Sarhoş Çeviri Portekizce
9,785 parallel translation
Çok fazla içince bayıldım ve ayağımda bir çizikle kendimi şehir hapishanesinin sarhoş bölümünde buldum.
Bebi demais, desmaiei, e acordei na prisão com um arranhão na perna.
- Ha evet sarhoş bir hayranıma, şarkılarım için nereden esinlendiğimi açıklamak zorunda kaldığım günleri özlüyorum.
Anseio pelos dias quando tinha de explicar a um fã bêbado como é que tinha a inspiração para as minhas músicas.
Geldiğin için teşekkür ederim. Her ne kadar sarhoş olamasan da.
Obrigado por teres vindo ter comigo, apesar de não conseguires embebedar-te.
Sarhoş olmak için çok vaktim vardı.
Tive imenso tempo para conseguir ficar neste estado.
Ava, zil zurna sarhoş gelmek için yanlış sabahı seçtin.
Ava, escolheste a manhã errada para aparecer de ressaca.
Hatırladığım kadarıyla da son sarhoş olan.
- E o último a embebedar-me.
Bazen, sarhoş olduğumuzda.
Às vezes, quando bebíamos uns copos.
Biraz da sarhoş.
Um pouco bêbada.
Brooke'un partisine gidip sarhoş olacağım!
Vou para casa da Brooke embebedar-me!
- Sarhoş olmaya.
Para ficar bêbado.
- Sarhoş olacağımız kısmı atladın ama.
Saltaste a parte da bebedeira.
Sarhoş olmak suç mu oldu şimdi?
Estar embriagada é desculpa?
Ayağım kaydı, sarhoş olmuşum.
Tropecei. Estou bêbada.
- Bir de uzun, sarhoş mesajların var.
E lhe deixas mensagens longas quando estás embriagada?
İçki aleminden dönen bir avuç sarhoş kavgacıydı onlar.
Um grupo de bêbados saídos de um cruzeiro.
O gün bu gündür, bir şişeden sarhoş olmadım.
E desde aquele dia, eu não bebi do gargalo de uma garrafa.
Sarhoş olmamalısınız.
Não se pode intoxicar com bebidas alcoólicas.
- Habersiz ve sarhoş şekilde.
Sem avisar e meio bêbado.
Sarhoş değildim, tamam mı?
- Não estava bêbado.
- Tasha, sarhoş değildim, tamam mı? - Tamam.
- Eu não estava bêbado, está bem?
Bay Bravers, sen sarhoş musun?
Sr. Bravers, você está bêbedo?
Sarhoş bir şoför arkadaşımıza çarpmış, evde oturacak halimiz yoktu..
Se um amigo nosso tem um acidente, não vamos ficar sentados em casa...
Sarhoş olmak için iyi bir yer sanırım.
Bom lugar como todos para ser engavetado.
Maalesef Sarhoş Duncan'ın zamanla bulunmasına izin vermek zorundayız.
Acho que o Duncan Bêbado vai descansar um pouco ali.
Bak, üzerime kaç tane sarhoş ninja gönderdiği zerre umurumda değil.
- Olha só, não me interessa para quantos ninjas bêbados vai ele mandar atrás de mim.
O gece nöbetçi muhafız sarhoş olup dikkati dağılınca kılıcı boynuna sapladık, zırhını çıkartıp cesedini kızın küllerine gömdük.
Naquela noite... o vigia estava tão bêbado que mal ficava de pé. Enfiei-lhe a lâmina no pescoço, tirei-lhe a armadura e enterrei-o nas cinzas dela.
Bir bomba kur, dünyaya sun, sarhoş ol.
Constrói uma bomba, entrega-a ao mundo e embebeda-se.
Ağaçlarının orada sarhoş olmuş olabilirsin, ama bir sebebin yok, değil mi?
Podias estar abalado, mas não tinhas uma razão, certo?
Kız çok sarhoş olmuştu.
Ela estava a ficar muito bêbada...
12 yaşındakiler burada sarhoş oluyor.
Há miúdos de 12 anos completamente embriagados.
Sarhoş olduğunu kanıtlayamazlar.
Não podem provar que estava bêbado.
Fuss gerçekten çok sarhoş.
O Fuss está bêbado de verdade.
- Sarhoş. Bugün onun doğum günü.
Está bêbado e é o aniversário dele.
Seni bilmem ama ben sarhoş oluyorum.
Vocês, não sei. Mas eu vou embebedar-me.
Zil Zurna Sarhoş.
TRÊS LENÇÓIS AO VENTO
- Sarhoş arbede oldu sanıyordum.
Julguei que tivesse sido uma briga entre bêbados que tivesse corrido mal.
- Sarhoşsun. - Sarhoş olan sensin.
- Estás bêbeda.
- Sarhoş olsaydım bunu yapabilir miydim?
Se estivesse bêbeda, conseguia fazer isto?
Özellikle alkolik eski karın sarhoş olup denize düşüp boğulunca.
Sobretudo, quando a nossa ex-mulher se embebeda, cai ao mar e se afoga.
Gel sarhoş olalım.
Vamos jogar uma partida.
Bridget aradı. Dün gece eve sarhoş gelip bayılmışsın.
A Bridget ligou a dizer que vieste a conduzir bêbada, chegaste e adormeceste.
Gece sarhoş oldum.
Embebedei-me, ontem.
Onun yerine kızımı sarhoş edeyim mi dedin?
Embebedaste a minha filha?
Ama onunla tanışmadan evvel seni biraz sarhoş etmemiz gerekebilir.
Mas vamos ter de te embebedar um bocadinho antes de o conheceres.
Sarhoş olduğunu bile bile Tuğgeneral'i korudun.
Protegeste-o como general de brigada quando sabias que ele era um bêbado.
Zekânın bir kadında bulunması sarhoş edici bir niteliktir.
A inteligência é uma qualidade intoxicante numa mulher.
Yakında bırakırlar. Babam sarhoş.
Eles vão parar em breve.
Bir kaç yıl önce sarhoş şoförün biri çarptı.
Foi atropelada por um bêbado há alguns anos.
- Sarhoş oldum ve geceyi öyle geçirmişim.
Fiquei bêbada e passei lá a noite.
Yoksa altı üstü sarhoş muydunuz?
Ou só estavam bêbedos?
- Sarhoş musun?
Estás bêbado?
sarhoşum 46
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoştu 30
sarhoştum 66
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoştu 30
sarhoştum 66
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28