English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ D ] / Durdum

Durdum Çeviri Portekizce

1,938 parallel translation
Pekiala çocuklar tüm gece düşündüm durdum..
Pronto rapazes estive a pensa a noite toda.
Şimdiye kadar sadece... şimdiye kadar sadece beni sevebilecek birini isteyip durdum! Beni!
A única coisa que eu sempre quis, foi alguém que me quisesse pelo que sou!
Günlerce buraya gelip durdum. Ama sen yoktun.
Á dias que tenho vindo aqui, e tu não apareces.
Buna hiç fırsat vermedim ki. Onun rahatı için didinip durdum. Sekiz yıl çift vardiya çalıştım, fazla mesaiye kaldım, fazladan güvenlik işi yaptım, kimsenin istemediği bütün angaryalara katlandım.
Oito anos de turnos duplos, fazia todas as horas extraordinárias que podia, trabalhos de segurança extra, levava com as chatices que mais ninguém queria.
Ve hiç bir şey yapmadan orda durdum.
E fiquei parado sem fazer nada.
Yerellerden uzak durdum ama ulusal kanala çıkma sorumluluğunu alabilirsen...
Eu evitaria as estações locais, mas se puderes falar com as nacionais...
Onun için durdum.
Foi por isso que parei.
Gecenin bir yarısı, zayiat listelerini kontrol etmenin dışında, o isimlerden birini tanımayayım diye dua ettim durdum.
Excepto a meio da noite, quando eu... fui ver as listas de baixas, só... a rezar para não reconhecer algum dos nomes.
Sana söyleyip durdum, onlar bu iş için gerekli olan şeyler.
Já disse que isso é um pré-requisito
Oralardan tamamen uzak durdum.
Mantenho-me afastado delas, sim.
Senden hoşlandığımı gösteren küçük ipuçları verip durdum.
Tenho lançado uns indícios subtis de que gosto de ti.
"Ne irkildim, ne de sızlanıp durdum"
" Eu não recuei nem gritei.
Ömrüm boyunca senin gibi adamların peşinden koştum durdum.
É um trabalho contínuo ir atrás de gajos como tu.
Shane'nin olayı. Hayatım boyunca bunla uğraşıp durdum.
Isto é uma vergonha, tem acontecido muitas vezes.
Arayıp durdum... Saatlerdir senden haber alamıyordum.
Telefonei-te, não tinha notícias tuas há horas.
Ben de ona moruk deyip durdum.
Eu chamava-o de velhote.
Tüm gün sözlük elimde oturup durdum. Merriam Webster'la da değil lanet olası Oxford sözlüğüyle.
Passei todo o dia, junto ao dicionário, e não foi o Webster, foi o maldito Oxford.
25 yıldır, buralarda sürünüp durdum.
Há 25 anos, que entrego merda aqui.
Hep bunu düşündüm durdum.
Tenho pensado nisto.
Hayatımı yaşayıp bu tür gerçek şeylerden uzak durdum.
Passei a maior parte da minha vida a evitar tudo o que fosse real.
Gece boyunca seni arayıp durdum.
E eu estive à procura de ti por muito tempo antes dessa noite.
Bağırıp durdum, burnum kanayarak uyandım, kabuslar gördüm.
Grito como louco, acordo com o nariz a sangrar, tenho pesadelos...
Yatakta dönüp durdum. Kıçımdan ter aktı resmen.
Dormi bastante mal e fartei-me de suar.
Dur biraz. Bir senedir ölüsün, bu manyaklar tarafından kovalanıp durdum
Ficas morta um ano, uns estranhos têm-me perseguido por aí.
Her yerde seni aradım durdum.
Estava à tua procura por toda parte.
Seni evine götürüyorum. " deyip durdum.
"Vou levar-te comigo, vou levar-te para casa."
Diğerlerine de bunun olduğunu tekrarlayıp durdum.
E eu continuava a pensar, foi isto que aconteceu aos outros.
Her gün neden benim de arabada olmadığımı düşünüp durdum.
Todos os dias penso porque não era eu que ia naquele carro.
