English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir film

Bir film Çeviri Portekizce

4,881 parallel translation
Bernie, bu Ölüm Korkusu ya da romantik bir film değil.
Bernie, não é o "Vertigo". Não é um filme romântico.
Artık nasıl çalıştığını bildiğime göre Şimdi senin guguk kuşu kalbin hakkında bir film yapabilirim!
Podia fazer um filme sobre o teu coração, já que conheço todas as suas engrenagens.
Anlayacağınız, karton kutunun üzerinde mumlu bir film var.
Sabe, as embalagens tem uma fina camada de laminado encerado.
Bu bir film değil.
Isto não é o "Super Fly".
Evet, "parti bitti" adında bir film. Başrolde de sen ve keş kız arkadaşın var.
Sim, um filme chamado Acabou-se a Festa, protagonizado por si e pela sua namorada drogada.
Baban ve ben dün gece çok güzel bir film izledik. Bana seni hatırlattı.
Eu e teu pai vimos um filme maravilhoso na outra noite, lembrou-me muito de ti.
İnternette bir film var ama bulamıyoruz.
Há um filme na internet... que não conseguimos encontrar.
Daha sonra Jen'le ben bir film izleyeceğiz.
E vou ao cinema com a Jen depois.
Bildiğimiz toplumu yok edebilecek bir film.
É o único filme, que pode destruir a sociedade como a conhecemos.
Bir film izlemeye ne dersiniz?
QUE TAL SÓ VER UM FILME?
Bana göre herhangi bir film gibi. Sadece daha güzel şeyler içeriyor.
Para mim... é um filme, como qualquer outro filme, só que ele tem muitas coisas melhores nele.
Bu gece Grace Kelly'miş gibi sahneye çıkıp selamlar vererek bize bir film anlaşmasına mal oldun.
Tu fizeste-nos perder um contrato para um filme esta noite, apenas subiste no palco e fizeste reverências como... Uma maldita Princesa.
Bir film daha çekin ve ikiniz de borçtan kurtulun.
Mais um filme, e ficam livre da dívida.
Sen tüm yaz tatilinden vazgeçip düşük bütçeli, boktan bir film için Danimarka'ya mı uçtun?
Desististe das férias de verão, vieste para aqui da Dinamarca apenas para trabalhar nesta merda de filme de baixo orçamento?
- Gidip bir film izlemeye ne dersin?
- Sair e assistir a um filme?
2009'da, Lance Armstrong'un dönüşüyle ilgili bir film çekmeye başladım.
decidi fazer um filme sobre o ano de regresso de Lance Armstrong.
Simeoni hikayesini açıklamak için muhtemelen bir film çekmek lazım.
seria preciso um filme para explicar a história com Simeoni.
Lance adeta bir film yıldızıydı.
Ele era quase uma estrela de cinema.
Lance'i göklere çıkaran bir film çektiğin sanılmıştı. Dönüşü hakkında bir film çekmen garibime gitmişti çünkü ilham verici bir film olacağa benziyordu.
146.8 ) } Achava-se que estava a fazer algo para vangloriar Lance. pois parecia que seria um filme inspirador.
Hasır kovboy şapkalı kameramana göre, görevleri Gibney karşıtı bir film yapmaktı.
era fazer o filme anti-Gibney.
Kötü bir film mi?
- Um filme mau?
Yabancı bir film mi?
Um filme estrangeiro?
- Bize bir film gönderdi.
- Ele mandou-nos um filme.
- Ev yapımı bir film.
- Um filme caseiro.
Bir film görmüştüm bir keresinde, Walken, Martin Sheen'in elini sıkınca... -... 3'üncü Dünya savaşını başlatacağını görmüştü.
Uma vez vi um filme onde o Walken aperta a mão do Martin Sheen, e vê que ele começou a III GM.
- Güzel bir film aç da izlesinler.
- Arranja um bom filme para eles verem.
Onlar hakkında bir film bile yapıldı.
- Fizeram um filme sobre eles.
Bir film yıldızına benzedin.
Pareces uma estrela de cinema!
Bu gerçekten iyi bir film olcak. Adına da'ufak çük'diyebilirsin.
Seria um bom filme, o chamarias de o pau mais pequeno da história.
Sana durmanı söyledim. Sen bir film istedin.
- Disse-te para pareres, disse-te para parares.
Annem çalışmıyor, babam da bir film dağıtım şirketinde çalışıyor.
A minha mãe não trabalha e meu pai trabalha numa companhia de distribuição de filmes.
Orlando Bloom New York'ta bir film çekiyor.
Orlando Bloom está gravando um filme em Nova York.
Eski karım gidip büyük bir film prodüktörüyle evlendi.
A minha ex-mulher foi-se casar com um produtor de sucesso.
- Dün akşam kablolu TV'de çok güzel bir film izledik.
Vimos um filme muito bom na tv por cabo ontem à noite.
Michael anakaradaki... bir film festivalindeymiş. Bir kahve için buluşacağız.
O Michael está no continente para um festival de cinema e nós vamos beber um café.
Belki sonra çocuklarla bir film izleriz.
Depois, podemos ver um filme com os miúdos.
Ve hava nasıl olursa olsun... her cuma akşamı bir film.
E às sextas feiras à noite, víamos um filme, estivesse o tempo como estivesse.
Böyle oluyor, içeri aldığı her şey bir kahvaltı, bir gazete, bir film.
É assim : Tudo o que ela vive, um pequeno-almoço, um jornal, um filme, está convencida que já viu isso antes.
- Ben onu bir film üzerine yazılmış bir kitap sanıyordum.
É... Pensei que era um livro baseado num filme. - Não...
Bütün Kuzey İstilasını belgeselleştiren bir film ekibim vardı.
Tinha uma equipa a filmar a invasão do Norte.
Duyduğuma göre hikayeleri bir aletle anlatıyorlarmış. Film deniyor.
Há uma coisa nova para contar histórias, chama-se "filme".
Çok korkunç bir film.
É muito assustador.
- Sikişli başka bir film daha mı?
- Para fazer um outro filme de merda?
Bu, çekmeye başladığım ilk film için mükemmel bir finaldi.
Era o final perfeito para o filme que eu começara por fazer.
Bu film kurgusaldır. "Gerçek bir hikâyeye dayanmaz." Bu film gerçek kişilerin bir mahkemedeki dramından etkilenerek yapılmıştır ama ne gerçek insanları anlatma çabasındadır ne de mahkeme ve sonucu üzerinde yorum yapma çabasında.
Esta é uma obra de ficção, não uma história verídica. É um drama inspirado por pessoas reais num julgamento, mas não se trata de uma tentativa de retratar as ditas pessoas nem de comentar o julgamento ou o seu resultado.
Bu odadaki insanların hayatları daha güçlü bir hayattan arta kalan film parçaları gibi.
As vidas daquelas pessoas pioraram por causa dos mais poderosos.
Pizza yaparım, bir bardak şarap, belki film de izlerim.
Comer uma pizza, um copo de vinho, talvez ver um filme.
ŞU ANDA BİR FİLM YILDIZI DEĞİL.
ACTUALMENTE NÃO É ESTRELA DE CINEMA
Bu yüzden film için yeni bir son hazırladık.
Então, temos um novo final para o filme.
Bir film mi?
É um filme?
Yaptıkları en ilginç şey yılda bir akşam yemeği daveti verip birbirlerinin sırtına vurup film yıldızlarıyla fink atmak.
A única coisa mais ou menos interessante é o grande jantar anual com palmadinhas nas costas e estrelas de cinema.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]