Bom Çeviri Portekizce
237,339 parallel translation
Odda iyi bir adam.
Ele é bom homem.
- Anladım, iyiymiş.
Certo. Bem bom.
Ama efsane spateggi yaparım.
Mas, faço um bom espaguete.
- İyi olmuş o zaman, değil mi?
- Isso é bom, não é?
- İyi derken?
- Bom?
- Adını ebediyyen unutmayacaklar.
- Saberão seu nome para sempre. - Que bom.
Bu çok zor oğlum!
Bom, isto é tão difícil!
"Oğlum" dedim!
Agora disse "bom"!
Alkolün tadı güzelmiş!
O álcool é bom!
Deme yahu. Bu Harem, sadece diğer suçlulardan çalan kadın hırsızlardan oluşan seçkin bir grup.
Bom, esse Harém é um grupo de elite de ladras que só rouba a outros criminosos.
Bana, federallerin kardeşini "iyi davranış" dan çıkardığını söylediler.
Disseram-me que o FBI vai libertar o teu maninho por "bom comportamento".
Oldukça değerli olduğunu kanıtlıyor.
Ela está a revelar-se um bom ativo.
Ve mutlu yolculuklar.
Wilson, bom dia e boa viagem.
Walter, başka bir iş ayarlaman güzel ama bu işleri bana bırakman gerek.
Walter, é bom que tenhas arranjado outro trabalho, mas deves falar comigo antes.
Okyanus, iletişimsiz bir şekilde kaybolmak isteyeceğin bir yer değildir.
O oceano não é um bom lugar para se ficar perdido e sem comunicações.
Sadece böyle hissettiriyor.
Bom, parece isso.
Sağlam olana.
No bom.
Onu iyi temsilci yapacak türden bir kişiliği var.
Ele tem o tipo de personalidade que o vai fazer um bom representante. "
- Hiç iyi olmadı bu.
Isso não é bom.
Saklanmak için güzel bir yerdi ta ki mesele sevdiğin insanlar olduğunda bazen sığınak olmadığı öğrenene kadar.
Era um bom lugar para esconder-me. Até que se aprende, quando se trata de pessoas que amas, que às vezes não há refúgio.
Pamuk Prenses'i bulmak için... senin dediğin gibi... annemin büyü kitabını kullanıyorum.
A dar bom uso ao livro de feitiços da mãe como tu disseste. Encontra a Branca de Neve.
- Bu iyi bir şey, değil mi?
Bem, isso... isso é bom, certo?
İleride iyi bir hamburgerci biliyorum.
Eu conheço um bom sítio de hambúrgueres no caminho de volta.
- Geçen gece çok iyi vakit geçirdim.
Passei um bom bocado na outra noite. Também eu.
Evet, güzel bir şey.
Sim, é bom, é bom.
Onunlayken iyi bir iş çıkardın.
Tu fizeste um bom trabalho com ele. Ontem, fui a casa dele.
Güzel.
Isso é bom.
Ben kendimi bilirim. Hepimiz iyi bir iş yapmaya çalışıyoruz.
Estamos todos a tentar fazer um bom trabalho.
İşleri halletmek için iyi bir yer.
É um bom lugar para conseguir fazer as coisas.
İngilizcem o kadar iyi değil.
O meu Inglês não muito bom.
Pekâlâ, iyi iş beyler.
Tudo bem. Bom trabalho, rapazes.
Ben de matematikte iyiyimdir.
Eu sou bom em matemática.
Matematikte bu kadar başarılı olduğunu bilmiyorduk.
Não sabíamos que eras tão bom a matemática.
Bu kadar başarılı olmanın sebebi de bu olsa gerek.
Provavelmente porque és tão bom nisso.
Güzelmiş, hoş.
É bom. É agradável.
İyi biridir.
Ele é um bom tipo.
En azından biriniz burada olsanız güzel olurdu.
Seria bom que pelo menos um de vocês estivesse cá.
- Güzel. İyi oldu bu.
Isso é muito bom.
Bu olayı hâlâ olumlu bir şeye dönüştürebiliriz.
Nós ainda podemos fazer algo de bom com isto.
Kusura bakmayın ama şu anda pek müsait değiliz.
Peço desculpa, mas agora não é um bom momento.
Güvenilir bir aileden gelmen de iyi bir şeydi.
O facto de tu vires de uma família fidedigna, isso era bom.
- Bu iyi, değil mi?
Foi bom, certo?
Ama zor, ama güzel.
Mas é... é difícil, mas bom.
- Yüzünüzü kara çıkarmayacağım.
Irei fazer um bom trabalho para vocês. Sim.
Bu iyi bir şey galiba.
Bem, isso é bom, suponho.
Güzel.
Bom.
Aferin sana evlat.
Bom trabalho, rapaz.
Dar kafalı...
Ser trivial não é bom.
Evet, o yerin farkındayım ama daha taze seçeneklerin olduğu bir mekân biliyorum.
É tão bom que é a única opção.
- Güzeldi.
- Foi bom.
- İyi iş mi?
"Bom trabalho"?