Gelecek hakkında o kadar endişelenip durdum ki.
Passo demasiado tempo a preocupar-me com o futuro.
O gece, eve döndüğümde, uzun süre kızların odasında durdum ve onları uyurken izledim.
Mas naquela noite, quando fui para casa, sentei-me no quarto das meninas imenso tempo e fiquei a vê-las enquanto dormiam e...
Onun kanser merkezini kullanmakla suçlandım.. onun özel hayatının eksikliğiyle dalga geçip durdum, ama sanırım ben kendimden bahsediyormuşum.
Eu a acusei de usar o centro de câncer como uma forma de negar a falta de uma vida pessoal.
Seni beklettiğim için özür dilerim.Tüm gece bu modeller üzerinde çalışıp durdum, şimdide nerdeler bulamıyorum.
Desculpa por ter te deixado esperando. Fiquei até meia noite fazendo essas maquetes, e agora não as encontro.
Ben de burada, muhteşem arabamı onun yüzüne yüzüne övüp durdum.
E aqui estava eu, a esfregar-lhe o meu fabuloso carro novo na cara.
Ben.. .. aylarca, kendime hep.. .. seni umursamadığımı söyleyip durdum.
É só que, eu tenho-me dito que não me importo contigo, o que é mais fácil de fazer porque tu partiste de repente.
Kendime her şeyin bir sebepten ötürü olduğunu söyleyip durdum.
Estou sempre a pensar que tudo acontece por um motivo.
Oradan oraya gönderilip durdum, şimdi bunun nesi tıbbi olarak alâkalı?
Fui transferido vezes sem conta, e como é que isso medicamente relevante?
Otel odamdaydım, tüm gece, film izleyip durdum.
No meu quarto de hotel, a noite toda, a ver filmes.
Ve bana anlattığı ilk şeyde ben orada öylece durdum.
E a primeira vez que o faz, fico parada.
Çünkü 20 yıl boyunca beni önemsiz işlerle uğraştırdılar. Mahkemeler, davalar arkadaşlar, eşek şakaları bir evlilik, birkaç gönül ilişkisi... Oyalandım durdum.
Porque há mais de 20 anos que ando distraído... tribunais, casos, amigos, engates, um casamento, vários namoros... andei distraído!
Sürekli kendime sorup durdum : "Bu adamı neden bulamıyoruz?"
Perguntei-me : como é possível não termos encontrado este tipo?
Asıldıktan sonra hamburger almak için durdum.
Como é que é? Parei na casa dos hambúrgueres depois de me masturbar.
Pastanenin önünde durdum da herkese yetecek kadar bunlardan aldım.
Parei na Pinkberry e trouxe algo para toda a gente.
- durdum ve orayı terk ettim, ve onu bir daha görmedim.
E parei e saí e não o vejo desde então.
eve döneceğini düşünüp durdum.
Continuei a pensar que ele ia voltar para casa.
Sam'in o gece olduğunu iddia ettiği her şeyin üzerinden defalarca kez geçip durdum. Ta ki sizin de vardığınız aynı sonuca varana kadar. Melanie o apartmandan asla canlı olarak ayrılmamıştı.
Fui acreditando em tudo o que o Sam disse, tudo o que ele disse que tinha acontecido naquela noite, até chegar à mesma conclusão a que também devem ter chegado...
NCO kulübünde birkaç içki içtim. Kantinin orada durdum ve koğuşa geri döndüm.
Bebi uns copos no clube dos sargentos, passei pela loja de conveniência e voltei para a caserna.
bir noktada bu ilişkiyi düzeltebilirim... diye düşünüp durdum.
Pensei sempre que a dada altura, eu seria capaz de fazer a relação mudar.
Gün boyu mesaj atıp durdum. Hayır.
Não.
Bu yüzden durdum ve iki şişe Barrington votka satın aldım.
Tirei as duas garrafas de vodka que tinha escondidas.
Artık durdum, değil mi?
Agora já parei, não parei?
Küçük bir şey almak için durdum.
- Mas parei para ir buscar uma coisa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]