Sıkı çalış Çeviri Portekizce
11,542 parallel translation
Bu bence bilim camiasının ne kadar tutarlı olduğunu ve iyi çalıştığını gösteriyor çünkü sağduyularına çok sık kulak vermek zorunda kalmıyorlar.
E isto mostra a consistência e a qualidade da comunidade científica, o facto de isto não acontecer muitas vezes.
"Olay mahallerinde en başından sonuna kadar çalışmış olsaydık... "... bu yerler bizim tarafımızdan daha detaylı şekilde fotoğraflanmış olurdu.
" Se tivéssemos trabalhado nestas áreas do início ao fim, deveria haver mais fotos tiradas por nós.
Her gün üniformasını giyip, rozetini takıp, silahını alıyor ve işine gidip görevini layıkıyla yapmaya çalışıyor.
Usa uma farda, um distintivo e uma arma todos os dias e dá o seu melhor no trabalho.
"Kızı evle ya da garajla ilişkilendirmeye çalış."
"Tente colocá-la na casa ou na garagem."
Yani eğer tanık sandalyesinde oturup tüm gerçeği anlatmayarak Brendan'ı korumaya çalışıyorsa yani bence bu çok ciddi bir durum.
Se ela está a tentar proteger o Brendan, não dizendo a verdade como testemunha, Isso é... É muito sério.
Yani bir bakıma savcılık için çalışıyorlardı.
Estavam a trabalhar para a acusação.
Evet, görünüşe göre artık gayet iyi çalışıyor.
Parece estar a funcionar bem, agora.
- Kız alkolden gitmeden önce onu bafilemeye çalışıyorum, sen de bir an önce...
Quero que ma tragas. Assim que puderes... Está bem.
Hep bunun için çalışmamış mıydık?
Isto é tudo para que trabalhámos, não é?
Bay Murqua, en kötü kısmı çok gizli bir bilginin başkan yardımcısının ofisinden çalınması.
Sr. Murukawa, o pior é que roubaram informação confidencial do gabinete do vice-presidente.
Arada bir, komutan bizi çok çalıştırdığında banyo kapısının kulpunu, o içerideyken dondurup kırardık.
De vez em quando, o comandante obrigava-nos a trabalhar de mais e congelávamos e tirávamos a maçaneta da porta da casa de banho com ele lá dentro.
Kıyamet sonrası modasına hâkim olmaya mı çalışıyorsun?
A monopolizar o mercado da moda pós-apocalíptica?
Gelecek sefer biraz daha açık olmaya çalış.
Da próxima, tenta ser um pouco mais específico.
Birlikte çalışırdık.
Bem, nós trabalhávamos juntos.
Biliyor musun, yüzün çok tanıdık geliyor, anımsamaya çalışıyorum.
Pareces-me familiar. Mas não me lembro bem.
Yanlış kızı kaçırdığınızı anlatmaya çalışıyorum.
Já tentei explicar-vos que apanharam a miúda errada, cretinos.
Sıkı sıkıya yapışmaya çalıştım Bay Pool... ama Bandhu daha kurnaz ve yakışıklı.
Tentei agarrá-la com força, mas o Bandhu é mais hábil e bonito do que eu.
Ama sadece bunları takınca çalışıyor ayrılma ihtimalimize karşılık batarya seviyesine dikkat et.
Mas só funciona se colocar isto, então fica de olho na bateria se nos separarmos.
Endişeleniyorum. Çok çalışıyorsun ve kız arkadaş için zamanın hiç olmuyor.
Temo que trabalhes tanto que nunca tenhas tempo para uma namorada.
Sen çıkarmaya çalıştıkça daha da sıkılaşırdı...
Sabes, daquelas em que puxas o dedo, mas aquilo aperta cada vez mais e...
Ve eğer artık beni burada tutan bir şey olmasaydı ve gezegenden uzaklaşsaydım... Bilirsin. Sanırım bir ağaç, bir dal falan tutup dünyada kalmaya çalışırdım.
E se já nada me mantivesse aqui e eu flutuasse para fora do planeta acho que me agarrava a uma árvore ou a um ramo, ou assim, para continuar ligada à Terra.
Özel danışmanlık yapmakla meşgul olmadığım zaman, Gabriel Baker adında bir adam için çalışıyorum.
Quando não estou ocupado aconselhando, trabalho para um homem chamado Gabriel Baker.
Artık bana çalışıyorsun.
Vais trabalhar para mim agora.
- Çünkü iki yıldır çalışıyoruz ve kitap ancak 100 sayfa kısaldı.
- Porque trabalhamos há 2 anos e o livro só têm 100 páginas a menos.
Artık çalışıyorum.
