Rosa Çeviri Portekizce
5,875 parallel translation
Çünkü günün sonunda sen bir gülsün o kaltak ise sadece bir ot.
Porque, no final de contas, és uma rosa no jardim e aquela cabra é uma erva daninha.
Ben bir gülüm.
Eu sou uma rosa no jardim.
Bayan Rosa'nın olayı nedir?
O que se passa com a Menina Rosa?
- Evet, iyiyim. Nasıl geçti, Rosa?
Como correu, Rosa?
Rosa, dişimde bir şey kalmış mı?
Rosa, tenho comida nos dentes?
Oyalanacak zaman yok. - Rosa!
Rosa!
Rosa buradayken Fischer asla beni kontrol etmeye gelmezdi.
A Fischer nunca me vinha visitar quando ficou com a Rosa.
- Bana ihtiyacın var, Rosa.
Precisas sim, Rosa.
Dinle Rosa. Seninle takılmak çok eğlenceliydi.
Rosa, foi muito divertido estar contigo.
Bayan Rosa.
Menina Rosa?
Sen Pembe Panter değilsin.
Não és a Pantera Cor de Rosa.
Sağol Rosa.
Obrigada, Rosa.
Sakın burada ölme Bayan Rosa.
Não morras aqui, Menina Rosa.
Rosa, buraya geri dön!
Rosa, volta!
Başını belaya sokacaksın Rosa!
Vais arranjar problemas!
Hayatımın geri kalanında pembe götlü kâbuslar göreceğim.
Vou ter pesadelos com traseiros cor-de-rosa, o resto da minha vida.
Pembe gömlek giyip, boş iş yapan tiplerden.
Camisa cor-de-rosa, sapatos com borlas.
Tek bir gül mü yoksa bahçesi mi?
Uma única rosa ou um jardim?
Şuradaki pembelere bak.
Olha para aquelas cor-de-rosa. Vê-las?
Kanser olan insanlar için pembe kurdeleler takarlar yürüyüşler düzenlerler ve sen de kendini şey gibi hissetmezsin, şey gibi...
Quando as pessoas tem cancro, usam fitas cor-de-rosa por ti e, fazem corridas, juntam dinheiro, e não te sentes como social...
Tozpembe ve ipekle kaplı.
Cor-de-rosa e cheio de seda.
Biliyorsun, bütün ilaçları tek seferde vererek zaman kaybından kurtulabilirsin.
Os cor-de-rosa para a tensão arterial. Sabe, economizarias tempo se me deixasses tomá-los, todos de uma vez.
Kuşburnu ve limon otu.
Pétalas de rosa... E limonete?
Pembeyi abartmış mıyız?
Será que exagerámos no rosa?
# Bir çift kiraz dudak ver #
♪ Dê-lhe dois lábios como a rosa e o trevo ♪
Bella Rossa'dakinden daha güzel olduğunu söyledi.
Ela diz que é melhor que o do Bella Rosa.
Parlak pembe spor ayakkabıları varmış. Adamların haberi var.
Sim, ela tinha uma sapatilhas rosa brilhante.
Rosa, merhaba, benimle bir bardak kahve içmek ister misin?
Rosa, gostarias de compartilhar uma chávena de café comigo?
Rosa nerede?
Onde está a Rosa?
Rosa, neden tek başına bu eski telefonun önünde duruyorsun?
Rosa, porque estás isolada junto a esse telefone velho?
Rosa'yı gördün mü?
Viste a Rosa?
Rosa sekiz yıl önce öldü.
A Rosa morreu há oito anos.
Sana söyledim ya.
Estou a falar com a rapariga de cor-de-rosa.
Pembe giymiş küçük bayanla konuşuyorum.
Estás de cor-de-rosa? - Não.
Fiziksel olarak tipim bile değil. Sarışın ve aptal pembe yanakları var ve hiç de dominant birine benzemiyor.
Ela nem faz o meu tipo, é loira com umas mechas rosa e não parece ser dominante.
Bebegimi pembe bir kuzu gibi giydirebilirim.
Posso vestir o meu bebé como um carneiro rosa.
Bu şey ateşle buluşursa hepimiz kızarırız.
Se esta coisa toca em fogo, somos todos nevoeiro cor de rosa.
Dün gece 20.00-04.00 arası Pink Palace Gentlemen Club'daymış.
Ele estava no clube masculino Palácio Rosa ontem à noite. A encher tanguinhas das 20h00 às 04h00.
Büyük pembe bir ceviz gibi duruyor.
Parece uma grande noz cor-de-rosa.
Hiç gerek yok.
Obrigado, Rosa.
Çok hoşsun Rosa.
Vamos lá.
- Hayır. Rosa... Rosa, Rosa...
Rosa, Rosa, Rosa
Güzel Rosa...
Rosa Linda
Yapma, Rosa.
Vá lá, Rosa.
Anne, bu kız arkadaşım Rosa.
Mãezinha, esta é a minha namorada, Rosa.
Siz neden burada kalıp Rosa'yla biraz muhabbet etmiyorsunuz?
Porque não fica aqui e... Tem um conversa com a Rosa?
Rosa.
- Rosa...
Sana hassas biri olduğumu söylemiştim, Rosa.
Eu disse-te que era sensível, Rosa.
Eğer pembe Louboutin'ları giymek istemiyorsa kendisini bu şovun dışında bulur.
Se não quiser usar o Louboutin rosa, ela está fora do desfile.
Üzgünüm, Bayan Rosa.
Desculpa, Menina Rosa.
- Rosa, değil mi?
Chamas-te Rosa, não é?