Diye düşünüyordum Çeviri Portekizce
1,254 parallel translation
Birbirimizi morgun dışında da görsek iyi olur diye düşünüyordum.
Aqui na morgue. Estava a pensar que talvez fosse bom vermo-nos fora da morgue.
Küçük bir ev partisi yapalım diye düşünüyordum.
Estava a pensar que devíamos fazer uma pequena festa de boas-vindas.
İkincisi... Size yardım etmek için birşeyler yapıp, daha iyi hissetmenizi sağlayabilirim diye düşünüyordum.
Em segundo lugar, pensei que podia fazer algo para te ajudar, para te sentires melhor.
Müthiş fikir'Belki bana bir sabah avına katılırsın diye düşünüyordum.
Excelente ideia! Queria até convidar-te para uma caçada matinal.
Evet, belki cuma olur diye düşünüyordum.
Sim, estava a pensar na sexta-feira.
Bundan sonra batıya yönelelim diye düşünüyordum.
"Estava a pensar em dirigir-me para Oeste, depois desta".
Sadece, ya iyi bir baba olamazsam diye düşünüyordum?
E se eu não for um bom pai?
Ben de bıyığını tıraş edersin diye düşünüyordum.
E te pedi para tirar esse bigode.
Siz gençlere birer içki ısmarlayabilir miyim, diye düşünüyordum.
Gostava de saber se podia pagar-vos um copo.
Geri döner diye düşünüyordum, içimdeki yazma isteğim. Hiç ihtimal yok.
Pensei que me ia voltar, que ia recomeçar a escrever, mas qual quê...
Sanırım ikimiz için hala bir şans var diye düşünüyordum istikbalde, ve düşündüm ki...
Acho que pensei que talvez ainda houvesse uma hipótese para nós no futuro, e eu... Miles.
Hayır, yatakta uzanmış ne yapayım diye düşünüyordum.
Não, estava na cama, a pensar o que ia fazer.
- Zavallı ne yapıyor, diye düşünüyordum.
- Perguntei-me como estaria a pobre coitada.
Benim paranoyam diye düşünüyordum.
Pensei estar paranóica.
Boston Maraton'un da koşabilirim diye düşünüyordum.
Estive a pensar em ir à corrida de Boston.
Jason yeni grubuyla bir barda filan 20 sarhoşa çalar diye düşünüyordum.
Pensava que era o Jason a tocar com a banda nova dele para uns 20 bêbados num bar qualquer, ou coisa que o valha.
- Bunu duyduğuma sevindim, çünkü... bize birkaç polis verebilir misiniz, diye düşünüyordum ; bizi korumaları için.
Fico feliz em ouvir isso. Será que podia deixar alguns policiais connosco? - Para nossa protecção.
Jermaine'i bir daha görmem diye düşünüyordum.
Eu pensei que estivesse acabado com o Jermaine.
Onu bir daha görmem diye düşünüyordum, bizimki Michael'dan daha fazla üşütmüş.
Eu pensei que estivesse acabado com o Jermaine. O Jermaine parecia mais doido do que o Michael.
Bu yüzden, tavşanı aldım, lavaboda yıkadım... saç kurutma makinasını çıkarıp o eski beyaz ve kabarık... görünümüne getirdim. Sonra komşunun arka bahçesine sıvışıp tavşanı eski kafesine geri koydum... böylece belki doğal sebeplerden öldüğünü farz ederler diye düşünüyordum.
Então, peguei no coelho, lavei-o no lava-louça, peguei no secador, pu-lo todo branco e fofinho, entrei à socapa no quintal e pu-lo na gaiola na esperança de que achassem que morrera de causas naturais.
Onunla konuşmaya çalıştım. Halledebiliriz diye düşünüyordum.
Tentei falar com ela, pensei que podíamos resolver isso.
Con Stapleton'ı şerif yapabilirsin diye düşünüyordum. Nasıl olsa artık kaçınılmaz bir şey.
Achei que podia nomear Con Stapleton... xerife, já que é inevitável.
Bir tanem, bütün endişemiz sensin diye düşünüyordum.
Achei, florzinha, que você fosse a nossa única preocupação.
Big Willie ve kızı için değişik bir şeyler deneyebilirim diye düşünüyordum.
Estive a pensar em tentar algo novo para o Big Willie e a sua filha.
Ben de ayak diye düşünüyordum.
Era o que eu também estava a pensar.
Beni hiç ziyaret etmeye gelecek misin diye düşünüyordum.
Estava a pensar, se alguma vez virias visitar-me.
