Diye düşünüyorsun Çeviri Portekizce
391 parallel translation
En iyi savunma saldırıdır diye düşünüyorsun.
Para ti, uma grande ofensa é uma grande defesa.
İnsanlar tabela asarlar diye düşünüyorsun.
Pensava que haveria uma placa.
Onların sadece küçük hikayeler olduğunu biliyorsun, ama onlara öyle körü körüne inanmamızı istiyor ki sen de keşke inanabilsem diye düşünüyorsun.. ... ama sonuç itibariyle ne yapa -
E sabe que são somente pequenas histórias, mas ele quer que acreditem que é verdade... que deseja poder acreditar... finalmente é o que se pode fazer mas...
- Neden yapmaz diye düşünüyorsun?
- Porque é que achas que ela não o fará?
O bir pislik! " diye düşünüyorsun.
Ele é um verme, Como diz o velho.
Hey piyanonumu kırmaya ne dersin diye düşünüyorsun?
O que achas que estás a fazer ao querer partir-me o piano?
Ya sen, bütün hayaller sana uymalı diye düşünüyorsun.
Acha que todos os sonhos têm que ser do seu tipo.
- O delikanlı geldi mi diye düşünüyorsun.
- Pensas se o jovem estará em casa?
Eğer benim kim olduğumu Crow'a söyleseydin belki de daha iyi olurdu diye düşünüyorsun.
Talvez pense que estaria melhor se tivesse dito ao Crow quem eu era.
Ne diye düşünüyorsun ki? Çok kolay. İsviçreliler senin kaçak olduğunu biliyor.
Os suíços sabem que és um desertor.
Hayatım boyunca neredeydi diye düşünüyorsun?
"Onde esteve ele toda a minha vida?" Não é?
- Herşey bilimle açıklanır mı diye düşünüyorsun hala.
Ainda achas que a ciência explica tudo?
"New Orleans'ın canı cehenneme" diye düşünüyorsun.
E então pensas, "Que se lixe New Orleans."
Uçakta yemeliydim diye düşünüyorsun.
Estás a pensar que devia ter comido no avião.
Eşimin bununla ilgisi var diye düşünüyorsun?
Acha que o meu marido estava envolvido?
Doğru sözcükleri bulamıyorsun. Ne kadar saçma diye düşünüyorsun.
Tende a ser pomposo e um pouco tolo.
"New Orleans'ın canı cehenneme" diye düşünüyorsun.
Então pensas assim, "Que se lixe New Orleans."
Öyleyse şizofreni tıbbi açıdan tek bir nedene indirgenemez diye düşünüyorsun?
Não lhe parece que a esquizofrenia pode ser reduzida a um agente etiológico único?
Dünya sana bir can borçlu diye düşünüyorsun değil mi?
Você pensa que o mundo lhe deve uma vida, certo?
Şimdi, "acaba o mu yaptı" diye düşünüyorsun.
Agora ela pensa, talvez ele o tenha feito.
Sana küçük çocuga git başımdan der gibi git diyemem diye düşünüyorsun degilmi?
Acha que iam deixar um rapaz assim ir para outro lado?
Yo-yo olduğumu biliyorlar " diye düşünüyorsun.
"Eles sabem que sou uma farsa. Eles sabem que eu sou um totó".
Yukarısı daha iyi diye düşünüyorsun.
Estás a pensar que é melhor contra a corrente.
Şimdilerde dört kapı mı, kaç kilometre yapmış ve kafa kafaya çarpışırsan hayatta kalır mısın diye düşünüyorsun.
Agora, preocupamo-nos se tem quatro portas, rodagem, se sobrevivemos numa colisão de frente.
"Bir süs balığı kadar beynim olsaydı, daha iyi bir işim olur muydu?" diye düşünüyorsun.
Ou estás a pensar : " Se tivesse o cérebro de um peixinho dourado,
İblisim diye düşünüyorsun.
Deves pensar que sou um demónio.
Belki öylesi daha kolay. Sadece bir kere olunca neden diye düşünüyorsun.
