Cennette Çeviri Portekizce
1,289 parallel translation
Cennette bir başka, mükemmel gün daha hava sıcak, esintiler sakin.
Mais um dia perfeito no paraíso! O tempo está quente e corre uma brisa. A água está calma e cristalina.
Dünyada da tıpkı cennette olduğu gibi, gün gelecek hakimiyetin mutlak olacak. *
Venha a nós o vosso Reino Seja feita a vossa vontade Assim na Terra como no Céu.
Cennette mi?
No Céu?
Bu, şu anda cennette limbo yapan bir çocuk için.
Esta é por aquele miúdo que está a fazer limbo no céu.
Cennette miyim?
Estou no paraíso?
Cennette sorun mu var?
Problemas no paraíso?
Seni cennette büyük bir ödül bekliyor olacak.
Haverá uma grande recompensa à tua espera no Céu.
Cennette sorun var galiba?
Então, há problemas no paraíso?
Cennette çok güzel bir gün değil mi?
Um belo dia, aqui, no Paraíso, não está?
O cennette.
Foi para o céu.
Cennette bir sürü insan var.
Há muita gente no céu.
- Cennette bu hatırlanacak.
- Hão-de se lembrar de ti no Céu.
Eğer uyuyabilirsem, cennette olacağım.
Se eu pudesse dormir assim estaria no paraíso.
Kutsal babamız cennette üzüntü içerisinde.
E o nosso Pai no céu está cheio de desgosto.
Sanırım bazen böyle Sadece cennette olmalarını umuyorum. - İnanılmaz.
Eu acho que em momentos como este, eu só espero que exista o céu.
Yerini cennette hazır ediyorlar.
Estão a preparar um lugar no céu para ti.
En sonunda, her yerde hala "Söz." var. Cennette, meleklerinde, Dünya'da, yıldızlarda insan ruhunun en karanlık köşelerinde.
No final, ainda existirá a Palavra por todo o lado... no Céu e seus anjos, na Terra e nas estrelas, mesmo na mais sombria face da alma humana.
Cennette hizmet etmektense cehennemde hüküm sürmek daha iyidir.
É melhor reinar no Inferno do que servir no Céu.
Cennette karşılaşacağımız güne kadar.
"Até nos reencontrarmos " no Céu. "
"Arş-ı Âlâ'da, cennette bir yerde," "Belirleniyordur tüm bunlar."
"Distante, em algum lugar do paraíso, tudo é decidido"
Onu yanına al ve ona cennette güzel bir yer ver.
Leve-a com você e a guie para a paz do céu.
Cennette miyim?
Isto é o Paraíso? Paraíso?
Cennette, tüm ağaçlar armağan olarak verilmişti.
Nesse Éden, todas as árvores foram dadas em presente.
- Ödülünü cennette alırsın.
- Deus o recompensará no céu.
Lois, eğer buradan sağ çıkmazsam, cennette tanıştığım ve ilk kız arkadaşım olacağına dair söz vermeni istiyorum.
Lois, se nós não sairmos daqui com vida, Eu devo dizer-te que prometi à minha primeira namorada que nos encontrávamos no céu.
Baba, sence cennette de Gumbel 2 Gumbel var mıdır?
Ei, Pai, achas que têm o Gumbel 2 Gumbel no paraíso?
Cennette.
- É, talvez até no céu.
Tüm hayatım boyunca her zaman yanımdaydın. Ama şimdi İsa'nın yanında olduğunu biliyorum. Diğer köpeklerle birlikte cennette mutlusundur.
Sempre me acompanhaste, toda a minha vida, mas agora estás junto de Deus e és feliz no céu com os outros cães, e podes correr e brincar, e nunca mais vais ter de pôr uma trela,
Cennette tasma yoktur.
E não há trelas no céu...
Sanki bunu cennette pişirmişsiniz de sonra getirip tekrar masaya koymuşsunuz gibi.
É como se tivesse cozinhado isto no paraíso e depois o tivesse trazido para aqui para a sua mesa.
Şimdi cennette yedi dakika.
Agora são sete minutos no paraíso.
Vicki ve Bill cennette yedi dakika için içeri girecekler.
A Vicki e Bill vão ficar sete minutos no paraíso.
Cennette sadece 3 dakika 26 saniyen kaldı.
Só faltam... três minutos e vinte e seis...
Toprağın altında bir yerlerde çürüyor mu ya da belki cennette Jimi ve Janis'le parti yapıyordur.
Tipo, está a apodrecer debaixo da terra? Ou talvez esteja no céu... A festejar com o Jimi e a Janis.
Cennette sorun çıktı.
Né... problemas no paraíso.
Sanki Maude cennette biriyle çıkmıyor mu?
Achas que a Maude não namora no Céu?
Sadece saygı gösterelim O cennette çalışıyor 7 gün, 24 saat Aynen öyle
Apenas venerá-lo Trabalha no Céu Vinte e quatro horas por dia Isso mesmo
Kim bilir, belki çok para kazanıp bu adadan kurtulup geri kalan hayatınızı tropik bir cennette geçirirsiniz.
E quem sabe se não ganham um Jackpot e saem desta ilha para passarem a vida num paraíso tropical?
Cehennemde kral olmaktansa cennette hizmetçi olmayı yeğlerim.
Prefiro ser um escravo no céu do que governar o inferno.
Galiba Myrtle Plajı'nı cennette göreceğim. Rahatla dostum.
Talvez eu veja Myrtle Beach do Céu.
Bilmen gereken önemli şey Ally Çavdar Ekmeğinin cennette oluşu.
O mais importante, Ally, é que o Broa está no Céu.
Gerçek cennette değil, insanların gittiği yerde değil.
Não está no Céu das pessoas.
cennette.
Ela... ... "passou adiante".
Bir melek. Cennette yaşar.
Isto é um anjo, vive no céu.
Cennette ödülünüzü alacaksınız!
Serão recompensados no céu!
Honolulu'dan KFWI'yı dinliyorsunuz... Cennette bir güzel güz günü daha.
Daqui é a KGMB em Honolulu em mais um belo dia de Outono no paraíso.
İsa'nın sözlerini hatırla - "Bugün sen benimle cennette olacaksın."
Lembra-te do que Jesus disse : "Hoje, estarão comigo no Paraíso".
Onu cennette görebilirim, öyle değil mi?
Vê-lo-ei no céu, não é?
Cennette kızlar var mı Post?
Há cona no céu, Post?
Çünkü cennette tasma yoktur.
porque no céu não há trelas.
Bunlara cennette uçmak için ihtiyacı var.
Ele precisa delas para voar para o céu...