Fark etmemiştim Çeviri Portekizce
774 parallel translation
Sizin olduğunuzu fark etmemiştim.
Não sabia que era você.
Sizin evde, böyle içler acısı bir durumun olduğunu hiç fark etmemiştim.
Nunca pensei que existisse uma situação assim tão deplorável em tua casa.
Bunu fark etmemiştim.
Nunca notei.
Bu partinin senin için böyle önemli olduğunu fark etmemiştim.
Eu não sabia que esta festa era tão importante para ti.
Profesör, amnezi durumundayken ne kadar sevimli olduğunuzu fark etmemiştim.
Professora, nunca me dei conta, no meu estado amnésico, do quanto és amorosa.
O zaman fark etmemiştim, ama her gün duruşmama gelmiş.
Não me dava conta então, mas vinha no pensamento diariamente.
Fark etmemiştim.
Não percebi isso.
O zamanlar bu genç adamın acı bir gerçeklikle yüzleştiğini ve aptal, küçük bir kız ile... romantik hayallerin düşüncelerinde hiçbir yer kaplamadığını fark etmemiştim.
Que nos seus pensamentos não havia lugar para os sonhos românticos de uma rapariguinha pateta.
Sen gelinceye kadar bunu fark etmemiştim.
Eu não sabia disso até chegares aqui.
Evli olduğunu hiç fark etmemiştim.
Nunca me pareceu que fosse casado.
Yakışıklı olduğunu fark etmemiştim.
Não sabia que era tão atraente.
Bunu daha önce fark etmemiştim.
Não tinha reparado antes nisso.
Buck Hannassey'nin seni hırpaladığını fark etmemiştim.
Não sabia que Buck Renessy o havia magoado.
Bir kadın olduğunu hiç fark etmemiştim.
Não me havia dado conta de que ela é realmente uma mulher.
Yardım et öyleyse. Senin gibi kadınların olduğunu hiç fark etmemiştim.
Não sabia que havia mulheres como tu.
Daha önce fark etmemiştim.
Não tinha reparado nisto.
Hayır, fark etmemiştim.
Não reparei.
- Bunu fark etmemiştim.
Eu não senti nada.
Bu kadar gergin olduğunu fark etmemiştim.
Não me tinha apercebido que estava tão nervosa.
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
Não percebi que fosse assim tão tarde.
Fark etmemiştim.
Não percebo.
Kollarının bu kadar kısa olduğunu hiç fark etmemiştim.
Nunca me apercebi que ele tinha os braços tão curtos.
Kafanı attırmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini fark etmemiştim.
Não sabia que ia custar tanto a fazer entrar algo nessa cabeça dura!
Baltimore'da oynamıştım. Ama bu kadar güzel bir şehir olduğunu fark etmemiştim.
Jà actuel em Baltimore antes mas nunca imaginei que era uma cidade tão bela.
- Bunu fark etmemiştim.
- Não sabia.
Sorun olduğunu fark etmemiştim.
Não pensei que houvesse confusão.
Ben hiç fark etmemiştim.
Nem reparo.
Bunu ilk başta fark etmemiştim.
Não tinha reparado.
Hiç fark etmemiştim.
A mãe deu-mo no meu aniversário.
Burada birisinin olduğunu fark etmemiştim.
Não sabia que estava aqui alguém.
Bu odanın çirkinliğini hiç fark etmemiştim.
Nunca tinha reparado o quão feio este quarto é.
Daha önce fark etmemiştim... ama Bay Andersen'la karşılaştırılınca tanıdığım herkes çok sessiz ve sakin.
Nunca tinha reparado, mas todas as pessoas são mais sossegadas do que o Mr. Andersen.
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
Não sabia que era tão tarde.
- Özür dilerim. Ben fark etmemiştim...
- Desculpe, não tinha percebido...
Affedersin, fark etmemiştim...
Lamento imenso, não sabia...
- Bu mağazayı hiç fark etmemiştim.
- Nunca reparei nesta loja.
Bunu daha önce fark etmemiştim.
Nunca tinha percebido isso.
İlk başlarda onu fark etmemiştim ama silah seslerini duymamızdan hemen önce şemsiyesini açmıştı.
Não o notei logo de início mas no momento dos disparos ou um pouco antes ele abriu o seu guarda-chuva.
Senin bu kadar hırslı olduğunu fark etmemiştim.
Não me apercebi que eras tão ambicioso.
İşlerin bu kadar zorlaştığını fark etmemiştim.
Não me apercebi que as coisas estavam ficando assim tão duras.
Yüzün çamurla kaplıyken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim.
Não tinha visto que era tão bonita com todo aquele lodo.
Perceval... Kadeh ruhumu dolduruncaya kadar... içimin bu kadar boş olduğunu fark etmemiştim.
Perceval, não sabia o quanto a minha alma estava vazia até ela ser repleta.
- Zor beğendiğini hiç fark etmemiştim.
- Nunca notei que o fosses.
Sana ne yaptığımı fark etmemiştim.
Não percebi que te estava a fazer isso.
Gidene kadar onu ne kadar çok sevdiğimi fark etmemiştim.
Só me apercebi de como gosto dela quando ela foi para longe.
Yolcu gözetiminin bu kadar zor bir iş olduğunu fark etmemiştim.
Nunca pensei que vigiar passageiros pudesse ser tão cansativo.
Benim iznime ihtiyacı olduğunu fark etmemiştim.
Não sabia que ele precisava da minha permissão.
Bak Biff, ben arabayı kullanırken bir sorunu olduğunu hiç fark etmemiştim.
Biff, eu nunca reparei... que o carro tinha um ângulo morto, quando o guiava.
şimdiye dek fark etmemiştim.
Todo o ódio que se formou em mim, sem que me apercebesse.
Ama çok yaklaşmış. Fark etmemistim.
Mas está para breve.
Bunu hiç fark etmemiştim.
Nem reparei nisso...
fark ettim 138
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark ettim ki 18
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark ettim ki 18
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21