O da burada Çeviri Portekizce
7,372 parallel translation
Vay, o da burada mı bugün?
Ele está aqui hoje?
Yani bu bir amino asidin iskelet diyagramıdır azot atomu ile bağladım ki o da burada, gümüş.
Então este é... um diagrama de esqueleto de um aminoácido, que eu connectei a um átomo de nitrogénio, que está a, prata.
Anne o da burada.
Mãe, ele está aqui comigo.
Bilim başkanı burada değil.
O presidente da ciência não está aqui.
Burada yasalara saygılı, dürüst, yetkili bir avukat gibi davranacağım çünkü burada ne oluyor bilmiyorum ama ihtiyacın var.
Eu vou comportar-me como um advogado honesto, licenciado, seguidor da lei, porque, obviamente, precisas de um que te ajude com o que se está a passar aqui.
Ayrıca ihtiyacım olduğunda beni korumak için burada uşağım da var.
Além disso, tenho o meu servo para proteger-me, caso precise.
- Neden burada? - Anladığım kadarıyla her şey Charles'ın komşudan gazete çalmasıyla başlamış.
Tudo começou quando roubou o jornal da vizinha.
Evet, eğer ben burada olmak zorundaysam o da zorunda.
- Se eu tenho de vir, ele também.
Burada olduğuna göre Avocet'teki o kadın için çalışıyorsun.
Se está aqui, é porque trabalha para aquela velhota da "Avocet".
Eğer çok geç olursa burada Fransızca öğretmeninin numarası var.
Se começar a ficar tarde este é o número da professora de francês dela.
- Burada da.
O mesmo por aqui.
Savunma Bakanı burada mı?
O Secretário da Defesa já chegou?
Dün gece burada, Beyaz Saray'da çok özel konukları ağırlama şerefine eriştim.
A noite passada, tive o prazer de receber umas convidadas especiais aqui na Casa Branca.
Hafıza kartı yok, ama Vicky'nin cep telefonu burada.
Sem cartão de memória, mas aqui está o telemóvel da Vicky.
Üç başkanın da seni burada tutmasının bir sebebi var.
Há um motivo para três presidentes o terem mantido aqui.
Burada birkaç gün geçirmiş olsaydı, o açıklamayı bir çırpıda yapıverirdi.
Faria a declaração sem pestanejar, se passasse mais do que alguns dias aqui.
Ve misafirlerin 27 saatten az bir süre içinde burada olacak yani ya tartışmaya devam ederiz, ya da ben gidip bütçene bağlı kalarak ortamı kurabilirim. Seçimini yap.
Os convidados vão estar aqui em menos de vinte e sete horas, então podemos discutir isto, ou eu posso começar, manténs o teu orçamento, e eu surpreendo-te.
Eminim ki burada olmayı o da çok isterdi, ama ne yazık ki başka bir yerde.
Decerto que ele gostaria de aqui estar, mas, infelizmente, está noutro sítio.
Burada bir suçlu varsa o da sensin.
Você é que cometeu um crime.
O halde neden bir zil sesiyle oldukları yerden yukarı.. .. çıkmayı beklemek yerine burada bizimle beraber değiller?
Então, porque não podem eles sentar-se aqui connosco, em vez de terem de ficar por baixo da casa, à espera que soe uma sineta?
Burada, Fransız Bilim Akademisinin kanser ve radyoaktif madde tedavisine dair radyasyonun, normal dokulara göre kötü huylu tümörleri etkilediği yazıyor.
Eis um artigo publicado pela Academia Francesa das Ciências sobre o tratamento do cancro utilizando substâncias radioativas. Descobriu que os tumores malignos são mais suscetíveis às influências da radiação do que o tecido normal.
Cecily, Harvard'daki abisini ziyaret edecek ve Pazar gününe kadar burada olmayacak bu da, apartmanım bütün gün bizim olacak anlamına geliyor.
A Cecily vai visitar o irmão dela em Harvard e não vai voltar antes de domingo. Então... Isso significa que temos todo o meu apartamento só para nós.
Ama burada, Lakewood'da ne arıyorsun?
Mas o que fazes aqui em Lakewood?
Burada ne yapıyorsun? Fiona'nın kabulü için geldik.
Sim, vim para o crisma da Fiona.
Mike, benden öğrenmeyecek, ama son 6 ay bana burada çalışmak bir sey öğrettiyse o da eger Harvey başkasından duyarsa pişman olacaksın.
Mike, ele não vai descobrir por mim... Se aprendi algo ao trabalhar aqui 6 meses, é que se ele descobrir por outra pessoa, vais-te arrepender.
Detektif Almond kurbanın teyzesinin burada olduğunu size söylememi istedi benden.
O detective Almond mandou avisar que a tia da vítima está aqui.
Hala bir beynim olduğu için mi yoksa hayatımı kurtardığın için mi bilmiyorum. Ya da burada yatak odanda uzandığım ve seni gençken gizlice kaçtığını düşünmemden mi?
Não sei se é por ainda ter o meu cérebro ou por me teres salvado a vida ou o facto de...
- Bunu yapabilirim.Oğlum da, burada.
- Certo. O meu filho está aqui.
- Quad'da olduğu. - Burada olma sebebin O.
- É por ela que estás aqui?