Estou a trabalhar.
Ama kız arkadaşım Bulls'ın halka ilişkilerinde çalışıyor.
Mas a minha amiga é RP dos Bulls.
Yani artık burada çalışıyorum tamam mı?
Eu trabalho aqui, agora.
Pet Shop'ta çalışıyor artık.
agora trabalha na Petland.
Pentagon'la çalışıyorsan kırıntılar milyon değerindedir.
E quando lidamos com o Pentágono, as migalhas valem milhões.
Şimdi de Garcia küçücük kısa dalga radyosuyla ses yakalamaya çalışıyor.
Agora só temos o Garcia com um onda curta a tentar captar alguma coisa.
Saçma sapan ufacık, dapdar ama tarz kıyafetler giymeye çalışıyorum.
A usar roupas estúpidas e ridiculamente pequenas, na moda e ridículas.
Uyanık kalmaya çalış. İyi olacaksın.
Não adormeça, vai ficar bom.
Kızlarla buluşmadan önce evde, yapacağın konuşmalara çalışmalısın bence.
Tens de treinar a tua conversa com as raparigas antes de saíres.
Jackie bizi sıkıştığımız bu kayaklıktan kurtarmaya çalışıyor.
Jackie está a tentar tirar-nos daqui.
Yani ne zaman elinize biraz fazladan para geçse akıllılık etmeye çalışıp televizyonu açıyorsunuz.
Da única vez que temos algum dinheirito, tentamos aplicá-lo com cuidado, ligamos a televisão
Artık sana çalışıyorum.
Agora, trabalho para ti.
Bunu duymak güzel çünkü, David bir şey yapmaya çalıştığında sık sık o şeyin içine eder.
É bom saber disso. Muitas vezes, quando o David tenta cuidar de algo, ele estraga tudo.
Artık Hardy's de çalışıyor.
Agora, trabalha no Hardee's.
Hayatının geri kalanını Hardy's büfesinde çalışarak mı geçirmek istiyorsun? Yoksa o büfenin diğer tarafında olup yıllarca yetecek kadar kızarmış patates mi almak istiyorsun?
Queres passar o resto da vida a trabalhar no drive-thru do Hardee's ou queres estar no outro lado do drive-thru, num Rolls-Royce rosa, a comprar batatas fritas para um ano?
Ben kısa bir süre zarfı için orada çalıştım. Belki de David Ghantt bu rezilliği yaptığı sırada Loomis'te çalışan birileriyle görüşseniz daha iyi olur.
Sei que são dois homens decentes com um trabalho difícil, mas trabalhei pouco tempo na empresa e, se calhar, deviam falar com alguém que estivesse na Loomis na altura em que o David Ghantt cometeu essas atrocidades.
Kurulum sürecini kısaltmaya çalışıyoruz ve pencerenin öbür tarafındaki dostlarımıza daha çok odaklanabilmek için belki tanı donanımını da sınırlayabiliriz.
- Viste o que aconteceu? - Sim. Temos de ver o que aconteceu.
Git mutfaktaki koca arsız kızdan bir tasvirlerini almaya çalış.
Arranca uma descrição da gordinha da cozinha.
Beni kızdırmaya mı çalışıyorsun?
Queres irritar-me?
İki sürücü yakınca, içlerinden geçmek için bastır ve tekerleklerini kırmaya çalış.
Dois corredores afastam-se... para atrair-te ao meio e esmagar-te sob as rodas.
Bu yüzden artık geceleri çalışıyoruz.
É por isso que os nossos serviços são agora durante a noite.
Kılıcı çalmaya çalışıyordu.
- Ele tentou roubar a espada.
Gece yukarıdaki o odaya çıkıyoruz, üzerine çıkıyorum ve sana sonsuzu yaşatmaya çalışıyorum.
Subimos para o quarto à noite e eu ponho-me em cima de ti e tento que seja memorável.
Mücadele ettim, ondan kurtulmaya çalıştım ama şimdi daha da sıkı yapıştı.
Eu lutei contra isso e tentei acabar tudo, mas ela agarrou-se ainda mais.
Karahindiba toplantısında kızları yanınıza mı çekmeye çalışıyorsunuz?
Esperem lá, estão a tentar roubar miúdas de uma reunião das Dentes de Leão?
Babam da onun kıçını kurtarmaya çalışırdı, değil mi?
E o meu pai, ele queria safar-se, certo?
Bir süredir Holo grafik kılık değiştirme sistemi üzerinde çalışıyordum.
Tenho estado a trabalhar numa coisinha chamada Holo-replicador.
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmıyorum 33
çalışmaya devam 20
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmıyorum 33
çalışmaya devam 20