English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bir çocuk

Bir çocuk Çeviri Portekizce

20,913 parallel translation
Genç Josh, iyi bir çocuk.
O jovem Josh é um bom rapaz.
Orada korkmuş bir çocuk var ve ona... -... sırtımı dönemem.
Aquela miúda está assustada e eu não posso voltar-lhe as costas.
Meraklı bir çocuk olarak.. .. fikirlerle dolu bir genç olarak.. .. veya dünyanın ayaklarının altında olduğu bir kadın olarak..
Como uma criança cheia de curiosidade, uma adolescente cheia de opiniões, ou uma mulher com o mundo a seus pés.
Cinsel saldırı iddiasını yapan kişi bir çocuk taciz edilenle aynı çocuk.
A pessoa que alega ter sofrido a agressão sexual é um rapaz... O mesmo rapaz que foi vítima de "bullying".
Kendo antrenmanlarında ağzımı burnumu kıran Preston adında bir çocuk vardı hani?
E havia aquele miúdo, o Preston, que me batia sempre no treino de kendo?
O iyi bir çocuk.
Ele é um bom miúdo.
Bazan, bir çocuk, kiliseye gidiyormuş gibi görünmek isteyebilir.
Nalguns dias um rapaz só quer parecer que vai à igreja, está bem?
Bak... Bir çocuk varmış ve babası 6. yaş gününde ona bir şahin almış.
Ouve havia um rapaz e o pai dele ofereceu-lhe um falcão no sexto aniversário.
İçe atmak sağlıklı bir şey değil, hele ki yedi yaşındaki bir çocuk için.
Não é saudável evitar esse assunto, sobretudo tendo ela sete anos.
İyi bir çocuk ol.
Sê um bom rapaz.
Şimdi iyi bir çocuk ol ve o silahı yere bırak.
Sê um bom rapaz e larga a arma.
Ve Katolik bir çocuk için, bu çok tehlikeli bir olay.
Isso é muito perigoso para um rapaz católico.
Bir çocuk sen hoşlanıyor mu, yoksa seni zekân için mi kullanıyor, nasıl anlarsın?
Como é que sabes se um rapaz gosta de ti, ou se está apenas a usar-te, tipo, pela tua cabeça?
Bazıları bir çocuk olduğunu söylüyor.
Há quem diga que foi apenas um miúdo.
Sadece bir çocuk?
E é apenas um miúdo?
Altı yaşındaki bir çocuk gibi görünmek istemem ama geldik mi?
Não quero soar como um miúdo de seis anos, mas já chegamos?
Connor isminde bir çocuk.
Um miúdo chamado Connor.
o da, babasız bir çocuk.
Ele, uma criança sem pai.
Hayır, bir çocuk olduğunu ve onu çok hızlı büyümeye zorladığını düşündüğü için.
- na tua filha? - Não, porque ela pensa... pensa que tu és uma criança e que a forçaste a crescer demasiado depressa.
Albert bugün yanında çalışması için genç bir çocuk getirmiş.
O Albert trouxe um jovem para trabalhar com ele hoje.
- Bir eroinman evinde küçük bir çocuk buldum.
- Encontrei o puto num local de drogas.
Ve ayrılık haberini her zaman bana verdirirdi ki bildiğin gibi on yaşındaki bir çocuk için zor bir durumdu, ama en azından ortalıktaydı.
E obrigava-me sempre a dar a notícia. O que era difícil para um miúdo de dez anos. - Mas pelo menos ela estava presente.
Kattegat'tan bir çocuk olarak ayrıldığını, bir adam olarak dödüğünü söylüyorlar.
Dizem que saiu de Kattegat como rapaz e voltou como homem.
Onun çocuğunu taşıyorum, Hristiyan bir çocuk.
Carrego o filho dele, uma criança Cristã.
Ve bu soylular bize, senin babanın, Kral Ragnar'ın Mercia kraliçesi olan Kwenthrith'ten bir çocuk yaptığını ve bu çocuğun hala Ecbert'in hükmü altında yaşadığını söylediler.
E disseram-nos que o teu pai, o Rei Ragnar, teve um filho com a Rainha Kwenthrith de Mercia, e que este filho ainda vive na Corte de Ecbert.
Bir çocuk bile çizebilir.
Podia ter sido uma criança a fazê-los.
İstediğin kadar çocuk gibi davran. Sen yetişkin bir adamsın.
Pode agir como criança, mas é um homem.
Ben de kahrolası bir cehennem çukurunda çocuk işleriyle boğulur dururum.
E eu ficarei com serviços leves em algum maldito buraco.
Eğer iyi bir küçük çocuk gibi işiniz hakkında gidin.
Vais à tua vida como um bom menino.
Bir zamanlar oğlum dediğin çocuk için.
Aquele a quem chamaste de teu filho.
O bir genç çocuk...
- É um rapaz adolescente...
İyi bir çocuk.
Um belo rapaz.
Durumunu kontrol edebilirim, ama 2000'in üzerinde öğrencim var, bir sınıfta 35 çocuk.
Posso verificar a situação dele, mas, temos mais de 2 mil estudantes, 35 alunos por sala.
Bir basketbol partisinde kadro dışı birkaç gay çocuk vardı.
Foi um casal de rapazes "gay" numa festa de basquetebol.
O çocuk ve ben bir şeyler paylaştık.
Aquele miúdo e eu tínhamos algo em comum.
Yemin ediyorum, o çocuk bir ceketimi daha mahvederse...
Se aquele miúdo estraga outro casaco...
Ama o çocuk çok daha karanlık bir yerden geliyor.
Mas este rapaz vem de um sítio muito mais negro.
İki çocuk babası, sevecen bir koca.
Tinha dois filhos. Era um marido carinhoso.
Erkek çocuk, kız çocuk ve yetişkin bir kadın olay yerinde ölü bulundu.
Um rapaz, uma rapariga e uma mulher adulta foram encontrados mortos no local.
Yılın en güzel kısmını bir hastanede geçirdi... ama o çocuk hiç pes etmedi.
Passou quase um ano num hospital, mas aquele miúdo nunca desistiu.
Çocuk her zaman bir yapıcıydı.
Ela sempre teve iniciativa.
Al, bir şeyler atışır çocuk.
Anda, toma um petisco, criança.
Neden bir şartlı tahliyeli çocuk dersine silah getirsin?
Porque levaria alguém em condicional uma arma para uma aula de arte de crianças?
Çocuk aktörümüzden tam olarak da Emmy'lik bir performans değil.
Não é bem uma actuação merecedora de um Emmy da nossa actriz-criança.
Altın kalpli bir kötü çocuk.
Um mauzão com um coração de ouro?
Bir de bana mı çocuk diyorsun, sen nesin?
Dizes que sou uma criança. Já olhaste para ti?
Bakın büyük ihtimalle bir kaç geceliğine kalacak yer arayan serserilerin işi. Ya da eğlence arayan bir grup çocuk.
Uh, olhem, provavelmente é só um mendigo à procura de um lugar para passar umas noites, ou um bando de putos que querem fazer uma festa.
- Güzel bir erkek çocuk.
- É um lindo rapaz.
Çocuk tam bir maden.
Ele é que é o golpe.
Geride bir eş ve dört küçük çocuk bıraktı.
Ela deixa um marido e quatro crianças.
Tekrar çocuk olmayı isteyen bir yetişkinle karşılaştınız mı hiç?
Alguma vez conheceram um adulto que quer voltar a ser miúdo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]