De olduğu gibi Çeviri Portekizce
2,799 parallel translation
Uzayın derinliklerinde olduğu gibi burada, yeryüzünde de oyun canlı bir şekilde devam eder.
E mostra-se-nos tão vividamente aqui na Terra como o faz nas profundezas do espaço.
Blake belli ki işinin stresi ve baskısı altında ezilmişti ve Blake'de olduğu gibi yükünün fazla geldiğini hissedersen lütfen bana gelebileceğini bil.
É óbvio que o homem cedeu à pressão e ao stress do seu trabalho. E se alguma vez se sentir tão sobrecarregado como o Blake se deve ter sentido, saiba que pode vir falar comigo.
Diğerlerinde de olduğu gibi aynı el yazısı, aynı mürekkep, aynı zarf.
A mesma letra, tinta e envelope das demais.
Bence, hayatında ilk kez Reed, onun ufak bir insan olarak değil de olduğu gibi görülebileceğini gösterdi.
Acho que, pela primeira vez, ele provou-lhe que as pessoas a vêem como ela é e não como uma pessoa baixa.
Babam, Nate ve Blair'de olduğu gibi, hala benimle konuşmuyorlar.
O meu pai, o Nate e a Blair ainda não falam comigo.
Eğer Diana sana özelde, genelde olduğu gibi davranmıyorsa belki de seçeneklerini keşfetme zamanı gelmiştir.
Se a Diana não se comprometer contigo em privado tal como o faz em público, talvez seja tempo de explorar as tuas outras opções.
Her alt kültürde olduğu gibi fırtına avcılığı da belirgin karakter tiplerinin ilgisini çekiyor.
Como em qualquer subcultura, caçar tempestades atrai vários tipos distintos de personalidade.
Her zaman olduğu gibi, ılımlılık nedeniyle katı giriş kuralları uygulanıyor.
Como sempre, o pudor dita um costume de entrada rigoroso.
Biliyor musun Allen, ben biyolog falan değilim ama oldukça eminim ki bukalemunlar, eskiden olduğu gibi renk değiştiriyorlar.
Allen, não sou biólogo nem nada, mas tenho quase a certeza que os camaleões também mudam de cor.
d İki şeyden birini yapacak d d Herşeye izin verecek d d Ya da olduğu gibi kalacak d d Sen de niye geldiğini merak edeceksin d d Nerede yanlış yaptım?
Ele fará uma de duas coisas Ou admite tudo Ou dirá que já não é o mesmo
Ben de buraya geldim, dünyanın bittiği şarkı söyleyecek kimsenin olmadığı yaşlılar ve sizin gibi pisliklerin olduğu yere.
Agora, estou aqui, no fim do mundo sem mais nada para ver a não ser velhotes e merdinhas como tu.
Evet, bunun bir parçasısın. Çarkın fabrikanın parçası olduğu gibi. Ya da kum tanesinin sahilin parçası olması gibi.
Sim, fazes parte dela, tal como uma roda dentada faz parte de uma fábrica, ou um grão de areia faz parte da praia.
Scott'ın aklı son zamanlarda başka yerde, şuan da olduğu gibi.
Ultimamente a mente de Scott tem estado noutro lugar, assim como o seu corpo.
Yine de, her sene olduğu gibi, biriniz ilginç bir şekilde adını yazamıyor, ve ben de bir kez daha neden öğretmen olduğumu sorguluyorum.
No entanto, como acontece todos os anos, um de vós irá inexplicavelmente falhar em pôr o nome na capa, e eu irei de novo questionar a minha decisão em tornar-me professor.
Ancak, yakından bakılınca, sürekli bir hareket halindedir. Tıpkı on binlerce yıldır olduğu gibi.
No entanto, visto de perto, está sempre em movimento, tal como tem estado há dezenas de milhares de anos.
Herkesin senin gibi olduğu bi okula git
Vai para uma escola de pessoas como tu.
Çoğu zaman olduğu gibi şimdi de hiçbir şey anlamadım.