Quando é só uma vez, estás sempre a pensar porquê.
Sen Carol harika diye düşünüyorsun.
Tu achas que a Carol também parece bem.
"173 kere mi... 174 kere mi ateş etti?"..... diye düşünüyorsun.
"Será que ele atirou 173 vezes..." "ou 174?"
Ancak yakayı sıyırabilir miyim diye düşünüyorsun.
Mas se estás a pensar se consegues escapar.
Daha yeni tanıştığım bu adam, bizim için bir ev yapmaktan bahsediyor diye düşünüyorsun.
"Este homem que acabou de me conhecer fala em construir uma casa para nós."
Zaten ölü neden edeyim diye düşünüyorsun.
Sei o que está a pensar : "Para quê matar o gajo? Já está morto".
- Ve hırsız olmak seni kazanan yapar diye düşünüyorsun ha?
- Os ladrões não são vencedores.
"o da aşağıdaydı" diye düşünüyorsun.
" eu estava cá em cima...
Senin pençelerin var ve sen şu pençelere bakıp, kendin için düşünüyorsun, bu pençelerle, "Şu tavşanı nasıl öldürsem?" diye düşünüyorsun
Tens garras e olhas para elas, a pensar : "Como vou matar esta coelhinha?"
Evet, ama bu yanlış. Düşünüyorsun ki hayallerinde bile yaşanabilecek somut bir şeyler var diye ve hayatı ihmal ediyorsun. Gerçekliği, bu gerçekliği.
Acabamos acreditando... que haja algo de vivo, de tangível... até nos sonhos... e descobrimos a vida, a realidade... esta realidade!
İstek varsa, saygı yoktur diye mi düşünüyorsun?
Pensas que o desejo não pode ser respeitoso?
Hoş bir karşılaşma diye mi düşünüyorsun, Harry?
- Achas que foi uma piada, Harry?
Sana ne düşünüyorsun diye sordum, "Ne mi düşünüyorum?" dedin.
Pergunto em que pensas, tu dizes : "Em que penso?"
Yani sen yaşlanıyorsun diye her şeyin durduğunu mu... düşünüyorsun?
Achas que tudo pára porque estás a envelhecer?
Sen onun hakkında ne düşünüyorsun? " diye sordum.
"Que pensas dela, tia Belle?"
Nerden geliyorsun, ne yapmayı düşünüyorsun diye soruyor, Peg.
A Peg quer saber de onde és, quais os teus planos?
Ne düşünüyorsun? Ben kendi doğum günümde, iç çamaşırımla sana koşup yardım istiyor muyum diye düşünüyorum.
Estou a pensar se, no meu aniversário, vou correr para ti em roupa interior a pedir ajuda?
belki sevişelim mi diye bana sormuyorsun Çünkü benim sana hayır diyeceğimi düşünüyorsun.
Talvez tu Maria, não me peças que o faça porque tens medo da minha recusa.
Yatağındayım diye sana cevap verme zorunluluğunda olduğumu düşünüyorsun.
E agora que estou na tua cama, achas que te devo uma resposta.
Ne yani bu sesi çıkardın diye bu kamyona 20.000 dolar vereceğimi mi düşünüyorsun?
Acha que vou comprar um camião de $ 20.000 porque faz esse barulho?
Yani Mösyö Chevenix'in vasiyeti imzalamasın diye öldürüldüğünü mü düşünüyorsun?
Acha que o Monsieur Chevenix foi morto para que não assinasse este testamento?
Ne diye, şu herifi düşünüyorsun? Ayakkabı boyası kokan pezevenk!
- E então seu conas com aroma de graxa?
Herifi öldürmüş olmamız gerek diye mi düşünüyorsun?
- Acham que matámos aquele mano?
'Kaç para harcamayı düşünüyorsun? 'diye sordu.
Ela diz, "Quanto queres gastar?"
Sen de sırf benden hoşlanıyorsun diye bunu tamamen değiştirebileceğimi düşünüyorsun.
Tu presumes que eu posso dar a volta só porque tens uma paixoneta por mim?