Pazar mı Çeviri Portekizce
1,150 parallel translation
Ne kadar kalabalık. Pazar mı var?
Parece um mercado.
Pazar sabahı yedi buçukta mı?
Às 7 e meia dum domingo?
Resmi bir sorgulama olmayacak. Onu pazar günü çağıracağım.
Convido-o a um domingo, para a coisa ser menos oficial.
Kahrolası pazarı mı soydun?
Assaltaste o raio da loja?
- Pazar günü planladığımız gibi gideriz.
- Vamos lá domingo, como combinámos.
Pawtuxet Vadisi. Pazar. Tamam mı?
No Toxic Valley, domingo.
Bölmek istemem ama Pazar günü bir arkadaşım New York Maraton'u için evinde brunch düzen...
Não queria interromper, mas no domingo a minha amiga dá um almoço para a maratona de N. Iorque.
Pazar gününü unutma, tamam mı?
Não te esqueças de domingo.
Pazar günü onu aradığımı hatırlıyormusun.
Lembras-te que lhe telefonei no domingo? Ela não respondeu.
Yayın yapma lisansımızı korumak için... Pazar akşamları ölü saatlerimizi ayırdığımız... telefonla katılabildiğiniz kamu yararına olan şovumuz başlıyor.
E para mantermos a nossa licença de transmissão... dedicamos o tempo morto de Domingo... a programas de serviço público com pouco interesse.
pazar günlerimiz zevkli hale gelmeli büyükbabayı götürebileceğimiz bir eğlence merkezi var mı?
O nosso terceiro Domingo de cada mês deve ser divertido e não aborrecido. A que sítio divertido podemos levar o avô?
Altı yıldır hiç sırtı yere gelmedi. Ama bu kaçınılmaz bir kasım pazarı geldi. Ceylanı bir tuzak bekliyordu.
Durante 6 épocas e 2 Pro Bowls ele pastou no manto verde da linha final até um domingo fatal em Novembro... quando a Gazela foi parada na sua pista... por um grande gato chamado :
Bana pazar yerinde tanıştığım birini hatırlatıyorsun.
Fazes-me lembrar uma pessoa que eu conheci no mercado.
Onun fiyatları pazarımı mahvediyor.
Os preços baixos dele, estão-me a destruir o mercado. Estou a perder clientela.
Son olarak geçen çarşamba saat 14.00 civarı kıdemli ajanımız Ayçiçeği tarafından pazar yerinde gül alırken görüldü.
Até quarta-feira passada, quando foi visto pela última vez por nosso agente Sunflower, comprando rosas no mercado
Bu Pazar sabahı hoş geldiniz, az ama inançlı dostlarım.
Bem vindos a essa manhã de domingo, irmãos fiéis.
Pazar günü fedailer kapımı kırdılar.
Os capangas partiram-me a porta no domingo.
George ve Elaine, Westchester'daki bit pazarına gittiler. Tamam mı?
O George e a Elaine foram a uma feira em Westchester, está bem?
Bit pazarı mı?
Feira da ladra? !
Bit pazarına mı gittin?
Foram á feira da ladra?
Bugün, bit pazarından aldım.
Comprei-o hoje, na feira da ladra.
Bit pazarından aldım.
Comprei-o na feira da pulga.
- Ben de, tatlım. Önümüzdeki Pazar gene maç seyredebilir miyiz?
Posso voltar a ver futebol contigo no próximo Domingo?
Hayatımın en mutlu günü 3 Pazar önceydi...
O dia mais feliz da minha vida foi há três Domingos atrás...
Her pazar bu tartışmayı yapmaktan bıktım.
Estou farta de ter esta discussão todos os domingos.
Bari beklerken, pazar gazetesi ilanlarını okuyalım.
Enquanto esperamos, por que não leio o boletim de domingo?
Gelecek pazar oradayım, ön sıranın tam ortasında.
Estarei lá no próximo domingo, na fila da frente, ao centro.
Pazar günü yemeğe Kuzen Jethro gelecek babacığım.
O primo Jethro vem amanhã à noite para o jantar de domingo.
Belki kiliseye katılır ve Pazar ayinlerinden vergisiz para alırım, huh?
Sim, certo. Se calhar podia ser padre e receber algum dinheiro livre de impostos ao Domingo?
Son günah çıkarmamın üstünden bir ay geçti. İşte günahlarım bunlar. 2 kere Pazar ayinini kaçırdım.
Passou um mês desde a minha última confissão... e estes são os meus pecados : faltei à Missa de domingo duas vezes... menti como testemunha de um assassinato...
Yarın Pazar değil. - Kara lahana alacağım.
Vou buscar flores.
Pazar günleri dinlenmeye hakkımız olmalı.
Temos direito de folgar ao Domingo.
Emlak pazarı düşüşteydi. Altı ayda bir ev satışı bile yapamamıştım.
O mercado imobiliário secou e não vendi nada em 6 meses.
Mikrocan'in satışı onaylanırsa, pazarımızı ele geçireceklerini ve teknolojimizi bize rekabet amacıyla kullanacaklarını söylemiştiniz.
Senador Morton, o senhor afirmou que se a venda da MicroCon for aprovada, eles controlarão o mercado e utilizarão a tecnologia para competirem com as nossas empresas.
Elliot, burayı bir daha arama, özellikle de Pazar günleri, anladın mı?
E Elliot, não me telefones novamente, especialmente num Domingo, está bem?
- Pazar aksamı mı?
- Num domingo à noite?
Bekle. Bit pazarından ne aldım göstereyim sana.
Espera, olha o que comprei numa venda de garagem.
Pazar yerinde... Iago... Hayatımı kurtardı.
No mercado, o lago salvou-me a vida.
Korkarım, artık onu sadece Pazar günleri göreceğim.
Agora só a vejo aos domingos.
Bu arada, Pazar günü yine de oynayacak mıyız?
Continua de pé o combinado para domingo?
Çoğu bölümlerde pazar paylarımız artıyor ve yedi yeni bölgesel ofis açtık.
As acções, em todas as divisões, estão a melhorar e nós abrimos sete escritórios regionais novos.
Eskiden oynardım. Pazar günleri hep futbol oynarız.
Aos domingos, jogamos sempre futebol!
Dana'lara gideceksin ve cumartesi ilk iş kitap özeti yazılacak pazar akşamı değil, tamam mı?
- Assim que irás no Dana, e o reporte se fará o sábado a primeira hora... e não a ultima hora do domingo. Ok?
Dinle, pazar günü... Pazar günü görüşürüz. Tamam mı?
Escuta, te verei, um- - te verei o domingo, ok?
Babama pazar akşam yemeği için alış verişe yardım etmeye söz verdim.
Disse ao pai que o ajudava nas compras para o jantar de domingo.
Anne, benim kahrolası pazar pabuçlarım nerede?
Onde estão meus sapatos?
40 yıldır bekardım ve Pazar günü evleniyorum.
Fui solteiro por 40 anos e vou me casar Domingo.
"Görev Başvurusu Pazar Günü Paylaşım Yemeği"
Inscrição nas tarefas. Refeição partilhada de domingo.
En ufak bir şey bile duymadın mı? Herkes onun için pazarın yolunu tuttu.
Já ouvi até rumores que colocaram até um preço no mercado.
Hangi pazarın? Duvarın yakınında olan mı?
- Que mercado?
Evet ama uluslararası pazar benim ilgi alanım.
Sim, mas o mercado internacional é a minha preocupação.