Normalmente não faço ideia e desta vez não é diferente.
Ama yeni yıldızların doğduğu yer yaşlı yıldızların derinlikleridir ve tıpkı dünyada olduğu gibi bir yaşam ve ölüm döngüsü gibi ama bu olay evrensel bir ölçekte cereyan etmekte ve bunun bugün de Orion Takımyıldızı'nda gerçekleştiğini görmektesiniz çünkü kılıç sapında bunu görebilirsiniz :
Mas é na morte das estrelas velhas, que nascem estrelas novas, é muito parecido com o ciclo de morte e renascimento aqui na Terra, mas numa escala cósmica, e podemos ver isso a acontecer hoje na constelação de Oríon, porque no punho da espada podemos ver isto :
Trish de tıpkı kaybolan diger cocuklarda oldugu gibi, onun icin bir sunak hazırladı.
Ela fez um altar a ele, tal como fez para todos os outros.
Sonra başmelekle birlikte olmanın günah olduğu ve meleğin cennetten kovulup, tıpkı şeytan gibi, çukura atıldığı anlatılıyor.
E de repente, algo sobre cometer um pecado. Fazer amor com um arcanjo. E então, a anjinha foi expulsa do Céu, tal como o Lúcifer,
Batı Virginia'da akraba evliliği yapan toplumlarda olduğu gibi.
- Como as comunidades puras de West Virginia.
- Bir gün uyanıp senin gibi bir emniyet müdürü olduğu için ne kadar şanslı olduğunu fark edecek.
Algum dia, ele vai acordar e perceber como tem sorte de contar com você.
Programlanması bir insan gibi olduğu için oda en az bir insan kadar hatalıydı ve onun eksikliği de buydu işte.
A programação dele foi baseada na mente humana. Ele é tão falível como nós. E a partir daí, parte do problema.
Hadi adamım, her yıl olduğu gibi aynı havai fişekler.
Vá lá, meu, é o mesmo fogo de artifício todos os anos.
Büyük ölçekli olduğu kaydedildi. Fakat Nautilus gibi bir gemi bu tür olaylara karşı hazırlıklıdır.
Maior de todos já registado mas o Nautilus deve estar preparado
Boynunun arkasına darbe almış. Daha açık söylersem, bir glomik tümörün sebep olduğu aşırı büyümüş sinirlere. Şok tabancası gibi.
Foi atingido na nuca, num crescimento anormal de nervos causado por um tumor glômico, uma espécie de "taser" interno.
Tıpkı balolarının olduğu bölümdeki gibi, Önce kaçtı ama hemen sonra döndü. Başı dik sahneye çıktı ve gülümsedi.
Como no episódio do baile de finalistas, ele saiu a correr, mas voltou, levantou a cabeça e sorriu.
Şuandan itibaren, moralin bozuk olduğu her an buna bakmanı ve şunu söylemeni istiyorum senden nefret ediyorum, seni sevdiğim gibi, parantez içinde.
A partir de agora, sempre que estiveres deprimido... quero que olhes para isto e digas... Odeio-te, como te amo... entre parênteses.
Sıcaklık her zaman olduğu gibi Walter... 22.2 derece ve % 10 nem.
É exactamente a mesma de sempre, Walter. 22 ° C e 10 % de humidade.
Sırları olan bir bakan, şantajcılar için hedeftir tıpkı senin özel hayatının da hedef olduğu gibi.
Um ministro com segredos é um alvo fácil de chantagem. - A sua própria vida privada é uma ameaça. - O que quer dizer com isso?
Birisi ihbar hattı, diğeri, bunda olduğu gibi, e-posta göndererek.
Uma linha anónima de denúncia, e o outro é mandar um e-mail, como este.
Birçok insanın olduğu gibi.
Um monte de gente teve.
Ben de sana bir fırsatla geliyorum. Her zaman olduğu gibi.
Precisavas de dinheiro eu apresentei-te uma oportunidade, como sempre.
Bir çok masum insanın olduğu gibi o da sorunların bir kurbanıydı.
