English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Görüyor

Görüyor Çeviri Portekizce

16,352 parallel translation
Savaşta neler görüyor insan.
As coisas que se vê na guerra.
Şeklini görüyor musun?
Vês a forma?
Senin hurdanın yanında duran arabayı görüyor musun?
Vê aquele carro ao lado do qual estacionou o seu monte de sucata?
Burada öyle bir masa görüyor musun?
Vê alguma secretária daquelas aqui?
Sanırım onu kötü bir yatırım gibi görüyor.
Acho que vê que ele é um mau investimento.
Şehirde seyahat ederken muhakkak onlardan şaşırtıcı sayıda görüyor olsanız gerek.
Com certeza, vêem a enorme quantidade deles, quando atravessam a cidade.
Yani İngilizler Prens Charles'ı gerçek bir tehdit olarak görüyor.
Ouvi dizer que os Britânicos vêem o Príncipe Carlos como uma ameaça real.
Sevdiğin kişilerin yüzlerini görüyor musun?
Vês as caras dos teus entes queridos?
Kendini bir insan olarak görüyor musun Morgan?
Consideras-te uma pessoa, Morgan?
- Şu dalları görüyor musun?
Veem os ramos?
Bir şey görüyor musun Çıkış yolu falan var mı?
Consegues ver alguma coisa? Há uma saída?
Hastaların çoğu ilaç tedavisi görüyor.
A maioria dos pacientes estão em terapia farmacológica.
Görüyor musun?
Está escuro à volta da solda.
"Şimdi rüya görüyor" dedi Tweedledee.
"'Agora está a sonhar,'disse Tweedledee.
Bunu görüyor musun?
Estão a ver isto?
Bunu görüyor musunu lan?
Estão a ver isto?
Zeki bir adam olan Ajan Miller ölüler ya da yarı ölülerle iletişim kurma olasılığını mümkün görüyor olabilir.
O Agente Miller, que tem uma mente aberta a todas as possibilidades, gostaria de comunicar com o morto ou quase-morto, neste caso.
Kendisini benden üstün görüyor, değil mi?
Ele acha-se tão melhor que eu, não?
Bunu görüyor musun?
Estás a ver aquilo?
Beni görüyor musunuz?
Estão a ver-me?
- Benim gördüğümü görüyor musun?
Viste o que eu vi? Sim.
- Aynı... Görüyor musun? Kelimeleri kafanda bitirdiğin için gittikçe sesin azalıyor.
Estás a ver, estás a fechar-te na tua cabeça porque estás a ficar calado.
diğerlerini hep kendine doğru veya yanlış standartlarınla yargıladın doğruları senin kızgın gözlerin görüyor ama efendinin de kalbi görüyor
Estás sempre a julgar os outros com o teu próprio critério de certo ou errado. O que os teus Olhos Ardentes vêem é verdade, mas o que o teu mestre vê é o coração.
Şurayı görüyor musun?
Estás a ver ali? É a casa de banho.
- Burada pil görüyor musun?
- Vês alguma bateria nisto?
Başka kan görüyor musun?
Vês mais sangue?
- Onu görüyor musun?
- Estás a vê-lo?
Şu barmeni görüyor musun?
Estás a ver este bar, rapaz?
Malibu pistte çok iyi dansçılar görüyor.
O Malibu vê aí muita dança potencial.
50'ni görüyor, 300 artırıyorum.
Cubro os teus 50 e subo 300.
Bir şey görüyor musun?
Consegues ver alguma coisa?
- Görüyor musun onları?
- Está a vê-los?
Görüyor musun, elini kaldırdığım zaman yukarı çıkıyorsun,
Vês? Quando eu levantar a minha mão, tu levantas-te.
Yaşam tarzını görüyor.
Ela vê o teu estilo de vida.
Görüyor işte.
Ela vê.
Seni özel birisi olarak görüyor.
Ela parece pensar que tu és especial.
Tüm bunları görüyor musun?
Estás a ver tudo isto?
Duyamıyorum seni! - Görüyor musun?
Não te consigo ouvir.
Yine rüya görüyor musun Dolores?
Tens sonhado outra vez, Dolores?
Peki sen dünyayı açık bir şekilde görüyor musun?
E tu vês o mundo tão claramente?
Ama ayağınızı çok kötü görüyor adamım.
Mas, o teu pé está muito mau.
Kendini ölü görüyor.
Vês-te a morrer.
- Şunu görüyor musun?
- Estás a ver aquilo?
Görüyor musunuz yaptığını?
Estão a ver isto?
Kaç tane askeri tarihçisi bunu sadece bir detay olarak görüyor duysan şaşırırdın.
Ficarias espantada como muitos historiadores militares vêem isso apenas como um detalhe.
Görüyor musun?
Ah, estás a ver?
Senin küçük çentiklerini görüyor musun?
Vês as tuas marcas?
Görüyor musun?
Vês aquilo?
Bunu görüyor musun?
Está a ver isto?
Görüyor musun?
Vê?
Dostum, görüyor musun?
Estão a ver?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]