Pazar günü Çeviri Portekizce
1,820 parallel translation
Pazar günü Washington'a geldim. ALAN KEYES 2 kez Cumhuriyetçi Başkan Adayı Pazar günü Washington'a geldim. ALAN KEYES 2 kez Cumhuriyetçi Başkan Adayı
Num domingo, chego a Washington havia uma parada.
Pazar günü kahvaltıda biraz dalgındı.
Estava um pouco distante, ao pequeno-almoço, no domingo.
Bu adamlar pazar günü Dallas Cowboys'a karşı oynayacaklar.
Estes gajos vão jogar contra os Dallas Cowboys no Domingo.
Pazar günü görüşürüz. Güle güle, Peter.
Adeus, Peter.
Pazar günü görüşürüz.
Vemo-nos o domingo.
- Bizi pazar günü kaçırdılar.
- Levaram-nos num domingo.
Ama geçen pazar günü...
Mas a semana passada disse...
Bak... eee... Jade... şey bir işin yoksa... eee babam Pazar günü malikanenin bahçesinde parti verecek senin de gelmeni çok isterim.
Olhe, Jade, se não estiver ocupada, o meu pai dará uma festa no jardim na Propriedade no domingo, e adoraria que viesse.
- Evet ve... eee Pa... Pazar günü malikanede görüşürüz sizinle.
Sim, vejo-os no domingo no campo.
- Pazar mı? Pazar günü ne var? Tilki avı mı yoksa?
- O que tem domingo, uma caçada às raposas?
Yıllardan beri eleştirileri okuyorum, kitapları satın alıyorum fakat hiç birini okumuyorum. Geçen Pazar günü New York Times'ta yayınlanan makaleyi okudunuz mu?
Levo anos a comprar revistas e a comprar livros que nunca leio viram o artigo do New York Times de domingo?
Hey, Summers, pazar günü çalışmanı istiyorum, tamam mı?
- Summers, tens de trabalhar domingo.
Leon, pazar günü kız kardeşim evleniyor, unuttun mu?
- A minha irmã casa domingo, lembra-se?
Summers, üzgünüm. Pazar günü gelmelisin. Bu kadar.
Summers, lamento, mas tens de vir domingo.
Pazar günü için... Sör Clifford 2 tane sülün istiyor.
Sir Clifford pede dois faisões.
- Pazar günü öğle yemeğine gelir misin?
- Quer vir almoçar no domingo?
Uzun bir nişanlılık dönemi istiyoruz. Bu nedenle pazar günü evleneceğiz.
Bem, nós queríamos uma longa relação por isso vamos casar neste Domingo.
- Pazar günü görüşürüz.
- Até Domingo.
Los Angeles'ta güzel bir Pazar günü tabii çok kötü durumdaki 405. yolda araba kullanmıyorsanız.
Outro belo domingo em Los Angeles - a menos que conduza pela 405, onde tudo é horrível.
Pazar günü, onunla yalnız kaldığımda.
no domingo, quando puder falar sozinha com ele.
O sırada bebek birdenbire zamanından önce gelmeye karar verdi o pazar günü etrafta yardım edecek kimse yoktu.
Aí, o menino resolveu nascer, de repente, antes da hora... logo naquele domingo, sem ter ninguém por perto pra ajudar.
Pazar günü gelin öyleyse. Olmaz ama.
Pode ser no domingo.
Pazar günü babanın doğumgünü.
Não, no domingo é o aniversário do teu pai.
Bilakis Pazar günü gelsin.
Pelo contrário. Domingo, está óptimo.
Pazar günü maçtan önce benim evde buluşalım.
Encontremo-nos em minha casa no Domingo antes do jogo. Deus
Pazar günü 4 olacak.
Ela vai fazer 4 anos no próximo domingo.
Ve pazar günü evimde çiçekler vardı. Buzdolabımda da humus.
No sábado pedi-lhe para se mudar e no domingo havia flores no meu apartamento e húmus no frigorífico.
Üst düzey Birleşik Devletler yetkilileri Pazar günü Kuzey Kore üzerinde görülen ve bir çok soruya neden olan büyük mantar bulutunun nedenini açıklamaya çalışıyorlar.
Oficiais de alto nível dos E.U.A., ao tentar explicar a origem de um cogumelo nuclear nos céus da Coreia do Norte no domingo, fizeram mais perguntas que deram respostas.
Mantar bulutu, ilk olarak Pazar günü tespit edildi. Güney Kore medyasının uydu görüntülerinde Kuzey Kore ile Çin'in Yanggang eyaleti sınırındaki bulutun çapının, yaklaşık 4 km olduğu görülüyor.
