Uyum Çeviri Portekizce
3,216 parallel translation
Yeni verilerin akışına kendini ayarlayarak... kesinlikle ona uyum sağlıyor.
Ele está realmente em acção. Ajustando-se ao fluxo dos novos dados.
Soluk yeşilin gözlerinizle harika bir uyum yakaladığını fark etmeden yapamadım.
Não pude deixar de notar que o verde pálido combina perfeitamente com os seus olhos.
- Harikaydı, çok iyi uyum sağladım.
- Foi incrível. Adaptei-me bem.
Zannedersem buralara bu kadar sorunsuz uyum sağlaması onu böyle tehlikeli biri yaptı.
Suponho que o facto de ele andar em volta de tudo, faria dele muito perigoso.
Onlara uyum sağlayamıyor gibiyim.
Parece que não me consigo enquadrar com eles.
- Bu nasıl yaşıyorsak, talih gibi bir şey... - Dünya ve birbirleriyle uyum içinde erkek ve kız kardeşlerimizle sevgi dolu bir toplum.
É assim que vivemos, como fomos feitos para ser... uma comunidade amorosa de irmãos e irmãs em harmonia com a Terra e uns com os outros.
Ama artık klişe oldun ve dünyaya uyum sağlayamıyorsun.
Mas passou a cliché e já não faz sentido.
Göçmen kuşlar Avrupa'daki ortama uyum sağlamak zorundalar.
Na Europa, as aves migratórias precisam de ser adaptáveis.
Güvercinler bizim yaşamımıza uyum sağlamayı öğrendi.
Os pombos tornaram-se bem sucedidos ao aprenderem a adaptar-se ao nosso modo de vida.
Avusturalyada ise mütevazi güvercinlerin yanı sıra canlı renkleri ile şehir hayatına uyum sağlamış, pek çok yerel kuş türü bulunur.
Assim como uns quantos pombos citadinos, a Austrália possui uma selecção colorida de aves nativas que também optaram pela vida urbana.
Güvercinler sonsuz uyum yeteneğine sahipler.
Os pombos são infinitamente adaptáveis.
Her zaman yırtıcılardan kaçamayabilirler, ama insan yaşamına uyum sağlamak güvercinleri gezegendeki en başarılı tür haline getirdi.
Eles não podem escapar sempre aos seus predadores, mas adaptando-se a todos os aspectos da vida humana, os pombos tornaram-se numa das espécies mais bem sucedidas do planeta.
AFIS'teki neredeyse 4000 iz ile uyum sağlıyor.
E combina com... quase 4 mil impressões digitais no sistema.
Önceden Erin'le uyum içinde çalışmış biri olabilir.
Alguém que já é íntimo da Erin, talvez. Eu não sei.
Ortama mükemmel bir uyum sağlamalarına yarayan, elastik bir vücuda sahiptirler. Böylece yiyecekleri yutup, aynı zamanda harekete devam edebilirler.
Em perfeita harmonia com o ambiente líquido, possuem um corpo elástico que lhes permite, em simultâneo, aspirar comida e mover-se.
Görüşü karanlığa tamamen uyum sağlamıştır.
A sua visão está totalmente adaptada à escuridão.
- Bayağı iyi uyum sağlamışa benziyorsun.
- Parece que se adaptou depressa.
Yaşananlara uyum sağlamaya çalıştığını biliyorum.
Sei que é um reajuste para ti.
İnan bana uyum sağlamak benim için daha da zor.
Acredita, prometo que é um reajuste maior para mim.
Bence aramızda çok güzel bir uyum var.
Eu só... Sabes, acho que há... há química envolvida também. Profissionalmente.
Sosyal açıdan, tam olarak... Uyum sağlayacağımı sanmıyorum.
Socialmente, não me integro lá muito bem.
Birlikte ve sıkı çalıştığımız ve yapmamız gerekeni yaptığımız sürece uyum sağlamamız ya da illaki arkadaş edinmemiz gerektiğini sanmıyorum.
Não acho necessário integrar-nos ou fazer amizades. Desde que consigamos trabalhar juntos, trabalhar arduamente e fazer o que nos compete.
Bu da, bende süper uyum sağlıyormuşum gibi hissettiriyor.
Neste sentido, sinto-me perfeitamente integrado.