Ara vermesi seni mutlu eder diye düşünüyordum.
- Não gostas que ele faça uma pausa?
Belki daha sonra gelebilirsin diye düşünüyordum. Olur mu?
Estava a pensar que talvez pudesses passar por cá, depois.
O Hint kumarhanesine uğrar biraz poker oynarım diye düşünüyordum.
Estava a pensar ir ver o casino índio, jogar um pouco de póquer.
Ben daha çok bir saha gezisi olsun diye düşünüyordum.
Estava antes a pensar numa viagem de estudo.
Sadece ikimiz gitsek diye düşünüyordum.
Estava a pensar... Vamos só nós as duas, juntas.
Belki biz de oraya gidebiliriz diye düşünüyordum.
- Podíamos ir para lá também.
- Ben televizyon izlerim sen de ayağıma masaj yaparsın diye düşünüyordum.
- Pensei vermos televisão, enquanto me massajas os pés.
Buralarda yeterince takıldınız diye düşünüyordum.
Pensava que se tinham fartado do nosso bairro feliz ontem.
Acaba benimle baloya gelir misin diye düşünüyordum.
Estava a pensar se queres vir ao baile comigo?
Seninle birlikte Salt Lake'e gelebilirim belki diye düşünüyordum.
Bem, sabe, estive... Eu estive a pensar... E se eu for para Salt Lake contigo?
Her yeni kampa gidişimizde tekrarlanan işlemlerden daha yorucu bir şey olamaz diye düşünüyordum.
Não há nada mais assustador que um cansativo processo porque temos de passar sempre que chegamos a um novo campo.
Acaba böyle telefonda konuşmak daha mı iyi diye düşünüyordum.
Estou só a pensar se tudo isto é melhor ao telefone.
"Bu iyi adam benden korkuyor" diye düşünüyordum.
Eu estava a pensar : "Este bom homem tem medo de mim".
Aslında buluşup biraz konuşuruz diye düşünüyordum.
Queria te encontrar para conversarmos um pouco.
- Michelle C aldı. Ben iyi not aldım diye düşünüyordum.
A Michelle teve C. Acho que não foi muito mau.
Yeni çayhaneme ne isim koysam diye düşünüyordum.
Então, estava a pensar em nomes para o meu novo salão de chá.
Hayır! Daha da kötüsü! Ne zaman ölmüş bir Bosnalı kadın görsem beyaz kadın yani, "o kadın annem olabilirdi" diye düşünüyordum.
É pior que isso, sempre que vi-a uma mulher branca, pensava que podia ser a minha mãe.
Evet, burada izinsiz avlanan puştlar üzerinde kullanırım diye düşünüyordum.
Sim, tenho pensado usar isso nos bastardos que têm caçado por aqui sem licença.
Coleman Mağaraları'nın üç derece olduğunu ve Bay Spaulding seks yapabilsin diye onların birinde olan hayvan gibi bağlanmış, ilaç verilmiş korkmuş genç adamı düşünüyordum.
Passou-me que estavam 3 graus nas Grutas Coleman, e que numa delas estava um jovem aterrorizado, atado como um animal, encharcado em drogas, para que o Sr. Spaulding pudesse abusar dele.
Burada yatms, acaba basna bir sey mi geldi diye düsünüyordum.
Fico aqui deitada a pensar se algo de mal te aconteceu.
Ben bir hemşireyim. Bütün gün bunu düşünüyordum... Birine özlem duymanın ilacı var mıdır diye...
Sou enfermeira, e sempre me perguntei se existirá uma cura para as saudades.
Ben düşünüyordum da... sana "Benimle evlenmek ister misin?" diye sorsaydım... Sen ne derdin?
Portanto, estava a pensar que se te tivesse pedido para casares comigo o que poderias ter respondido?
Bak, her neyse, ne düşünüyordum... öğleden sonranın çoğunda röportajlardayım... Ve sonra başkente akşam uçağına yetişeceğim... Belki buluşabiliriz diye... düşündüm.
Ouve, vou a entrevistas a tarde quase toda, depois apanho um voo para DC, mas pensei que talvez...
Oturmuş seni uyurken izliyor ve düşünüyordum umarım hep böyle kalırız diye.
- Estava a ver-te dormir e a pensar : - "Quero que seja sempre assim."
Londra'ya taşındığımızda, Lindsay takabilsin diye ona göre ayarlatmayı düşünüyordum.
Esperava mandá-lo arranjar para que a Lindsay o use, quando nos mudarmos para Londres.