English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sl

Sl Çeviri Portekizce

8,476 parallel translation
Ciğerler ıslık çaldığında, yemek pişmiş demektir.
Quando os pulmões, assobiarem o prato está pronto.
Aslında... İster inan ister inanma ama bu sert bakışlı adamın altında seni çok önemseyen sıradan birisi var.
Quero dizer... porque, acredites ou não, atrás deste bom aspecto rubusto está apenas um rapaz normal que se importa mesmo muito contigo.
İçli dışlı olduğun o aile bedenimi çalmadan evvel psikoloji dersleri aldığımı unuttun mu?
Esqueceste-te que tenho algumas licenciaturas em psicologia, antes de a família com quem estás tão envolvida ter roubado o meu corpo. Estás a analisar-me agora.
Kaya için ise hala varlığın değerini belirlemeye çalışıyoruz, ve bunu yapana kadar da etrafını mıknatıslı kulelerle çevireceğiz.
Agora, relativamente à rocha, ainda estamos a tentar compreender a verdadeira importância dela para a entidade, e até descobrirmos, estará cercada por torres magnéticas.
Sonra diğer taraftan güzelce parayı kıralım, ıslık çalar gibi paralar aklayalım.
Elas gastam o dinheiro connosco e ele fica lavado.
Hayır ama daha fazla partik yapmışlığı var galiba.
Não, tem apenas... mais prática, acho eu.
Yani kızlarımla banyo yapmışlığım var tabii. Tuhaflık yok bunda, değil mi?
Digo, só com as minhas filhas mas não é estranho, pois não?
Yarım kalmışlıktan kurtulabildin mi?
Alguma vez, se sentiu completo outra vez?
Seni ofisime girerken ayakta alkışlıyorum.
Vou dar-te uma ovação de pé.
Biraz inişli çıkışlı gidiyor.
Tem sido um pouco atribulado.
Asil davranışlı bir adamı tanımaz mısın sen?
Não reconheces um homem da nobreza?
Asil davranışlı bir adamı tanıyamıyor musunuz?
Não reconhece um homem de porte nobre?
Ne acı ki, geçen gün bankaya kiralık kasamdaki mücevherleri almaya gittiğimde bankacı yanlışlıkla diğer Barrow kasasının anahtarlarını verdi.
Infelizmente, quando fui ao banco, no outro dia, para retirar joias da minha caixa de depósito, para vendê-las, o bancário enganou-se e deu-me as chaves da outra caixa Barrow.
Yanlışlıkla beyaz ırktan biriyle çiftleşen bir yiğidin yüzü gibi olmayı?
Associados a um erro com uma cara como a de um buldogue a mastigar uma vespa?
Dün geceki Freemont olayında çok kullanışlı olduğunu duydum.
Ouvi que deu muito jeito no tiroteio entre o Freemont na noite passada.
Bir yanlışlık olduğu aşikâr.
Obviamente foi cometido um erro.
Yanlışlık falan yok, iki kere kontrol ettiler.
Não é um erro. Ele verificou duas vezes.
Ay sonunda çocuklarımı ancak ya bir sinemaya götürebiliyorum ya da ancak taksitle kışlık palto alabiliyorum.
No fim do mês posso levar os meus filhos ao cinema ou talvez pagar a primeira prestação para um casaco.
Bir yanlışlık olmalı.
Isto deve ser algum engano.
Hiçbir şey akşamdan kalmışlığı marihuana gibi iyileştiremez.
Nada cura uma ressaca como um charro.
- Bir yanlışlık olmalı.
- Isso não pode estar certo.
İşlediğin günahları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla bağışlıyorum.
Dou-te a absolvição dos teus pecados em nome do Pai, do Filho e do Espírito Santo.
Biri yazlık, biri kışlık.
Um para o verão, outro de inverno.
- Hayır, hayır... bir yanlışlık olmalı.