Bir araya geldiği zaman uyum içinde olan üç kelime ve striptizden kazandığın aynı parayı kazanmanı sağlayacak sahte bir iş oluyor.
São três palavras corporativas que quando escritas juntas, formam um trabalho fictício, com o pagamento igual ao que você receberia se fosse stripper.
Varlıklar uyum sağladılar.
Estas criaturas adaptaram-se.
Bu yüzden... buna uyum sağlamaya başladım.
Por isso, comecei a interessar-me.
Evet, geçici bir uyum sağlama süreci olabilir.
Sim, pode haver um processo de ajuste temporário.
Uyum sağlamak mı?
Processo de ajuste?
Değişim kapına ulaştığı zaman, uyum sağlamayı bilmelisin.
Quando a mudança chega, tens de te adaptar.
Kayıtlara göre 80'lerden beri o mahallede oturuyor ve yeni ajanların ülkeye uyum sağlamasına yardım ediyormuş.
De acordo com os registos, viveu naquela comunidade fechada desde os anos 80 e ajudou os novos agentes a introduzirem-se no país.
Sadece ortama uyum sağlamaya çalışıyor olduğundan.
Só está a tentar integrar-se.
Uyum sağlamakta zorluk çekiyorsun.
Mas acabam por se adaptar.
Rüyacılar koğuşundan, anlatabiliyor muyum? Topluma uyum sağlayamamışlar.
Acho que estamos a procurar por sonhadores, sabe?
- İlk defa uyum sağlamayı mı? - Evet.
- Pela primeira vez encontra-se?
Sadece uyum sağlamaya çalışıyorum.
Só estou a tentar misturar-me.
Uyum sağlamak mı?
"Misturar"?
Ama sadece içimizden bazıları bu parçaların birbirine nasıl uyum sağladığını görebilir.
Mas só alguns de nós é que sabem como é que eles se encaixam.
Bazı uyum sorunları yaşıyorum.
Tenho tido alguns problemas de adaptação.
Bak. % 99 uyum var.
99 % compatível.
Gelecekte belki ama şu anda, uyum gösterip ilerliyoruz.
No próximo, talvez. Mas aqui, adaptamo-nos e evoluímos.
Ruh eşi değildik, aşık da değildik ama bir süre de olsa iyi uyum sağlamıştık.
Não estávamos apaixonados e nem éramos almas gémeas. Mas demo-nos bem durante uns tempos.
Sadece uyum sağlamak isterdi.
Ela apenas queria se integrar.
Vampirler daha kuvvetli ve hızlı olsa da şekil değiştirenler daha kurnaz ve uyum sağlamaya uygun olsa da biz kurtlarda onlarda olmayan bir şey var.
Os vampiros podem ser mais fortes e mais rápidos os metamorfos podem ser mais inteligentes, mais adaptáveis, mas os lobos têm algo que nenhum deles tem.
Bu akşam üç oyuncu da birbiriyle uyum içinde değil.
Os três jogadores estão totalmente fora de sincronia.
Mukaddes kitabımızda, erkek, kadın kardeşlerin uyum içerisinde yaşamasının güzelliğinden bahsedilir.
A nossa escritura diz que é bom quando os irmãos e irmãs vivem em harmonia.
Kimi hayvanlar yeni çevrelere uyum sağlar.
Alguns animais adaptam-se a novos ambientes.
Bir araya geldiği zaman uyum içinde olan üç kelime ve striptizden kazandığın aynı parayı kazanmanı sağlayacak sahte bir iş oluyor.
São três palavras que, quando usadas juntas, referem-se a um trabalho falso pelo qual receberás um salário a sério, equivalente ao que ganhas como stripper. E tens seguro dentário.
Gayet açık değil mi? Tam burada odanın tamamına uyum sağlayan güzel, dekoratif bir halı olmalıydı.
Não é óbvio que aqui deveria ter um adorável e muito decorativo tapete, mesmo aqui, a fazer a harmonização dos ambientes?
Kırmızı, bu sabah suratının alacağı yeşil renge iyi bir uyum sağlayacaktır bence.
Acho que o vermelho realça bem o tom de pele verde que tens hoje.
Uyum sağlamaya çalışıyorum.
Tento sempre adaptar-me.
Uyum sağladım, senin gibi.
Adapto-me e tu também.