a coisa.
İnanılmaz olan, onun analistinin parasını da ben veriyorum o iyileşiyor ama ben gittikçe batıyorum.
Eu é que lhe pago a análise, ela avança imenso e eu lixo-me.
Batıyorum.
Estou a afundar.
İmdat, batıyorum!
Socorro, estou a ir ao fundo!
Hey, batıyorum!
Estou a afogar-me!
* Giderek daha da soruna batıyorum
Estou cada vez mais, em grandes problemas
Batıyorum.
Estou a afundar-me.
Daha derine batıyorum.
Estou a afundar-me cada vez mais.
Batıyorum!
Estou a afundar-me!
Hızla para tuzağına batıyorum.
Estou a ser sugado pelo poço do dinheiro.
Benim gemim batıyor ve ben de onunla batıyorum.
O meu barco afunda-se e eu vou com ele.
Ne kadar çok yalan söylersem o kadar çok batıyorum.
Quantas mais mentiras conto, mais nelas me vejo enredada.
Ben de onunla beraber batıyorum.
E estou arruinado.
Dibe batıyorum...
Estou a afundar-me...
- Batıyorum. - Neden batıyosun?
- Estou-me a afundar!
Batıyorum.
Estou a afundar-me!
Güneşten daha hızlı batıyorum.
Afundo-me mais depressa do que o sol.
Yardım et, Smithers. Batıyorum.
Socorro, Smithers.
Batıyorum.
Estou a afogar-me.
Böyle giyinince daha çok göze batıyorum değil mi?
Estão a pensar que, vestido desta forma, ainda sou mais evidente, não é?
Ve ne kadar çok çabalarsam, o kadar çok batıyorum.
Não é que não me esforce. É que não adianta nada.
Batıyorum aşkın ağır yükü altında.
Sob o pesado fardo do amor me afundo.
Gezi bitti. Gemiyi batırıyorum.
- A viagem acabou, vou afundar o barco.
Flora Vista'ya gitmek için batıdan gitmeyi planlıyorum.
Planeio virar para Oeste e chegar a Flora Vista.
Batıyorum!
Estou a afogar-me!
Doğu ve Batı Hint Adaları'nı sürekli karıştırıyorum.
Confundo sempre as Índias Orientais com as Ocidentais.
Dağların doğusunda, ormanın batısındaki burçlarına ancak gökyüzünden erişilebilecek babamın kalesinde yaşıyorum.
A leste das montanhas, a oeste das florestas. A casa é grande. Temos que levantar a cabeça para vê-la.
Ben batı yakasına taşınıyorum.
Vou para a costa oriental.
Belki biraz batıl inançlıyım. Ama yalnızca ailenin gerçek üyelerinin Kathleen'e düşüncelerini sunması gerektiğine, inanıyorum.
Talvez seja supersticiosa mas sempre foi obrigatório que somente os membros diretos da família devem apresentar seu respeito a Kathleen.
Anlıyorum, ama ben sadece sınırın karşısına geçip Batıya gitmek istiyorum.
Claro, mas eu so quero atravessar a fronteira... e ir para o oeste.
Ben kasabaya şerif oluyorum. Sonra da vahşi batı kültürünün en sevilen karakterlerinden biri olup, çıkıyorum.
Eu viro xerife da cidade... e acabo me tornando um dos personagens mais amados... do folclore do Oeste.
Tarih çalışıyorum ve batıl inançlar da...
Estudo história e a superstição como parte...
85. otoyolda batıya giden bir aracı arıyorum.
Procuro um veículo que se dirige para oeste na 85.
Batırıyorum.
Estou a lixar isto tudo.
Babanın da o şehirlerin birinden geldiğine inanıyorum. Batıda, Yeni Dünya'da bir yerde.
Estás pronto para tomar esse decisão?
Tüm kalbimle Tanrı'nın Yahudileri batı dünyasında dağıtmasının bir nedeni olduğuna inanıyorum.
Eu acredito com todo o meu coração... que Deus dispersou os Judeus por todo o mundo ocidental... com uma intenção.
Batı Yakasının en güzel yerini sizlerle paylaşıyorum.
Estou a partilhar aquilo que creio ser o melhor local da zona oeste.
- Bunu gözüme batırma. - Batırmıyorum.
- Não me espetes isso no olhos.
Bekar olmanı anlıyorum, Amber ve batı yakasında yaşıyorsun. Hiç şaşırtıcı değil, kanunlara karşı gelmesi tüm hayatı boyunca bunu alışkanlık haline getirmesi.
E sem surpresa, ela quebrou a lei... e a moralidade, durante toda a vida.
Babamın şirketini neredeyse batırıyordun, Howard... ve ben bu insanların onu tekrar layık olduğu yere getireceğine inanıyorum.
Levaste a companhia do meu pai ao chão, Howard... e acredito que esta gente pode trazê-la de novo ao lugar que lhe pertence.
Biliyorsun, bu programdaki hatalardan ve yapılan batırmalardan çok keyif alıyorum.
Sabes, gostei muito de te ver naquele programa onde tinham todos aqueles enganos e quedas.
Hint Adaları'nın, Kanarya Adaları'nın batısından 3.500 kilometreden daha uzakta olduğunu sanmıyorum.
Eu acredito que as Índias não se encontram a mais de 750 léguas a oeste das Ilhas Canárias.
Geçen hafta donanmanın batırdığı kayıkta yaşayanları arıyorum.
Procuro os ocupantes da sampana que se incendiou na semana passada.
81 Batı caddesinden, Kennedy Havaalanı'na 15 dakikada gittiğimi hatırlıyorum.
Uma vez fui da West 81 st. ao aeroporto Kennedy em 15 min.
Ama şimdi geriye baktığımda anlıyorum ki o zamanlar hem kendi kendime... hem de batıdaki büyük çöle yabancıymışım.
Ao olhar para trás, é agora claro que eu me desconhecia a mim próprio... tal como desconhecia o deserto do oeste.
Seni de hatırlıyorum. Bat'leth'i güçlükle kaldırabilen bir çocuk.
Um menino, pouco capaz de segurar um bat'leth.
Çok mu göze batıyorum?
Eu sou óbvio?
Eğer ilişkiye başladığım kişiden hoşlanmıyorsam, o ilişkiyi batırıyorum.
Se a garota não está a fim, quanto mais tento, pior fica.
Ben sadece kendimi batırmaya çalışıyorum.
Só me quero prejudicar a mim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]