Çocuk yok Çeviri Portekizce
856 parallel translation
Köpek yok, çocuk yok, sadece iki iç mimar.
Não há cães, não há crianças, só dois decoradores.
Karşında kahrolası bir çocuk yok.
Deves pensar que sou uma criança estúpida ou algo parecido.
Engel olacak çocuk yok.
Sem crianças, para nos impedir.
Doğru, Charles, çocuk yok.
É isso mesmo, Charles, não há nenhuma criança.
Hayır, çocuk yok.
Não. Não há filhos.
Çocuk yok.
Não tem filhos.
Çocuk yoksa, mektupta yok.
Não há rapaz.
Diğer bayanlar merak ediyorlar Kızılderili'yle evliliğinden çocuk yok mu?
Outras senhoras estavam a perguntar, bem, elas queriam saber nesse casamento com o índio, não houve crianças?
- Çocuk yok.
- Nada de filhos.
Adı Tonya, soyadı Komarov olan çok çocuk yok.
Não chamadas Tonya e com o apelido Komarov ou Komarovsky.
Şimdi, elimizde dağılmış yuvalardan gelen fazla çocuk yok, ama...
Agora, não temos muitos meninos vindos de lares desfeitos, mas...
Çocuk yok.
Näo tem filhos.
Hiç çocuk yok.
Procurem por aquele lado Terceira secção!
- Bu akşam dünyada çocuk yok.
- Obrigada, meu Deus.
- Ne demek çocuk yok?
- Já não há rapazinho. - Já não há rapazinho, como?
Kadın yok, çocuk yok, yolu kapayan kentler yok.
Não há mulheres, nem crianças, nem cidades no caminho.
O okulda 15 yaşından büyük çocuk yok ki.
Têm todos menos de 15 anos.
Evlilikten önce çocuk yok.
Antes do casamento, sem filhos.
- Bir çocuk yok karşınızda bayım.
- Não está a lidar com uma criança.
- Çocuk yok mu?
- Não há filhos?
Çocuk iz bırakmadan yok olur.
E quando são encontradas...
Shh! Çocuk seni duyabilir. Bilmesine gerek yok.
Fale mais baixo, o miúdo ainda ouve e não é coisa que precise de saber.
Son birkaç yılda kurulmuş onca başarılı şirket bu felaket yüzünden yok oldu ve Amerika'daki her adam, kadın ve çocuk bundan etkilendi.
As frágeis fortunas conseguidas nos últimos anos esvanecem-se perante este desastre que afectou todos os homens, mulheres e crianças da América.
Bu çocuk için endişelenmemize gerek yok.
Não precisamos de nos preocupar com ela.
Bu çocuk bugün de minnettar olmazsa hiç olacağı yok.
Agora, se esse rapaz não ficar grato por este dia, nunca o será. Mas também se espera, que não fique mal acostumado.
Sağol çocuk gibi bakılmaya ihtiyacım yok.
Cuidar de mim como se eu fosse um bebé. Não, obrigado.
Kimlik yok, mektup yok, fotoğraf yok, ne sevgili ne de çocuk fotoğrafı.
Não temos o dia todo! Os caminhões estão à espera.
Çocuk için fazladan yere ihtiyaç yok.
A criança não ocupará espaço.
Dostlarımla neşelenecek, bir çocuk olarak bana fazladan verilen bir şey yok.
Nunca me deu tanto em garoto para comemorar com meus amigos.
Majesteleri, çocuk yok.
Majestade, não há nenhuma criança.
Tecrübem yok ama küçük bir çocuk mutsuz olduğunda bunu anlarım.
Não tenho experiência. Mas sei quando uma criança é infeliz.
Çocuk yaşta henüz, Nerede olduğundan haberimiz yok, her zaman da eve gelmez
A metade do tempo, não sabemos onde ele está, nem a casa vem. Kraus.
Yaz mevsimi ve çocuk olmak kadar güzel bir şey yok.
Nada melhor que o verão. Que ser criança.
- Hoşça kal. Çocuk büyütmek kadar, zevkli bir şey yok.
Pena que os miúdos se tornem em adultos.
Çocuk gibi davranma! Kahyaları işe karıştırmanın bir anlamı yok!
É inoportuno pôr à corrente ao serviço.
Çocuk odasının anahtarı bende yok, Dudley'ler de eve gittiler.
Não há problema. Não tenho a chave do berçário, e os Dudleys já se foram embora.
Çocuk yok.
Nada de filhos.
Yok canım, çoluk çocuk işi bunlar.
Oh, não, não tenho tempo para isso.
Kendini, kariyerini yok edebilirsin, o genç çocuk sana kendini hatırlattı.
Ao ponto de se poder autodestruir, à sua carreira, a um jovem que o faz recordar de como você era!
Çocuk yok.
Prometam que não saiem daqui até eu voltar.
- Çocuk falan yok.
- Mas o rapazinho?
Çocuk yok olmuştu.
As precauções devidas foram tomadas.
Kızmak yok çocuk.
Sem ressentimentos, rapaz.
İyi bi çocuk olacağına söz verdiğin sürece sorun yok.
Tudo bem, se me prometer ser bom rapaz...
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur. Ne acaba?
Resumindo o quê?
- Ortada daha çocuk falan yok.
Bem, ainda não tiveram filhos.
Asker de yok. Birkaç çocuk ve kaçık bir ihtiyar.
Não há soldados, apenas algumas crianças e um velho louco.
Ben, çocuk, iki droid. Ve soru sormak yok.
Eu, o rapaz, dois droids, e sem perguntas.
Birkaç çocuk, bir çiftçi ve genç bir kızdan fazlası yok.
Nada mais que algumas crianças, um lavrador e uma moça.
Çocuk yok.
Não.
Hiç şüphem yok, aynı çocuk. Esteban, oğlum. Tanrı sana bu tuhaf gücü vermiş.
Esteban, meu filho, Deus deu-te um poder misterioso, e esse poder deve ser usado para ajudar aqueles que precisam, num Novo Mundo, nunca te esqueças disso...
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65