O cogumelo nuclear foi detectado no domingo, em imagens de satélite pelos meios sul-coreanos que indicavam que a nuvem estava a 4 quilómetros da fronteira entre a Coreia do Norte e a China, na província de Yanggang.
Bildiğiniz kaç işçi pazar günü çalışıyor.
Quem é que trabalha ao Domingo?
Ben... Geçen pazar günü çok başım ağrımıştı. Ve son iki seneden beri, çok fazla asit reflüsü çekiyorum.
No domingo passado, tive dores de cabeça e de há dois anos para cá, tenho tido muitas azias e pensei que um antiácido era tudo o que necessitava.
Tom, pazar günü mini golfe gidiyoruz, değil mi?
Tom, está combinado o minigolf para o domingo?
Salı veya pazar günü hiç arama yok mu?
Nenhuma chamada na terça nem na segunda?
Dün okuldan çıkıyordum ve bayan Rushfield, Brown'dan bazı temsilcilerin aradığını söyledi, ve benimle pazar günü görüşme yapmak istiyorlarmış.
Ontem estava a sair da escola e a Mrs. Rushfield disse que Brown quer entrevistar-me no domingo.
Buna "sen bir aptalsın" deniyor. Biri cumartesi, öbürü pazar günü. İkisinin tam ortasında da tarifeli bir uçuş var.
Um é sábado, o outro no domingo e há um voo mesmo no meio.
Konuyu değiştir. Efendim, siz ve Enid pazar günü evimde vereceğim ev yapımı jambonlu karides partime gelirseniz onur duyarım.
Senhor, ficaria honrado se você e a Enid se juntassem a mim no domingo para uma Jambalaia caseira.
Gab, pazar günü Da Giovanni'ye yemeğe gittiğini söyledi.
A Gab disse que vocês foram todos comer ao Da Giovanni no domingo.
Pazar günü doğum günün için bir isteğin var mı?
Queres algo para o teu aniversário no domingo?
Büyük bir davaya 10 savcı verin onlara istedikleri kadar para verin. ... ben de onları çarşamba ve pazar günü matineyle haftanın her günü canlı canlı gömeyim.
Ponha dez procuradores públicos num caso relevante, dê-lhes todo o dinheiro que consigam gastar, que eu enterro-os vivos com uma matiné à quarta e ao domingo.
Iyy. Pazar günü okulda olmak, çok ürpertici.
A escola ao domingo é para lá de arrepiante.
Pazar günü bu çöplüğe gelip çalışmak için can attığımı mı sanıyorsun?
Achas que sonho vir trabalhar para esta merda ao domingo de manhã?
Ayrıca, eğer Büyük Suçlar'dan eşyalarımı Pazar günü alırsam o ibne Marimow'a rastlamamış olurum diye düşündüm.
Além disso, se trouxesse as minhas coisas da Crimes Graves, domingo, não teria de me encontrar como o brochista do Marimow.
Lanet olası kuyruğu yutmuş olsan pazar günü onlarla kahvaltı yapacaktık.
Íamos almoçar com eles no Domingo, se não te tivesses engasgado com a cauda.
Pazar günü öğleden sonra için bana izin verebilir misiniz?
Senhor, posso tirar a tarde de Domingo?
Yılda yedi pazar günü öğleden sonraları izinliyim.
Tenho sete tardes de Domingo de folga por ano.
Bugün pazar günü ama ortada pazar filan yok.
Hoje é dia de feira e, no entanto, não há feira.
Ailem pazar günü akşam yemeği için gelmişlerdi.
A minha família tinha ido lá a casa num domingo para jantar.
Evet, pazar günü.
Sim. No Domingo.
Merkezde bir toplantı senin en sevdiğin pazar günü aktivitesi değil biliyorum.
Eu sei que uma festa no centro não é a tua actividade de domingo preferida.
Doğum günü kaptanı olarak kapasitemle, Bait Shop'ı Pazar için ayırttım.
Como capitão do aniversário, tomei a liberdade de reservar o The Bait Shop para domingo.
Hani pazar günleri bütün günü,.. ... dilediğin gibi geçirirsin, ama akşam olunca ertesi gün okula gideceğini hatırlarsın, ve gecenin geri kalanı mahvolur.
Como aquela sensação que tens num domingo, em que tiveste o dia todo só para ti e foi excelente, mas depois lembras-te que tens escola no dia seguinte... e tens o resto da noite estragada?
günü 31
günün nasıl geçti 55
günün nasıldı 39
günün sonunda 21
günün birinde 59
günün iyi geçti mi 23
gününü göreceksin 16
günümüzde 29
pazar 161
pazartesi 216
günün nasıl geçti 55
günün nasıldı 39
günün sonunda 21
günün birinde 59
günün iyi geçti mi 23
gününü göreceksin 16
günümüzde 29
pazar 161
pazartesi 216