Ne anlattı Çeviri Portekizce
1,648 parallel translation
- Size ne anlattı?
O que é que ela lhe disse?
Öğrendikleri zaman. Bana ne anlattığını.
Quando descobriram o que ela me tinha contado...
Benim hakkımda baban sana ne anlattı?
O que é que o teu pai te disse sobre mim?
Peki bu memura ne anlattın?
E o que foi que disse ao agente?
Sana özel hayatımla ilgili ne anlattım?
O que foi que te disse sobre as coisas pessoais?
Onlara ne anlattın?
O que lhes disseste?
Sana ne anlattığını bilmek istiyorum.
Quero saber o que ele disse a você.
- Ne anlattı?
- O que foi que ele disse?
Ben de seninle konuşmak istiyordum, annen sana... olanlarla ilgili ne anlattı bilmiyorum.
Olha, queria falar contigo, não sei o que ouviste ou.. a tua mãe te disse algo a respeito.
Kim hakkında ona, ne anlattın?
O que é que lhe disseste acerca da Kim?
- Ne anlattı?
- Contou-vos o quê?
Keşke ne anlattığını bilseydim.
Eu gostava de saber do que estás a falar.
Ona ne anlattın?
O que é que lhe disseste?
Söyle bana Cylonlara ne anlattığını söyle.
Diga-me. Diga-me o que disse aos Cylons.
Onlara ne anlattın?
O que lhes contou?
- Ona ne anlattın?
- O que lhe disseste?
- Kız size ne anlattı?
O que é que ela disse que lhe aconteceu?
O çocukla ilgili başka ne anlattı?
O que mais lhe disse ela sobre esse miúdo?
Paul size ne anlattı?
O que disse o Paul?
Şu anda ne anlattığınıza dair en küçük bir fikrim bile yok.
Não faço ideia do que estão a falar agora.
Chilly ne olduğunu anlattı.
Estás à procura disto?
Bu adam hakkında ne biliyorsunuz? Buna az önce anlattıkların da dahil mi?
O que você sabe sobre esse cara, incluindo tudo o que acabou de me dizer?
Sana o evde ne yaptıklarını anlattı.
Ele contou-nos o que os Manwaring fizeram consigo naquela casa.
Patronun, ne istediğimi anlattı mı?
A sua patroa... disse-lhe o que eu pedi?
Anlattıkları hikayede bir Ioup-garou'ya zarar verirsen eğer kan çıkarsa, gerçekte ne olduklarını bir anda sana gösterirlermiş.
A história diz que se magoares um Loup Garou... e ele sangrar, eles mostram-te... só um rápido olhar do que eles realmente são.
Ne anlattığını anlamamışsınız bile!
Foi irônico.
Ne olduğunu anlattılar.
Contaram-me o que aconteceu.
Ne olduğunu sana anlattım.
Isto é o que acontece.
Benim ne kadar güzel olduğumu ve beni ne kadar çok istediğini anlattı.
Dizia-me que eu era bonita, e que iria cuidar de mim.
Onca zaman boyunca 20. yüzyıldaki hayatını anlattı durdu keşke biraz ne dediğine kulak assaydım.
Todas as vezes que falou sem parar sobre a vida dele no século XX. Se ao menos eu tivesse prestado atenção.
Ne anlattın ona?
O que é que lhe contaste?
Ne oldu? Bugün Fitzer geldi ve Tori ona sıkı kıçlı avukat hakkındaki takıntını anlattı.
O Fitzer apareceu hoje e a Tori contou-lhe sobre a tua obsessão pela a nossa advogada com o rabo bom.
Ne olmuş ona? Karının anlattığı şeyleri anlamaya çalışıyorum sadece.
Eu só estou tentando entender as coisas que a sua esposa disse.
Emlakçı ne anlattı?
- O que é que disse o vendedor?
- Bugün ne öğrendiniz? - Babamı anlattılar.
- O que é que aprenderam hoje?
- Ne anlattı?
O que é que ela te disse?
Polise anlattığım gibi Judy'le bahar tatilinde ne yapılırsa onu yapıyorduk.
Eu e a Judy fizemos o que é costume fazer-se quando se vai de férias.
Ne duyduğumu birkaç kişiye anlattım.
Suponho que contei a um montão de gente Quando me dei conta do que tinha ouvido.
Ve onlara hikayemizi anlattın, Şimdi bana bu sabah.. ne yaptığını anlatacak mısın?
E dado o nosso historial, preciso que me digas, agora mesmo, exactamente o que estavas a fazer, esta manhã.
Ne olduğunu anlattım. Striptiz kulübünde takılmadığımızı.
- Eu disse-vos o que aconteceu e não andávamos pelo clube de strip.
Birisi sana Leoben'in bana ne söylediğini mi anlattı?
Alguém te contou o que o Leoben me disse?
Bu Baltar'ı konuşturabilir. Cylonların Dünya hakkında ne bildiklerini anlattırabilir.
Pode fazer com que o Baltar diga o que os Cylons sabem da Terra.
Sadece korkunç bir hikâye anlattım. Ne olmuş.
Contei uma história assustadora, grande coisa.
Earl Stackhouse, kendisi dostumdur. Ön büroda birine ihtiyacı var. Ne kadar harika olduğunu anlattım.
Earls Stainkaos, ele é meu amigo e precisa de uma secretária, e eu disse-lhe o quão boa és.
Size ne olduğunu anlattım.
Já lhe disse o que aconteceu.
Polislere ne olduğunu anlattın mı?
Explicou isso aos Polícias?
John, bana senin ne kadar üzüldüğünü anlattı.
O John partilhou comigo o quanto estavas preocupada.
Ne demek istediğini anlattın Charlie.
Já percebemos, Charlie.
Başkanlarının gözlerinin içine baktım. Durumumuzun ne kadar umutsuz olduğunu anlattım.
Eu encarei o presidente deles, olhos nos olhos, disse-lhe como a nossa situação era desesperada.
Bana ne kadar tehlikeli olduğunu anlattıyorsun.
- Está a dizer que é perigoso.
- Ajan Ash, sanırım derdinizi anlattınız. - Ne zaman susacağıma ben karar veririm.
- Eu decido quando tudo fica claro.