Foi uma de muitas vítimas inocentes dos Problemas.
Her motor sporunda olduğu gibi rallilerde kendi yıldızlarına ihtiyaç duyarlar.
Mas, como todos os desportos motorizados, o rally precisa de carros que sejam estrelas por si só.
Bakın, her şirkette olduğu gibi,... bizim de Sendikayla bazı sorunlarımız var.
Como todas as empresas, tivemos problemas com o sindicato.
İnsanın olduğu gibi davranması, onuruyla yaşamanın en mükemmel yoludur.
"A maior maneira de viver honradamente é ser... o que fingimos ser".
DNA sonuçlarına göre, para üzerindeki kan kapıda olduğu gibi Tom Finnerty'nin.
O DNA confirma que tanto o sangue na nota como o da porta é de Tom Finnerty.
Ölü olduğu varsayılan bir kızları ve birden cinayet için gerçek bir nedeni varmış gibi görünen bir oğulları vardı.
Tinham uma filha dada como morta e um filho que de repente parecia ter um verdadeiro motivo.
Çocukluğumuzda olduğu gibi aynı tarz kurbanlar ve aynı yol.
Então, mesmo padrão, mesma poça de vítimas... - Tal e qual quando éramos crianças. - Não, não é o que...
Küf ve mantarların çoğunda olduğu gibi yüksek dozda ultraviyole ışın veya aşırı ısı onları yok edecektir.
Assim como na maioria dos bolores e fungos... uma forte quantidade de luz ultravioleta... ou calor intenso... deve efectivamente erradicá-los.
Tek yapması gereken kısa bir süre için ben olmaktı. Dikkat çekme, durumu olduğu gibi yürüt ama yok!
Tudo o que ela tinha de fazer era ficar no meu lugar por uns tempos, ser discreta, manter o status quo, mas não.
Hayır diyeceğini biliyorum ama yakınlardaydım ve birden düşündüm ki,... "Neden eskiden olduğu gibi araba gezintisine çıkmıyoruz?"
Eu sei que vai dizer não, mas ia a passar e de repente pensei, "Por que não vamos dar uma volta, como costumávamos fazer?"
Benim gibi maktül de hamile olduğu için bu dava senin adına çok zordu.
Este caso deve ter sido difícil para ti, uma vez que a vítima estava grávida e eu também estou.
Aynı benim gibi, bir işi olduğu için mutluydu.
Como eu, ela estava feliz de ter emprego.
Glenn, senin gibi muhteşem, sevgi dolu bir kardeşim olduğu için çok şanslıyım.
Glenn, tenho tanta sorte de ter um irmão tão amável e maravilhoso como tu.
O canavardan saklanmak yoktu. 458'ini geri vermek için çok geç olduğu için..... biz de aynısı gibi görünen bir arabayı vermeye karar verdik.
Não se pode esconder desse monstro, e era tarde demais para devolver o 458 dele, então decidimos devolver um que se parecesse.
Tabii ki yapamazsın, çünkü kilitli, ve her hırsızda olduğu gibi sen de anahtarları yok.
A composição elementar é diferente. Então, havia duas armas.
- Timothy sizin gibi arkadaşları olduğu için çok şanslı.
Timothy tem sorte de vos ter. Não, nós é que temos sorte.
Her hikâyenin iki tarafı olduğu gibi her kişinin de iki yanı vardır.
Tal como há dois lados da mesma história, todas as pessoas têm dois lados.
Ama adı tam bir felaket. "Ev yapımı," evde okumak gibi,... tıpkı etraftaki insanların rahatsız olduğu çöreklerin seri üretimini yapıyormuşuz gibi.
Mas o nome é do piorio. "Caseiros" faz lembrar "estudar em casa", como se fossem bolos que não gostam de conviver com os outros.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
de öldü 40
de oldu 19
de olacak 17
de olacağım 50
de olacağız 24
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
de öldü 40
de oldu 19
de olacak 17
de olacağım 50
de olacağız 24