Adı Shyla. Bence burada neler döndüğünden haberdar, bana bir gün verirsen bilgi alabilirim.
Tenho falado com uma trabalhadora, a Shyla, acho que sabe o que se passa, dá-me um dia para ver isso, obter informação.
Bana sorarsan burada resmen belese kaliyorsun. Yani hosuna gitmeyen bir durum varsa siktirip gitmen icin kocaman kapi var orada. Gidip kendine kalacak baska yer bulabilirsin.
Moras aqui de graça, então, se não gostas, a porta da frente é grande o suficiente para saíres, encontra outro lugar para morares.
Bunun için de, burada, tüm ordumuzla ana kapıda olmalıyız.
Para isso, temos que estar em posição aqui na porta principal, com todo o nosso exército.
Hayır! Sen Paige Finney'nin peşinde koşarken o burada bana yardım ediyordu.
Ele tem-me ajudado, enquanto tu andavas atrás da Paige Finney.
O zaman annemi üç kez zor duruma soktuğumu da biliyorsundur şimdi bile, olan her şeyden sonra burada kalmama izin veriyor.
Então sabe que fiz a minha mãe passar por um inferno 3 vezes, e mesmo agora, depois de tudo o que aconteceu, ainda me deixa estar aqui.
Yani Union Allied'in mülkinden izinsiz aldığınız dosya... Bay Urich'in burada yazdığıyla aynı, değil mi?
O ficheiro que retirou ilegalmente das instalações da Union Allied não é o mesmo a que o Sr. Urich se refere aqui?
Burada kolluk kuvetinin anlamını bilen tek ben mi varım?
Sou o único aqui que entende o conceito de aplicação da lei?
Hâlâ olan her şey... Ben de burada tam verime ulaşmaya çalışıyorum yani. Bu da küçük şey değil.
Com tudo o que tem acontecido aqui estou eu a tentar realizar-me plenamente, e isso não é coisa pouca.
Bu yüzden gezegen jeolojisi konusunda dünyanın en önemli uzmanını aradım. Kendisinin tam burada, Houston'da bir laboratuvarı bulunuyor.
Então, liguei para o especialista primordial em geologia planetária, que aparenta ter um laboratório de topo aqui em Houston.
Santiago'da o fotoğrafları çekmeseydin burada bile olmayacaktık.
Se não tivesses tirado aquelas fotografias em Santiago não estávamos aqui.
Çocuğun güçlerini kendime aktarma zamanı geldi fakat şu anda onu burada hissedemiyorum.
Chegou a altura de juntar o poder da criança ao meu. Apesar de não a detetar aqui.
Tam da sokak isimlerini doğru okuyabilmeye başlamıştım. Burada daha önce öldüm falan ama sonuçta burası kendim olarak hissedebildiğim ilk yerdi.
E sei que morri aqui e tudo, mas este foi o primeiro sítio em que me senti eu mesmo.
Elijah'nın Finn'i öldürmek için edeceği yardımı ne kadar istesem de Hayley'nin yeni kocasının burada olma sebebiyle alınganlık damarı tuttuysa gidip nehrin ötesinde bol bol somurtmakta özgür.
Quero a ajuda do Elijah para matar o Finn, mas se a sua sensibilidade fica ofendida pela presença do novo marido da Hayley, então ele que continue a amuar.
Genç Freya da güçlü olmasına rağmen Rebekah'yı gerçek bedenine sokacak büyüyü bilmiyor. İşte burada devreye giriyorsun.
A jovem Freya, apesar de ser poderosa, não tem o feitiço para colocar a Rebekah no corpo verdadeiro, e é aí que entras tu.
Çünkü burada olup da bunu göremeyeceksin.
Porque não estarás por aqui para o ver.
O dışarıda güneş altında meyve toplarken ben burada çalışıp didindim.
Enquanto ela ia lá fora ao sol colher ervas, eu trabalhava neste quarto cinzento.
Malcolm da burada çalışmamızı bu yüzden önerdi bence.
Por isso o Malcolm sugeriu que treinássemos aqui.
Hayır, asıl sen burada olmanın dışarıda yaptığın hataları telafi ettiğini sanma.
Não... Não pense que estar preso o redime do que fez lá fora.
O da burada olacak.
Ele estará aqui.
Benim, oğlum diğer oğlum burada Modesto'da yaşadı.
O meu... filho... O meu outro filho morava aqui em Modesto.
Yerel ajanla irtibat burada gerçekleşecek iniş bölgesinden yarım kilometre ötede.
A ligação com o agente local acontece aqui, a 500 metros da zona de lançamento.
Burada yaşamadığın için bilmemen normal ama burası benim evim ve o da benim sandalyem.
Sei que não sabe, pois não mora aqui, mas essa é a minha casa e essa é a minha cadeira.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da nedir 79
o da dedi ki 42
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da yok 16
o da var 56
o da ne demek 78
o da iyi 30
o da nedir 79
o da dedi ki 42
o da beni seviyor 25
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da 410
o da bana 49
o da nesi 25
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o daha bir çocuk 37
o da ne öyle 27
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16
o da öyle 48
o daha çocuk 50
o da nereden çıktı 18
o da neydi 223
o da neydi öyle 27
o da değil 31
o da öldü 29
o da oradaydı 16