Não, não, deve haver algum engano.
Evet kesinlikle sert bakışlı.
Sim, porque definitivamente que te chamaria rubusto.
Şüpheniz olmasın ki, yanlışlıkla burada olan herkes yakında serbest bırakılacaktır.
Tenho a certeza que todos estão aqui por engano Serão dispensados em breve.
Duyguları baskın yaşamak yok kana susamışlık yok.
Nenhum emoção exacerbada, nenhuma sede de sangue.
Yanlışlıkla diyalogta senin söylemen kısımları söyledim.
Falei por ti.
Oldukça anlayışlısın tatlım ama bir kere para sorununu atlattık mı eskisi gibi rahat olabileceğimiz mükemmel yeri bulacağız.
És muito compreensiva, querida, mas quando tratarmos das finanças encontramos um sítio perfeito onde estejamos confortáveis, como antigamente.
Ayrıca algısal yanlışlıklarının derinliğini de gösteriyor.
E isso diz muito sobre a profundeza das suas confusões.
Orada çalışmışlığım var.
Já trabalhei num.
Bak Frank, bir yanlışlık var.
Olha, Frank, certamente houve algum erro.
Zamanında bir iki fahişe tanımışlığım var.
Conheci uma ou duas prostitutas nos meus tempos.
Seni bağışlıyorum.
Eu absolvo-a.
Yıllar geçse de kendine hala işkence ediyorsun. Kardeşini yanlışlıkla vurman mesela.
Passados tantos anos, ainda te atormentas por teres matado acidentalmente o teu irmão.
Birilerini yanlışlıkla suçlar ve sonra onlara ölüm cezası verirseniz, kaçarlar.
Se acusamos falsamente alguém e a ameaçamos com a pena de morte, é melhor que essa pessoa fuja.
Anlayışlı olmama rağmen, belediye başkanlık ofisinin sizin için ne yapabileceğinden... çok emin değilim.
Além de ter compaixão, não tenho a certeza daquilo que o Gabinete do Presidente da Câmara poderia fazer por si.
Kardeşimi yanlışlıkla cinayetle suçladığınızda onun kız arkadaşını bıraktınız.
Quando acusou falsamente o meu irmão, de homicídio, deixou a namorada dele escapar.
Çok anlayışlısınız hanımefendi.
Sois percetiva, Madame.
Protokolleri ben uydurdum ki Humanich'ler yanlışlıkla doğruyu deneyim ederek öğrenebilseler.
Inventei os protocolos para que eles tenham tempo de diferenciar o certo do errado pela experiência.
- Haçlı Seferi en kutsal faaliyettir. Tanrının lütfüyle olur, güce susamışlıkla değil.
Uma Cruzada é um empreendimento santo, inspirado pela graça de Deus, não pela sede de poder.
Önceden de S.H.I.E.L.D. sistemine sızmışlığın varmış diye duydum.
Soube que já pirateaste a SHIELD.
Sebepsiz yere bebek kaçırmışlığı var.
Ele fugiu com um bebé sem qualquer razão.
Yanlışlıkla ruj sürmeyi hiç sevmem.
Não gosto de pôr batom por engano.
Onda, senin gibi zihnî hazırlanmışlık yoktu çünkü.
Não tinha a tua preparação mental.
- Ama bu seferki konumuz salgın oluşturma veya yanlışlıkla veba yayılmasına sebep olma olabilir.
- Mas pode ser uma epidemia. Ou uma praga solta inadvertidamente.
Aklımdaki verilerde bir yanlışlık var.
- Os dados na minha mente estão mal.
Aklımdaki verilerde bir yanlışlık yok Skye.
Não há nada de errado com os dados na minha mente.
- Kullanışlıymış.
- É conveniente.
Çok kez iskambil falı açmışlığım var.
Já fiz dezenas de Paciências.
Tamam. Bağışlıyorum seni.
Pronto, eu perdoo-te.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]